16 Şubat 2020 Pazar

[BELGESEL] Sıradan Birkaç Gün


Çocuklar gerçekleri ve doğruyu öyle kolay görüyor ve fark ediyor ki.Biz yetişkinler ise çocukların gördüklerine karşılık olarak sayısız bahane üretmek için çabalıyoruz.
Çocukları çocuk oldukları için allem ederek kallem ederek kandırmaya çalışıyoruz belki ama o sadece kendimiz için iyi düşünülerek tasarlanmış bir yanılsamadan baka bir şey değildir..
Büyük kızıma ne zaman;
-Neresi daha güzel daha iyi sorsam cevabı hep aynı oluyor,gözleri dolarak verdiği bu cevabın bana çoğu kez yetersiz kalışı böylesine ağır ve acı veren bir sorunun ardından diğer sorular da eklememe engel olmuyordu.
Çocukların bir çok olayı değerlendirme ederken kullandıkları filtrelere ihtiyacım olduğunu fark ediyorum böyle zamanlarda..
Çocuklarda olan bu filtreler bizde neden yok?..
Neden büyüdükçe hep bir bahanenin hep bir engel veya zorluğun arkasına sığınmayı tercih ediyoruz?..
Neden doğruyu örtmek için bu kadar çırpınıyoruz?..
Bu belgeseli izledikten sonra bir kez daha anladım ki her ne kadar itiraf etmekten korksak da biz yetişkinler doğruyu görmek istemiyor oluşumuzun tek sebebi doğrunun zor oluşudur..
Evet,doğru olan zordu ve biz farkında olmadan tek doğruyu örteceğiz onu imha edeceğiz diye başkalarının bize yükledikleri yükleri yaşattıkları zorlukları omuzlamaya bile razıyız..
Bundan dolayı sorarım kendime..
Biz miyiz çocukları ikna etmeye çalışarak kandıran yoksa kendimiz miyiz kandırılan?..
Büyük bir beğeni ve hayranlıkla takip ettiğim Hüseyin Taşkın (Fotoğrafçı) en güzel karelerini Doğu ve Ortadoğu'da çekiyor..oradaki insan ve doğa manzaraların etkisinden uzun zaman kurtulamıyorum kimi zaman..
Hüseyin Taşkın da yukarıda yazdıklarımın farkına varmış olmalı ki kendi sayfasında şöyle diyor:
Kendimizi gizlemek için ödediğimiz bedel, özgürce bırakacağımız bir yaşamın acılarından çok daha fazla. Buna rağmen tercihimizi genellikle “genel”den yana, gizlenmekten yana kullanırız. Bu giz zamanla , kendimizi anlatırken ortaya çıkacak olan çaresiz ve kararsız cümlelere dönüşür. O kadar saklanırız ki, sonra kendimiz de bulamayız.

Saklanmakla geçen ömürler yaşamaya devam ettiğimiz müddetçe en azından çocukların irade ve düşüncelerine müdahale etmesek diyorum..onların kendilerine özgü o filtrelerden yararlansak ve ona göre yol alsak belki de daha insani daha anlamlı bir yaşam sürme fırsatını yakalarız..
Belgeseli sakin bir zamanınızda izleyin..eminim kendinize dair çok şey bulacaksınız hatta çocukluğunuzu bile diyebilirim..


Sıradan Birkaç Gün



İyi seyirler dilerim..


O K U
PAYLAŞ: Whatsapp

13 Şubat 2020 Perşembe

Yıkılış - İnsanı Ne Avutabilir?


Büyük bir derdin olduğunda veya içinde çıkamadığın hiç bir şekilde kendi gücün ve bilgin tecrüben ve deneyimlerinle yetmediği yani yetersiz kaldığın,çare bulamadığın anlarda yüreğine çöken o derin o renksiz ve dumanlı duyguyu bilir misin?

Bu durumun içine girmeyen biri var mıdır acaba dünya üzerinde?
Bu savaşılması zor olan her türlü donanımın yetersiz kaldığı veya fayda etmediği bir zorluk karşısında içinden çıkamayacak kadar çaresiz hisseden olmuş mudur?

Hem vardır hem olmuştur ve her an dünyanın her yerinde ardım sıra bu duygunun içine giren her birileri oluyor mutlaka..
Nasıl ki salisiyeler saniyeleri saniyeler dakikaları takip ediyor işte tam da öyle duygular da bir saat gibi sürekli değişiyor.
İnsandan insana gün içinde sürekli duygu değişimi oluyor..
Kimi duygular yavaş yavaş büyüyor..kimileri sinsice gözler görülmeyecek şekilde içimizde kök salıyor..ve hep bir yanılsama hep bir kendimize güven kalkanıyla dikiliriz bu duyguların karşısına..

Bir şekilde halledilir deriz,mutlaka üstesinden gelirim bir şekilde..bir şekilde halledilir..düşüş yaklaştıkça zayıflamaya ve solmaya başlayan cümleler kurulmaya başlanır.
Henüz kesinleşmeyen hiç bir şey olmasa bile duygular var veya sezgiler..öngördüklerimiz veya önleyemediklerimiz..

Nasıl da tutunuruz içimizi avutacak olan şeylere nasıl da dört elle sarılırız bizden gidecek olanlara veya kaybedilmeye mahkum konuma düşenlere..

Ve tutamama anı..yaşananı durduramama anı gelir..
Aniden..
Sen belki o anda mutfakta tavuk kızartıyorsun veya okulun bahçesinde çocuğunun elinden tutmuş evinin yolunu tutmak üzeresin,çocuğuna gününün nasıl geçtiğini soruyorsun belki de o anda..aniden,o hiç beklemediğin o tanımsız o içinde binlerce hikmet binlerce sebep binlerce değişim taşıyan burnuna kadar olaylara gebe o an gelip ve içine alır seni,telefon çalar veya mutfağa biri girer belki de en sevdiğindir bu anın yaşanması için seçilen,sana seni yıkmaya sebep olan haberi veriyor..

Yirmi yaşımda iken bir boğulma atlatmıştım..
Atlatma kelimesi aslında çok yersiz çünkü insan hiç bir şeyi atlatamaz,hiç bir şey tesadüfen yaşanmıyor veya bir sebebe bağlı olmadan gerçekleşmiyor çünkü..
Bir boğulma yaşadım,son anda denizden çıkarıldım..yirmi yaşındaydım..

Denizden çıkarılmadan evvel ne kadar derinde olduğumu fark etmek paniğe kapılmama sebep olmuştu,
Çok net hatırlıyorum son olduklarını sandığım düşüncelerimi..
-Buraya kadarmış demek ki..
-Ömrüm bu kadarmış.
-Denizde boğularak son bulacakmış hayatım.
-Öleceğim ve aileme boğulma haberi gidecek.
-Şu anda sevdiklerim benim boğulduğumu dünyadan ayrıldığımı bilmiyorlar,oysa ben son dakikalarımı yaşıyorum belki de.
Ayağım altında hiç bir şey yok,hiç bir yere basamıyorum zemin yok.
Su derin,deniz derin ve etrafımda kimsecikler yok.
-Buraya kadarmış işte,diyerek bırakmıştım kendimi o akıntıya.

Elimden geldiği kadar gücümün son damlasına kadar uğraşmıştım oysa,kıyıya doğru yüzmeye çalışmıştım,imdat diye bağırmaya çalışmıştım ancak hiç biri fayda etmeyince,faydasız olduğunu fark edince kendimi bırakarak ''buraya kadarmış'' dedim ve kendimi kaybettim..
Sonrasını hatırlıyorum..

Yıkılma anı işte böyle bir şeydir..
Kontorlun dahilinde yaşanan bir şey değildir ama sebepleri çok çok önceden oluşmuştur ve sen bunu fark edememişsindir..

Bugün yine bir yıkılma anı yaşadım..yirmi yaşımda iken yaşadığımın hemen hemen aynısı..
Ne gücüm ne bilgim ne de deneyimlerim veya güvendiklerim bu anı yaşamamam için set olabildi..
Geldi çattı o an ve ben,yıkıldım işte..

Efendimiz (s.a.s)
–Hakîkî sabır, felâketin ilk ânında gösterilendir!” buyurmuştur.
 (Buhârî, Cenâiz, 32)

Fel'aketin ilk anında diye buyurmuş kurban olduğum peygamberim..bu kalmıştı aklımda işte..bu aklımdaydı..
Hani ellerin yüzünü örter de birden çok sevdiğin birinin gelişini işitir de ellerini açıp kalkarsın ya olduğun yerden..tam da öyle oldum işte..
–Hakîkî sabır, felâketin ilk ânında gösterilendir!”

Felâket diye nitelendirdiğim an gelmişti ve gözyaşlarım kalbimi boğarcasına gözlerime saldırmıştı..ve canım çok çok yanmaya başlamıştı..

–Hakîkî sabır, felâketin ilk ânında gösterilendir!”

Yüreğim patlayacak gibi oldu,ellerim kıracak bişeyler aradı,ardım sıra çığlıklar yükseldi yüreğimden boğazıma kadar..gırtlağıma yağıştı ve nefesimi kesti devasa bir haksızlık yumağı..

Hiç bir şey kırmadım,hiç bir çığlık çıkarmadım,isyan etmedim..dizlerimi göğsüme çekerek gözlerimi kapattım ve ağladım..
Döktüm gözbebeklerimden yakan yaşları,çoğu içime çoğu yanaklarımdan aşağıya aktı.
Döktüm içimi paramparça eden bu haksızlığın her bir sorumlusunu benden çok çok uzağa savurdum..kendimde aradım suçu,kendime yüklendim kendimi suçladım yerin dibine soktum kendimi..

Yaptığım her iyiliği uzattığım her yardım elini verdiğim her kuruşu bahşettiğim her tebessüm ve anlayışı hatırladım sonra..her birini..

Vakit namazı gelmişti..

Namazımı kılmak için abdestimi aldım ama yüzümün içinde,her bir hücremin altında bir gözyaşı bekliyordu sanki..sıcaklığı içimi yakıyor onları özgür bırakmam için bekliyorlardı..

Namaza durdum ve secdeye vardığımda ıslanmaya başladı gözlerim..
Canım peygamberim (s.a.s)

"Kulun secdedeki anı, Rabbine en yakın olduğu andır; onun için (secdede) duayı çoğaltın."
 hadisini hatırladım..

Kulun Rabbine en yakın olduğu an secdedeki an ve kula yardım olabilecek tek zat Allah'tı tabii ki..
Secdeyi uzun tuttum "sübhane rabbiyel a'la" 'larımın sayısını artırdım,beş kez mi yedi kez mi söyledim hatırlamıyorum..
Namazım bitince içimdeki bu buhran ile açtım Kur'an'ı Kerim'i..her zaman sığındığım Mülk Suresini okudum...yüreğimde biriken ve akıtılmayı bekleyen bütün gözyaşları ellerime dizlerime kitabın üzerine akıttım..öptüm sayfalarını öptüm Rabbimin ayetlerini...
Surenin sonuna doğru dinmeye başladı içimdeki volkan..gözyaşlarım denizdeki dalgalar gibi geriye çekilmeye başladı..
Yüreğim daha sığ bir tarafa doğru yürümeye başladı,hıçkırıklar sakinleşmişti..
Böyleydi işte.
Çünkü her zaman böyleydi,böyleydi işte..
Avutmak böyleydi işte..
Avunulmak böyleydi..Kul Rabbi dışında her şeyden medet umar çare arar dururdu..
İnsan unutuyordu çünkü,unutmuştu.
İnsan kuldu ve kulunu sadece ancak ve ancak Rabbi avuturdu..




O K U
PAYLAŞ: Whatsapp

10 Şubat 2020 Pazartesi

Aya Sofya


Ve işte nihayet yıllarca niyetlenmeme rağmen bir türlü ayak basamadığım Aya Sofya'yı ziyaret edebilmiştim..
Bu muhteşem yapı için ne kilise ne camii ne de müze diyebilirim..
çünkü;



Taşlarında..devasa sutünlarında,ihtişamlı duvarlarında,bir çok kişinin ayağı değdiği mermerli zeminlerinde hikayeler ve gözyaşları gizlidir mutlaka..kimsenin bilgisi yeterli gelmez,tanımlamak için güzelliğini..
İçim diken diken oldu,ürperdi yüreğim..
Fatih Sultan Mehmet Han'ın kıldırdığı namazın seslerini işitiyorum sanki..havada yankılanan ilk 'Allahu Ekber''ler..ve tekrar söylenecek olanların duası kabarıyor gönlümde.
Ne daha fazla kelimem ne de ziyade cümlelerim var Aya Sofya ile ilgili..sadece içten çok içten bir dua:

‘La Galibe İllallah’
‘Allah’tan başka galip yoktur’

















O K U
PAYLAŞ: Whatsapp

8 Şubat 2020 Cumartesi

Yaş Maya Maske Tarifleri


Cilt bakımında vazgeçilmezim dediklerimin en başında yaş maya gelir.Bir çok şekilde mutfağımda bulunan malzemeler ile yaş maya ile maskeler uyguluyorum zaman zaman.
Maya öyle bir nimettir ki onu bir kez deneyenler yerine başka bir şey koyamaz diye düşünüyorum.Hem ucuz hem her zaman kolayca temin edilebilen bir güzellik sırrıdır bana göre..
Yaş mayayı gerek saçıma gerek yüzüme gönül rahatlığı ile kullanıyorum benim için kurtarıcı gibi bir şeydir.
Yaş mayayı saçlarınıza yüzünüze uygulayabilir hatta içerek de tüketebilirsiniz,protein deposu olduğu için inanılmaz bir enerji verir,kulağınıza küpe olsun :)
Aşağıda yaş maya ile yapılan maske tarifleri yer almaktadır en azından bir tanesini denemenizi önerebilirim belki kokusu sizi biraz rahatsız edebilir ama içinizi rahat ettirecek bir şey var o da elde edeceğiniz sonuç ve gereksiz gerçekten gereksiz olan harcamalardan kurtularak sentetik ve kimyasal dolu ürünleri bir kenara atmak olacaktır.


SODALI MAYA MASKESİ
YAĞLI CİLT VE SİVİLCEYE MEYİLLİ CİLTLERE İYİ İÇİN (1)

MALZEMELER:

  • 1 yemek kaşığı yaş maya
  • 1 yemek kaşığı soda


YAPILIŞI VE UYGULAMA ŞEKLİ:

Maya ile sodayı homojen bir kıvam elde edene kadar minicik bir çay kaşığı ile karıştırıp yüzünüze sürün ve mümkünse 30dk kadar bekletin ardından bol ılık su ile yıkayın.

Soda yüzünüzdeki asitleri alarak ferahlık hissi verecektir maya ise nemlendirme sağlayacaktır.
Yağlı ciltelre çok iyi gelen bir tariftir.



LİMONLU MAYA MASKESİ
YAĞLI CİLT VE SİVİLCEYE MEYİLLİ CİLTLERE İYİ İÇİN (2)

MALZEMELER:

2 tatlı kaşığı yaş maya
1 tatlı kaşığı limonun suyu

YAPILIŞI VE UYGULAMA ŞEKLİ:

Uygulama yine yukarıda bahsedildiği gibi yapılmaktadır,limonun etkisi sayesinden yağlı ciltlerde arındırıcı bir etki meydana gelmektedir.
Limon yüksek oranda asit içerdiği için bu maskeyi haftada bir kere yapmanızı öneririm.

BUZLU MAYA MASKESİ
DAHA GENÇ VE DİNÇ GÖRÜNMEK İÇİN UYGULANIR


MALZEMELER:

  • 1 fincan su
  • 1 yemek kaşığı limon suyu
  • 1 paket yaş maya 
  • Gazlı bez
  • İki küp kadar buz


YAPILIŞI VE UYGULAMA ŞEKLİ:

Bir dilim limon ile yüzünüzü çene altı ve boynunuzun üst kısımlarını iyice temizleyip limonun her yere gitmesini sağlayın
Fincandaki suyun içinde mayayı güzelce ezdikten sonra mayayı yüz çene altı ve boynunuzun her yerine gelecek şekilde sürün.
Bu işlemi yalnız yaparken biraz zorlanabilirsiniz bu sebepten ötürü yardım da isteyebilirsiniz.
Mayayı sürdükten sonra gazlı bez ile mayalı bölgeleri kapatarak biraz bekleyin.
Ardından gazlı bezin üstünü ılık su ile ıslattığınız parmaklarınız ile hafifçe nemlendirerek gazlı bezi kaldırın.
Maya uygulanan bölgelerden gazlı bezi kaldırdıktan sonra ılık su ile güzelce yıkayın son olarak da buz küpü ile maya uyguladığımız bölgelere buzun soğukluğuna dayanabildiğiniz kadar masaj yapar gibi dolaştırın.
Bu son işlemin ardından nemlendirme işlemi de yapmakta fayda var.

YUMURTA AKI İLE YAPILAN ÇOK BESLEYİCİ MAYA MASKESİ
KURU CİLTLER İÇİN

MALZEMELER:

1 yumurtanın akı
1 tane e-vitamini kapsülü
1 paket yaş maya

YAPILIŞI VE UYGULAMA ŞEKLİ:

Yumurta akına mayayı ekleyerek iyice karıştırınız.Ardından vitamin kapsülünü ekleyiniz.
Elde edilen karışımı yüzümüze uyguladıktan sonra 15 dk boyunca bir bekleme süremiz olacaktır.
Bekleme süresi geçtikten sonra yüzümüzü bol ılık su ile yıkıyoruz.

YAŞ MAYANIN NE GİBİ FAYDALARI VARDIR - KULLANIM ŞEKİLLERİ NELERDİR?
merak edenler için kendi izlenim ve deneyimlerimden elde ettiklerimi de aktarmak istiyorum.


  • Yaş maya kesinlikle kimyasal içermeyen protein bakımından zengindir bu sebepten ötürü cildimize her hangi bir yan etki yapma ihtimali de yoktur.
  • Protein dışında yüksek oranda mineraller de içermektedir.
  • İçilerek tüketildiğinde(örneğin bir su bardağı portakal suyunun içine karıştırılarak-ben genelde bu şekilde tüketiyorum) vucüda yüksek miktarda enerji vermektedir.
  • Yaş maya ciltteki ölü ve artık işlev göstermeyen hücrelerin gitmesine yardımcı olmaktadır.
  • Yağlı cilde sahip olan kardeşlerim yaş maya ile ciltlerindeki yağ oranının ciddi miktarda azaldığını görecektir.
  • Son olarak da,yaş mayayı fondöten olarak da kullanabileceğinizi belirtmek istiyorum evet mayanın bir ucunu hafifçe ıslatarak yüzünüzde dolaştırıp ince bir tabaka oluşturabilir ve mayanın cildinizde fondöten gibi duyduruğunu görebilirsiniz.
  • Ben nicedir artık fondöten almıyorum.
  • Yüz maskeleri de tabii ki :)
  • Yaş maya her mevsimde kullanılabilir.


dipnot:Maskeleri belirli aralıklarla cildinizin türüne göre uygulamakta fayda var,özellikle yağlı ciltere sahip olan kadınların bu tip maskeleri haftada veya 10 günde bir yapmaları daha uygun olacaktır.



O K U
PAYLAŞ: Whatsapp

6 Şubat 2020 Perşembe

Günah Psikolojisi ve Stres


Allah’ın huzurundan kovulmuş şeytandan Allah’a sığınırım.
Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla başlarım…

Sevgili dostlarım geçen gün bir sorumun cevabını ararken karşıma çıkıp içinde kendimden bir çok şey bulduğum kafamdaki sorulara güzel cevap ve tespitler içeren bir yazıyı sizinle de paylaşmak istiyorum.

Günümüz insanı bir çok şeye dalıp kendisi ve kalbi için özellikle de ahireti için elzem ve önemli olan meseleleri göz ardı etmiştir.

Rabbim gafletin her türünden muhafaza etsin günahın her çeşitinden korusun (amin)
Yazının bir kaç paragrafını aşağıa ekledim tamamını okumanız için (şiddetle tavsiye ederim) yayının sonunda yer alan bağlantıya tıklamalısınız.
Her kimin çözemediği bir sorunu içinden çıkamadığı bir sıkıntısı kalbinin daraldığı bir derdi varsa dilerim ki bu yazıdaki tepsitler vesilesiyle kendisine gerekli olan farkındalığa ulaşarak hatasını fark eder ve böylece de hatalı davranışını düzeltir..



(GÜNAHLARIN FERDİ VE SOSYOLOJİK TAHRİBATI VE ÇARELERİ)

M. Ali KAYA

(Yeni Asya Neşriyat Araştırma Merkezi)

GÜNAH PSİKOLOJİ


Günahların sel gibi insana hücum ettiği ahir zamanda yaşıyoruz. Dünya sevgisi ve meşguliyeti ile Kur’andan ve ahiretten çok uzaklaşmış bulunuyoruz. Rahatla yaşamak, dünyevi fantaziye ve oyunları ile meşguliyet “günahtan kaçma” hassasiyetimizi de kırmış bulunmaktadır.

Kötü, ayıp, şer ve günah bütün dinlerde vardır ve bu Allah’ın insanlara öğretmesi ve peygamberlerin talimi ile insanlar arasında yerleşmiştir. Bu nedenle dinin kesin “Haram” saydığı ve yasakladığı şeylerin tamamı kötüdür, şerdir ve günahtır. İyi ve kötünün, hayır ve şerrin ölçüsü Allah’ın emri, peygamberin sünneti, toplumun iyi veya kötü görmesi ve insanda bulunan “Vicdan”dır. Hıristiyanlık dahi “Vicdanı” Allah’ın sesi olarak kabul eder.

Bediüzzaman Said Nursi hazretleri kalbi anlatırken “Kalb bir latife-i Rabbaniyedir ki mazhar-ı hissiyatı vicdan, ma’kes-i efkarı dimağdır.” (İ. İ’câz, 85) demektedir. Demek ki kalbin his alanı vicdan, fikir alanı dimağ denen akıldır ve her ikisi “Vicdan”da toplanarak “İnsaf” denen duyguyu oluşturur. İnsaf ise dinin yarısıdır.

Peygamberimize (asm) “İyilik ve kötülük nedir?” diye sorulunca “İyilik kendisi ile kalbinizin inşirah duyduğu, rahat ettiği fiil ve davranışlardır. Kötülük ve günah ise kalbini ve vicdanını tırmalayan şeydir. Bu nedenle müftüler sana fetva verseler de sen vicdanına ve kalbine danış!” (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 4: 227.) buyurmuşlardır. Yine “Günah kalbinizi rahatsız eden şeydir.” (Gazali, İhya, 3:99.) buyurmuşlardır.

Peygamberimiz (asm) “Bir şeyi yapacağın zaman şayet o konuda Allah’ın bir emri ve yasağı yoksa kalbine sor. İyilik kendisi ile kalbin rahat ettiği şeydir. Günah ise kalbini tırmalayan, gönlünüzün ve kalbinizin reddettiği şeydir.” (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 4: 226.) buyurmuşlardır.

VİCDAN ALLAHIN VARLIĞINA DELİLDİR

Bediüzzaman hazretleri “Vicdanı” Allah’ın varlığını gösteren dört delilden birisi olarak sayar. (Mesnevi, 398.) Diğer üç delil kainat kitabı, peygamberimiz (asm) ve Kur’ân-ı Kerimdir. (Sözler, 370.) Bediüzzaman “Alem-i gayb ve şahadetin nokta-i iltisakı ve berzahı ve iki alemden birbirine gelen seyyaratın mültekası vicdan denilen fıtrat-ı zişuurdur. Evet, fitrat-ı vicdan akla bir penceredir tevhidin şuaını neşreder. Akıl tatil-i eşgal etse, nazarını ihmal etse de vicdan Sanii unutmaz.” (Nokta, 7.) demektedir. Bu nedenle İslam büyükleri vicdanı Allah’ın varlığını haykıran bir duygu olarak ifade etmişlerdir.

Vicdan Allah’ın varlığına delil olduğu gibi iyi ve kötünün de ölçüsüdür. Bu nedenle müftüler fetva da verseler günahalarla bozulmamış, batıl inanç ve itikatlarla değişmemiş saf bir vicdan günahtan ve kötülükten, hayır olmayan şeyden rahatsız olur.

STRES NEDİR?
Stres ruh ve beden dengesinin bozulmasıdır. İnsanı güçsüz ve çaresiz bırakır. Uzun süre stres kalp krizi, hipertansiyon, damar sertliği, ülser, migren, cinsel soğukluk ve kanser gibi hastalıkları da tetikler. Stres ayrıca psikolojik rahatsızlıkların da sebebidir. Anormal, şuursuz davranışlar ve aklî dengesizlikler stresin neticesidir. Aşırıya kaçan stres inancı zayıf insanlarda intihar vakalarına da sebep olmaktadır.

Uzun süren stres insanların dişlerini döker, saçlarını beyazlatır, hoşgörüyü azaltır, sinir ve öfke krizlerine sebep olur. Böyle birinin ne zaman ne yapacağı belli olmaz. Bütün bunların asıl sebebi ise inançsızlık, maddeperestlik, hırs, kanaatsizlik ve dünya sevgisi ve aşırı hayalciliktir. Nitekim M. Hamdi Yazır “Allah’ı bilmeyen dünyaya sarılır. Dünyayı bilmeyen hülyaya sarılır. Hülyaya sarılan hakikate darılır.” demiştir.

GÜNAH VE KABİLİYET İLİŞKİSİ
Günah inancın tersini yapmaktır. İnancına aykırı hareket edenin ruh dengesi çatışma ve çelişkilerle bozulur. Çelişkinin sebebi yine günahlardır. Günah ayrıca fıtrata aykırı davranmaktır. Fıtrat fıtri olmayan şeye karşı tepki duyar, reddeder ve atar. İşlenen günahlar insanın his dünyasını da altüst eder. Bundan can sıkıntısı denen “Stres” meydana gelir.

Sres şiddete sebeptir. Stres insanın sinir sistemini, akli ve hissi dengesini bozar. Beyinle olan iletişimi bozulur ve bundan hafıza kaybı ve “unutkanlık” meydana gelir.

Kişi tövbe etmediği ve günaha devam ettiği sürece sinir sisteminde ve hafıza üzerinde kötü etki yapar. Düşüncesi zayıflar, karar verme gücü azalır. Şiddet insanın iç alemine yönelirse ruhunu tahrip eder ve psikolojik rahatsızlıklara sebep olur. Dış aleme yönelirse topluma zarar verir, asayişi ihlal eder, cana ve mala zarar vermeye başlar.

yazının tamamını okumak için tıklayın:GÜNAH PSİKOLOJİSİ VE STRES

O K U
PAYLAŞ: Whatsapp