31 Ocak 2019 Perşembe

Ne de Güzelsin Kar


Kadrajın arkasından dünyayı izlemek güzeldir.İçine istediğin objeyi alabiliyor istediğin görüntüyü hapsedebiliyorsun.Çoğu zaman makine seni içine çeker,varlığın veya ne giydiğin,nasıl göründüğün pek önemli olmuyor.
Umursamıyorsun.Elindeki cihaz senin gördüğün nefes aldığın dünyadan kopma aracın oluyor.
Bugün öyle güzel bir kar yağışı vardı ki..şemsiyesiz çıkmak olanaksızdı.Daha iyi kareler yakalayabilmek adına ve makinenin kuru kalmasını sağlamak için şemsiye ile fotoğraf çekmek iyi bir seçimdir..
Öyle yaptım..
Sürekli ve aynı şiddetle yağan karın güzelliği az da olsa kadrajıma sığdı..gerisi hayal gücümüze kalacak,mecburen :)
Son bir haftadır gerek ayaz gerek don gerek yağan çiğ yüzünden her tarafımız beyazdı ancak dünden ufak ufak yağan kar bugün her yeri yumuşacık ve tamamiyle beyaza boyadı..













O K U
PAYLAŞ: Whatsapp

18 Ocak 2019 Cuma

Hassas Kumaşlar İçin Ütü Kılıfı Yapalım


Ütü kılıfı da nedir dediğinizi duydum :)
Daha evvel karşınıza çıkmamış olabilir ama böyle bir şey var!..
Fotoğrafta duvar rengi ile ütümün rengi nerdeyse aynı olduğundan pek net görünmüyor olabilir ama bu tek fotoğraf değil.
Aşağıda epey fotorğaf ekledim,anlayacaksınız.
Ütü kılıfı nedir onu bir açıklamama izin verin evvela.
Ütü kılıfı bir ihtiyaç sonucunda meydana gelmiş bir şeydir.
İcat :)
Hassas kumaşlı bir pardesüyü kısaltmam gerekiyordu,kısaltma işleminden sonra bu pardesüye kumaşı parlatmayacak ama aynı zamanda da sağlam bir ütü gerekti.Tabii ki bir kumaş alıp pardesüyü ütülemem en kolay yolu olacaktı ama gel gör ki kol altı gibi yerlerde epey sıkıntılı oluyor ütü yapmak.
Benim de aklıma böyle bir şey geldi.
Ütü ile haşır neşir olanlar ütünün bir çok hatayı düzelttiğini veya başka bir ifadeyle yapılan işin güzelliğini meydana çıkardığını.Terziler özellikle ütüye çok güvenir bazen yapılan bir işi taçlandıran yegâne şey ütüdür.
Pardesünün kumaşını parlatmayacak ama kesilen yerleri düzgün bir şekilde ütüleyebilmek için ütüme evvela bir kılıf yaptım.
Bir parça kumaş yeterliydi.
Ütümü bir kumaşın üzerine oturttum kenarda epeyce pay bırakarak ütümün kalıbını çıkardım.
Ardından makasla biraz daha şekillendirdim.
Payı iğneleyerek lastiğin geçişi için tünel diktim.
Son olarak da lastiği geçirdim makinede iyice sağlamlaştırdım.
Ütü kılıfım böylece yapılmış oldu.
Ütüye geçirdim ve bir güzel pardesünün her ince ve zor detayını ütüledim.


Son olarak daaaa...


Ütüleyin!..




O K U
PAYLAŞ: Whatsapp

15 Ocak 2019 Salı

Ev Yapımı Mantı tarifi


Küçük çocuklar bir çok kez büyük işlere de el atar.Örneğin asma yaprağından sarma veya mantı yapmak gibi işlerde oldukça başarılıdırlar.Yarıyıl tatilinde sıkıntı tavan yapınca her ikisini de yapıp bir kaç saat boyunca hem eğlendik hem de el birliğiyle akşam yemeğini hazırlamış olduk.
Her ne kadar bir yerden sonra yine sıkılmış olsalar da mantımız da yaprak sarmamız da güzel oldu.
Tamam şekil olarak bazı farklılıklar elbette vardı ama lezzeti güzeldi.
Minik parmakların marifeti büyüktür,çocuk deyip geçmemek bu tür işlerden onları uzak tutmamak gerek.Mekanik motorik gelişime en güzel katkı bu olsa gerek :))
Hamur her yaştaki insanı mutlu ettiğine göre en son yapılan mantı seremonisi hem keyifli hem eğlenceliydi.Yapım aşamalarıyla birlikte mantı tarifimi fotoğrafladım,makinem de unlanarak bu yemekten nasibini aldı tabii ki ama şöyle de düşünebiliriz;fotoğraf makinesi bile mantının yapımına katkıda bulunmuş oldu :)



MALZEMELER:

3 su bardağı kadar un
1 su bardağı su
1 adet yumurta

KIYMALI HARCI İÇİN:

250gr kıyma
1 adet küçük boy rendelenmiş soğan
Bir tutam tuz

SOSU İÇİN

2 çorba kaşığı domates salçası
2 çorba kaşığı zeytinyağı
Kuru nane,kekik
Karabiber,kırmızı biber
Tuz

YOĞURTLU SOS İÇİN;

Süzme yoğurt
Sarımsak
Bir tutam tuz

YAPILIŞI:

Unumuzu yoğurma kabımıza alıp içine yumurta ile tuzu ekleyelim.
Suyu yavaş yavaş eklemekte fayda var.
Orta yumuşaklıkta bir hamur olması gerekiyor.
Hamurumuzu yoğurduktan sonra bezelere bölüp 15dk kadar dinlendirelim.
Hamurumuz dinlenince un serpiştirerek kalın bir yufka gibi açılır.
Biçak yardımıyla şeritlere ardından küçük karelere ayrılır.
İç harcımızdan azar azar alarak hamurdan karelere koyup iyice kapatalım.
Bu işlem epey uzun sürüyor dolayısıyla zaman ve sabır gerekebilir.
Mantılarımız hazır olunca kaynar suda haşlanır.
Arzuya göre suyun içine tereyağı ve salça da ekleyenelr oluyor.
Bizimkiler sevmediği için sadece su ile kaynatıyorum.

SOSUN YAPILIŞI:

Salçamızı kavurduktan sonra kaynamakta olan mantının suyundan biraz ilave ediyoruz.
Ardından baharatları koyuyoruz.
Çok kısa sürede piştiği için gözümüzü ayırmadan biraz karıştırıp ateşten alıyoruz.

SARIMSAKLI YOĞURT YAPILIŞI:

Süzme yoğurdumuza birazcık su ekleyerek yoğurt açılır.
İçine sarımsak ile tuzu ekleyerek güzelce karışıralım.

SERVİS:

Pişmiş olan mantılarımızı tabaklara aldıktan sonra (suyunu süzüyor ama asla yıkamıyoruz!)önce yoğurt sosu ardından salçalı sosu gezdiriyoruz.
Hemen servis edilmesi gereken bir yemektir,bekletme lüksümüz yok ne yazık ki.
Annelerin genelde ılık veya soğuk yemeğe mahkum oldukları bir yemektir:)

Elinizde mantı kaldığı takdirde kalanları biraz fırınlayarak dondurucuya atabilirsiniz.



Büyük bir hassasiyetle hazırlanan mantılar bir çok zırlama,itiraz,şeklini beğenmeme gibi durumlara da şahit olmuştur :)


İç harcını az koyan çok koyan koyamayan da mevcuttu elbette :))


Şekillendiremeyen veya şekillendirebilene surat ekşitenler de vardı :))


Yavaş yavaş miktar arttı,miktar arttıkça memnuniyet de arttı,şikayetler azalmaya başladı.


Bir ara masada tek başıma kalmıştım,yanımda kimse kalmamıştı,bir gelip bir gelen de oldu biraz yapıp masadan tekrar ayrılan da.
Mantı yapımı değil Lozan anlaşması sanki :))


Sosları tek başıma yaptım çok şükür,yemek yaparken çıkan kokular,parlayan renklere mest oluyor insan,kimsecikler karışmasa çok daha iyi olur dediğimiz nadir anlar :)


Mantıların pişmiş hali bu şekildedir.Kayserililerdi yanılmıyorsam bir kaşığa 40 adet mantı sığdırırlarmış,bizimkiler ancak bir kepçe içine kırk mantı sığacak gibi görünüyorlar.


Yine de güzeldi,Rabbim açlıkla yoklukla imtihan etmesin.
Efsane Türk mutfağının efsane yemeğidir mantı.Bir avuç un biraz kıyma ve salça ile yapılan nefis bir lezzettir.
Yapacak olanlara kolaylıklar şimdiden afiyet olsun dilerim :)


O K U
PAYLAŞ: Whatsapp

14 Ocak 2019 Pazartesi

Postacı Geldi:Ezgissimo


Postacı geldi hoşgeldi,bugün değil çoktan geldi lâkin ben yeni yeni fırsat bulup pakedi inceleyebildim,içindekileri içime sindire sindire evime yerleştirdim.
Ezgimin narin ve marifetli ellerinden çıkmış doğanın bir yansımasıydı sanki gelen.
Bir doğa aşığı olarak bana yapılabilecek en güzel hediyelerden.
Yemyeşil desenli iki adet kırlent.El yapımı,doğa boyalar kullanmıştı yanlış hatırlamıyorsam öyle olmasa bile elinden çıkan işin temizliği ve özeni ilk bakışta anlaşılıyor.
Ellerine yüreğine sağlık ve kocaman bir teşekkür.
Beni kırmayıp onca koşuşturmaca,ev değiştirme ve başka bir ülkeye yerleşme telaşı içinde oturup özene bezene bu iki güzelliği ürettiği için.
Bana özel yapılmış,vakit ayırmış üşenmeden de bir güzel paketlemiş,sarıp sarmalamış göndermiş buralara kadar..



Sarı kızın logosunu ben yapmıştım istekleri doğrultusunda,kendisini ifade eden bir şey olsun istemişti doğal olarak sarı bir güneşte başka bir şey olamazdı,mutluluktan şu an bile yüzümde gülümseme var..üretmek işte böyle güzel bir şey eminim Ezgi de bu yayını okurken benimle hemen hemen aynı duyguları yaşayacaktır :)


Her detayına öyle özenmiş ki..nasıl hayran olmaz insan :)


Yeşilin tonları,kumaşın kalitesi,temiz işçiliği..


Ellerine emeğine sağlık Ezgicim!..


Oturma odamıza öyle yakıştılar ki..elbette hazır kırlentler alınıp kullanılabilir ama el emeği verilerek yapılanın güzelliği çok başkadır..


Nasıl güzeller!


Pakedin içinde minik bir kart da mevcuttu..çerçeve alıp duvarıma asmam gerek onu..Ankara'dan bir kış günü gelen güzel bir insandan sımsıcak bir hatıradır kendisi artık..

Öpülesi ellerin sevilesi yüreğin var Ezgicim..
Yeni hayatında mutluluk huzur ve hakkınızda hayırlı olan herşeyi doya doya yaşamanız dileğiyle.
Beni çok mutlu ettin,teşekkür etmek yetersiz kalacaktır ama yine de yapabileceğim tek şey teşekkür ederek duygularımı dile getirmektir..

Teşekkür ederim.

Ezgissimo'ya ulaşmak için TIKLAYIN


O K U
PAYLAŞ: Whatsapp

13 Ocak 2019 Pazar

Senin Bana Her Bağırışında



Bağırırken bazen karşımızdakinin bir çocuk olduğunu unutuyoruz.Bağırırken bazen günün tüm stresini yorgunluğunu bu çocuğun üzerine boşaltığımızı unutuyoruz.

Bazen bağırırken onarılmaz tahribatlara yol açtığımızı unutuyoruz..
Genelde biliyoruz ama, hep unutuyoruz..

Kendisine bağıran bir anne tarafından büyütülen bir çocuğun kaleminden:


SENİN BANA HER BAĞIRIŞINDA
Senin bana her bağırışında bana korkmayı öğrettin..
Senin bana her bağırışında,kendime olan saygımı zedeledin..
Senin bana her bağırışında küçük olduğum için haysiyetli olmadığımı gösterdin..
Senin bana her bağırışında senin bana kızamaman için cesaretli olmamayı,denememeyi,uğraşmamayı,keşfetmemeyi,kararlar almamayı öğrettin..

Senin bana her bağırışında kendimi zayif ve değersiz hissettim..

Ssenin bana her bağırışında sana güvenmemem gerektiğini gösterdin..
Senin bana her bağırışında bir sorunum olduğunda sana gelememeyi veya korktuğum bir şeyden sana bahsetmememeyi öğrettin..

Senin bana her bağırışında sevdiğimize kötü davranma hakkımız olduğunu öğrettin..

Senin bana her bağırışında sesin söylediklerini düşünmeme engel oldu..

Senin bana her bağırışında ellerim terliyordu,kalbim çok hızlı çarpıyordu midem kasılıyor kulaklarım sesinden ağrıyordu.
Senin bana her bağırışında sana söylemek istediklerimi önemsemediğin için sana kızıyordum..
Senin bana her bağırışında,babamın nerden olduğunu merak ediyordum..

Senin bana her bağırışında benim de bağırmam gerektiğini öğrettin..
Senin bana her bağırışında kendimi yalnız hissettim..
Senin bana her bağırışında benden daha güçsüz ve zayıf olana kötü davranmayı öğrettin..

Senin bana her bağırışında çocuklarıma nasıl davranmam gerektiğini öğrettin..

Senin bana her bağırışında büyüyünce senin gibi olmamak için verdiğim bu savaşı ise hiç tahmin etmedin..


Çeviren:Kiremithanem
Kaynak:medicaltv.eu

O K U
PAYLAŞ: Whatsapp

12 Ocak 2019 Cumartesi

Yarıyıl Tatili - The End


Gün geçmiyor ki ben sizin kıymetli yayınlarınızı görüp okumamış olayım,yorum yapamasam bile mutlaka bloglarınıza uğramamış olayım.Hepiniz çok güzelsiniz!
Blog alemini güzel yapan farklılıklarımız zenginliğimizdir aslında ve bu alemin küçücük bir parçası olmak beni ziyadesiyle mutlu ediyor.Ama Köln yayınları dışında pek yayın girdiğim söylenemez,kendime ayırdığım o zaman dilimi tatil sebebiyle buharlaşarak yok olmuş oldu.
Özledim özledim özledimmm!!
Siz tamamen dünyamın çok az kişi tarafından bilinen gezegenimi süsleyen anlam katan varlıklarısınız,iyi ki varsınız.Burada olmaktan mutluluk duyduğum sanırım anlaşılmıştır :)
Bu yayını yazmak herşeyin normale döndüğünün göstergesidir.
Dışarısı hem yağmurlu hem sisli,kahvem yanımda kedim masanın üzerinde çoğunlukla ekranın önünde,tüplü sobam da yanıyor bir yandan ohh mis,daha ne olsun..
Üç saatlik vaktim var tamamen bana ait kooooocaman üç saat..
Çünküsü;
Yarıyıl tatilini resmi olarak bugün saat tam 09:12'de,kızlarımı Kur'an kursuna bıraktıktan sonra ilan etmiş oldum.
Bitti.
Dağılabilirsiniz!
Üç hafta boyunca evde bulunan çocuklar epey oynadılar eğlendiler uyudular doya doya ama sıkıldılar da.
Komşularımızın çoğu daha okulların kapanmış olduğu gün arabalarına binip memleketlerine gittiler.
Slovenya,Bulgaristan,Belçika,TÜrkiye ve Yunanistan.
Biz henüz bunu yapamıyoruz dolayısıyla tatil yine Almanyada geçiyor.
Üç hafta da öyle az bir zaman değil,inanın..
Bu yarıyıl tatilinde hem hastalandık hem iyileştik bol bol misafir ağarladık,dolaştık imkanlarımızın izin verdiği ölçüde,özetle pek de fena sayılmaz.
Kar bile yağdı daha ne diyeyim,neden böyle bir ruh hali çöküşü yaşıyorum ki şu anda ki Pazartesi günü başlayacak olan koşuşturmacayı düşündükçe şimdiden bile yorulduğumu hissediyorum.
Paskalya tatiline dek koşuşturmaca devam edecektir ama olsun artık,henüz mevsim kış tabii ki daha nice güzellikler yaşayacağız bu mevsime dair ama sonrası bahar devamı yaz..












Oyunlardan ben de nasiplendim elbette,dün bilmem ne partisi vardı şapkaları bu yüzden taktılar,bana da taktılar tabii ki.
Akla hayale gelmeyecek yemekler yaptılar,yumurtalı börek,ıspanaklı çorba,muzlu köfte gibi.
Biz onlara sanat eseri diyelim,yemeklere verilen isimler çok özgün çünkü :))
Kedimiz de her an onların yanındaydı bolca da tırmalayıp durdu kızları.Kedinin oyun oynama talebi bu şekilde dile getiriliyor kedi dilinde :)
Çocukları makineye alıştırmak istemiyorum,kamera görünce poz veren çocuklar beni rahatsız ediyor hele kamera için başka bir röle bürünen çocuklara bürünmelerini hiç mi hiiiç istemiyorum.
Fotoğrafların çoğunu sırf bu sebepten dolayı onlardan habersiz çekmeye çalışıyorum .daha fazla fotoğraf eklemek isterdim ama dediğim gibi bu kadarı yeter,tadımlık :)
Ayh!
Tatil bitti mi cidden..??
Bitti hamdolsun..herşey lazım hayatta okul sistemini kötüleyenlere özellikle şunu söylemek istiyorum,eğitim sistemi kusursuz değil elbette ama inanın ki gerekli,elbette çocukları park edip kafa dinleme yeri gibi görenler de vardır mutlaka ama büyük kızımın okulunu öğretmenlerini okul arkadaşlarını özlediğini söylerken sesinde öyle bir hüzün vardı ki,okulun çocuklar için ne denli önem taşıdığını görebiliyor insan.
Biz aile olarak eş dost komşu olarak çocuklar için en iyi olanı yapmaya çalışmalıyız,okul da öğretebildiğini öğretecektir elbet,nasiptir herşey.
En büyük görev bizde,yaşam tarzımızda,olayları algılama yorumlama ve davranış biçimimizde,çocuklar bunları örnek alacaktır hal ve tavırlarımızdır onlara değerleri prensipleri ve hayatta nasıl olunması gerektiğini öğretecek olan.
Yalana alıştırmadan,insanları kandırmadan,dinine vatanına bağlı ama özgüvenli dürüst vicdan sahibi bireyler yetiştirmek için evvela bizim böyle olmamız gerekiyor,okul çocukları bir yere kadar şekillendirecektir bizim yapmamız gerekenler daha fazladır daha çoktur.
Annelere babalara büyükanne,dedelere halalara teyzelere,herkese selam ederek ayrılıyorum şimdilik.
Güzel geçsin gününüz:)






O K U
PAYLAŞ: Whatsapp

Artistanbul Restaurant/Köln


İstanbul'a olan özlemimi ateşleyen bir mekândan bahsetmek istiyorum bugün,Köln gezimizde bir akşam yemeği için mekân ararken Google üzerindeki sonuçlardan yola çıkarak Artistanbul'u keşfetmiş olduk.
Restoranta rezervasyon gerekliliğini bilmeden kapısına dayandık,daha içeriye girmeden öyle güzel çekici ve sıcak bir havası vardı ki,yemek süresince dışarıdan geçen herkesin istisnasız herkesin restorantın içine baktığını fark ettim.
Televizyonun içine girmiş gibi oluyor insan resmen.
Türk sinemasının en ünlü film afişleri duvarları süslüyordu,İstanbul'u İstanbul yapan hemen hemen her obje bu mekânda mevcuttu..













Fotoğraflanacak o kadar çok köşe vardı ki,biraz zamanım ve imkânım olsaydı da daha detaylıca fotoğraf çekseydim diye geçirdim içimden,personel de öyle cana yakın öyle yardımsever ve sammiydi ki..
Yukarıdaki kare antrenin bir köşesidir..


Bu güzel duvar saati de aynı yerde,saatin üzerindeki fotoğraf makinesi kılıfını kim oraya astıysa kendisini kutlarım :)


WC'lerin kapıları da çok güzeldi hele içi..
Peçete yerine tek kullanımlık küçük el havluları vardı,bayanlar için bir saç köpüğü el kremi gibi kozmetik ürünler de yer alıyordu.


Burası da beylerin,içi nasıl bilemem.






Yemeklerine de değinecek olursam şunu söylemeliyim ki her restorantta olduğu gibi biraz bekledik ama beklememize değdi.Yemekleri nefisti,sunumu da öyle.Ama fiyatları birazcık yüksek yine de böyle bir mekân için gayet normaldir diye düşünüyorum.
Yolunuz Köln'e düşerse bir akşam yemeğini burada yemenizi öneririm.Önceden rezervasyon yaptırmanızda fayda var zira mekân akşam 17:00-22:00 arası çalışıyor üstelik de masaların hemen hemen tamamı dolmuş oluyor.

O K U
PAYLAŞ: Whatsapp