25 Mart 2022 Cuma

Küsüyorum



Ne zaman bir dal buğday görsem

Kalbimin sancısını hissederim derinden.

Bir kimsenin turuncu özlemi

Güneşte yıkanan hasreti olmadığım için

İçin için,için için sabahın ilk yakıcı ışınlarına

Sitemler takıp güne küsüyorum


Kalbimdeki yaylaların yılkı atlarına

Mart ayının az ötesinde açan kayısı ağaçlarına

Dallar dolusu aşk yapraklarına

Uzanamayan ellere görmeyen parmak uçlarına küsüyorum


Dalgıcın kokulardan uzak oluşu

Gözlerindeki sarhoşluğa engel olmuyor

Denizdeki karanlıkların soğuğu

Dalgaların kıyıyı bulmasına engel olmuyor


Küsüyorum

Kalbimin sahnesine çıkmadığın için

Günler haftalar aylar ve yıllarca

Gözlerimi diktim şehrin her yönüne

Gelmedin hiç bir yandan seni göremedim


Son görüntü olarak seni alsam dünyaya veda ederken

Varlığını bildiren Rabbe bir de bunun için şükretsem

Olmasak da bir öte alemde

Ben onu gördüm,bildim Rabbim..

Diyebileyim..

O K U
PAYLAŞ: Whatsapp

24 Mart 2022 Perşembe

Müstakil Ev mi Yoksa Apartman Dairesi mi?


Okuma listesindeki çeşitli konulara değinerek hazırlanan özenli yayınları tektek okuyorum.

Gerçek hayatta görmemiş olduğum bu kadar ince insanın bir arada yer aldığı blog alemini sevmemin en büyük nedenlerinden biri de sanırım bu olmalı.

Ne kadar çok düşünce ne kadar çok cümle ve ilgi alanlarımız var yani farklılıklarımız bizi ne kadar da zengin kılıyor aslında.

Ama konu bu değil yine de buna değinmeden geçmek istemedim,iyi ki varsınız.

Hiç tanımadığım ama her birinizin dünyasına şahit olduğum için hepinize tek tek teşekkür etmek istiyorum ne olur hep yazın.

Hayatımdaki gelişmeleri bir günlük gibi buraya yansıtmadığımı biliyorum,azıcık çekinen biriyim bu konuda buna rağmen bazı konuları açıkça paylaşmamın sebebi yukarıda bahsettiğim ince insanların güzel düşüncelerine ihtiyaç duyuyor oluşumdur.

Bir taşınma gündeme geldi ve bununla ilgili yazmak istedim.

Binbir emek ve canımızı dişimize takarak,kış aylarında üstelik başlayarak duvarını tavanını zeminini tesisatını kısaca ana iskeleti dışında her şeyini yenilediğimiz evden bir anda vazgeçmek ve başka bir eve taşınmaya karar verdik.

Müstakil evimizin manzarası bütün şehri görüyor,avlusu geniş arkasında bahçesi ister ek ister biç tarzında minicik pencereleri var perdeleri indirmek yıkamak ve tekrar asmak çok kolay..ama manzaranın tadına ancak evin içinde varabiliyorsun geniş avlusunda bir Pazar günü ailenle şöyle uzun uzun kahvaltı edemiyorsun bahçe desen sık sık bakım istemeyen (ağaç gibi) bitkiler dışında ne sebze ne meyve ekebiliyorsun..çünkü benim gördüklerimi hemen dibimde olan komşularım da görüyor yani gereksiz bir samimiyet sözkonusu herşeyim o kadar ortada ki yüksek sesle tartışmadan bile çekinir olduk ne zaman bir konu üzerinde tartışsak hemen pencereleri kapatmak için koşuyorum ola ki evde kavga çıktı diye düşünülmesin,çünkü bir çok kez evdeki hararetli tartışmanın tam ortasında bir komşunun tam gözümün önüne gelecek şekilde balkonuna çıkıp kulak kabarttığına şahit oldum..

Eve girişimiz çıkışlarımız herkes tarafından görünüyor ve biliniyor,evime gelenler gidenler de belli,mahalle sakinleri 70 yaş ve üzeri çoğu emekliliğe ayrılmış kişilerden oluştuğu için meraklarını böylesine sıradan eylemler bile cezbedebiliyor,geçen yıl arka bahçeye ektiğim marulların sırasına bile yorum yapacak kadar hayatıma nüfuz edilen bir yerde yaşıyorum.

Evet,marulları neden o şekil ekmiştim acaba daha farklı ekilebilirmiş oysa günlerdir yabani otları yolarken toprağı kazarken taşını temizlerken beni izleyenlerin yorumlarına maruz kalmak arka bahçemi küçük bir sebze bahçesine dönüştürme kararımdan caydırmış oldu.

Ekmiyorum marul falan diyerek emeklerimi böylece çöpe atmış oldum tabi..başkasının hayatı ile bu denli alaka göstermek neyin nesidir ve neden bu denli huzursuzluğa neden olur anlamış değilim.

Mustakil evden ayrılıp bir daireye yerleşme fikri pek kafama yatmasa da geniş oluşu ve kalabalık aileme uygun oda sayısı kocaman terası ile daha cazip gelmeye başladı.

Toprak saksıda da topraktır marul da ekilir soğan da,küçük bir bahçeye dönüştürüp daha az bakış ve yorumlara maruz kalarak güzel anlar yaşayabiliriz düşüncesi baskın gelmeye başladı.

Huzuru,kendi evimdeki huzuru ne kadar çok özlediğimi belirtmeden edemeyeceğim,müstakil evin iyi yanları elbette var ancak şu anda bunlardan bilmem kaçı birbiri dibine inşa edilmiş bu çarpık yapılanmaya sahip mahallede mevcut bilmiyorum.

Demir korkuluklar çirkin göz zevkimi rahatsız ediyor arnavut kaldırımlarına benzeyen taşlarla döşeli yolların bakımsız oluşu sürekli park sıkıntısı yokuşu mutfağımın penceresinden gördüğüm manzaradan dolayı güzellik kazanmıyor.

Evin 300metrekaresinden sadece 70metrekare kadarını kullanarak resmi tatil günlerinde el birliği ile alelacele inşa edilmiş bir ev oldugunu yaşlılar anlatıp dururdu hep,çok eskiden hristiyanların arasinda yasayan müslümanlara  özgü yasaklardan kaynaklı bir durumun canlı ispatı bu ev.

Odunluk denen küçük bir yapı bile cok faydali olabilirdi mesela ama malesef o da olmadığı icin kışın ortasında nemli odunlar alıp odunları depolamak da ayri bi sıkıntı oluyor.

Ve artik günümüzde tarihi yapılar kapsamına girdiği için evi genişletmek odaları büyütmek de yasaklanınca kendimi daracık bir evde yasarken buldum desem hiç de gerçek dışı konuşmuş olmam..

Bu ve buna benzer bir çok neden daireyi müstakil evden gözümde daha cazip kılmaya hem yetti hem arttı,kışlık kıyafetleri depolama alanı yetersiz olduğundan valizlere kaldırıp her mevsim neyin nerede olduğunu aramanın tavana arasına kaldırıp indirmenin verdiği zahmeti saymıyorum bile.

Bakımına gelecek olursam,her ilkbaharda yer yer dökülen boyanın tazelenmesi avlunun tam ortasına ekilmiş nar ağacının sararttığı mermerleri şişelerce klorak kullanımını mecbur kılıyordu.Yani bakımı emek ve enerji gerektiriyor.

Masraflı ve zahmetli bir iş kısaca ve her yıl yapılması gereken bir iş.

Ama en çok kısıtlı alan sorunu.

İki kızıma ayrılan küçük oda oğlumun salonda uyumak zorunda oluşu bazen annemde günlerce kalışı,eve arkadaşlarını davet edemeyişi kendine ait küçücük bile olsa bir alanın olmayışı epeydir canımı sıkıyordu..karar vermek çok zor olsa da kurban edilen tek şeyin evin içinde her saat rahatlıkla hareket edememek ve manzara tabii ki ama taşınmayı düşündüğümüz dairenin de terası daire kadar büyük ve son kat olduğundan orayı küçük bir vahaya dönüştürüp tekrar yeşil bir alan oluşturma imkanını sunuyor üstelik orada da güzel bir manzaram olacak..

Belki tüm bunları yani olumsuz yanlarını kendimi ikna etmek için de yazıyor olabilirim oysa olabildiğince gerçekçi ve realist anlatmaya çalıştım sizin düşünceleriniz ve önerileriniz nelerdir,böyle bir müstakil evde kalır mıydınız ve neden?

Veya müstakil olmasına rağmen dış alan kullanımı komşulardan dolayı kısıtlı olduğu için bir apartman dairesine taşınmayı tercih eder miydiniz?..


Çok merak ediyorum fikrinizi..

Sevgiyle kalın,bana yazın mutlaka :)






O K U
PAYLAŞ: Whatsapp

4 Mart 2022 Cuma

Kar Oyunları

 

Çocuklar bu yıl kar göremeyecek diye ödüm kopuyordu..






Geçen haftasonu şehrimizin yağmurlu ancak civar köylerin yavaş yavaş kar ile kaplandığını Instagram aracılığı ile görünce yağmura rağmen kahvaltıdan sonra yola koyulduk..epey yükseklere çıkmak gerekti,aslında ben pek ümitli değildim ama daha da yükseklere çıktıkça yağmur kara dönüştü ve bir noktadan sonra arabanın ilerlemesine engel olacak kadar kar ile karşılaştık..bağırmalar çağırmalar 'kenara çeeek' demeler arttıkça elbette uygun bir noktayı seçip kenara çektik..




Şu görüntü..evet aşağı yukarı ne düşündüğünü biliyorum..ve diyeceğim tek bir şey var;ben de,ben de..

Kızların çığlığına doyum olmuyordu,sevinç heyecan yüksek miktarda vardı ve bu duygular üşüme hissinin önüne geçecek kadar güçlüydü..







Bense..

Termostan biraz kahve alıp karlar arasında tatlı sesinden yol alarak ulaştığım bu küçük pınarın dibine gittim,kahve elimdeydi kar heryerdeydi ve dünya çok temiz çok zararsız acısız ve huzurlu görünüyordu..başımı kaldırıp gökyüzüne ağaçlara uzaklardan gelen kuş seslerine ve o deliksiz sessizliğe daldım..bu manzaranın bir parçası olmak gibi bir şeydi ve dünya o anda o kadar ama o kadar güzeldi ki..



Allah bir kez daha doğa aracılığı ile küçüğü büyükle bir araya öyle güzel bir şekilde getirdi ki..sanırım en büyük mutluluğum bu oldu..çünkü mevcut sistem her bireyi tek tek ayrı bir yalnızlığa mahkum etmeye programlı ama doğa öyle değil,doğadaysan yalnız kalamazsın..

Mutluluk orada tavan yapmıştı zaten,küçük büyük denemeden çocuklar kar oynamakla mest oldu,oğlum yanına balta ile keskin bir bıçak almayı da ihmal etmedi,çocukluk yıllarına dönüp Lord of the rings filmlerindeki heyecanını tazelemek istediğini söyledi,dal kesti yay yaptı elindeki lastiği de gerip ok atmaya çalıştı tabii nafile ok yol bile alamadı ama oğlum çok keyif aldı sonuç hüsran olsa bile..

Not:yaşı 22 bu arada.



Herşey bu anlar biriksin diye,herşey bu anlar hissedilsin gönüllerine kazınsın diye aslında..


Duyduğum tek şey çocuklarımın sevinç çığlıkları,balta ve küçük pınarın sesi..arada bir montuma konan kar tanelerinin sesini bile duymak mümkündü..aslında o anda sanki her şey mümkün gibiydi..


Tekrar yağar mı sanmam,tekrar görür müyüm bilmem..Elhamdülillah görmek ve tatmak nasip oldu..

Seneye ha varız ha yokuz..

Nasiip,kısmeeet..

:)

O K U
PAYLAŞ: Whatsapp