22 Mayıs 2022 Pazar

Adım Adım Yeni Eve Doğru (Ah Mutfak Can Mutfak)



Bir takım işlerle uğraşıp bir yandan da blog yazmak gelişmeleri tarihe iliştirmek pek mümkün olmuyor canlar..ama yazmaya niyetliyim,bir çok gelişme gelip geçiyor elimde fotoğraf dışında bir şey kalmıyor bir de pişmanlık duyuyorum ki bazen sormayın gitsin..ne diye yazmadın ki ne diye yazmadın diye diye yiyip bitiriyorum kendimi,düzenli blog yazanlara gelişmeleri kaleme alanalra gerçekten hayranım tebrik de ediyorum bir kez daha..düzenli blog yazacağım günler için de dua ediyorum siz de edin olur mu?

Bir önceki yayınımda dairenin zeminlerine ve dairenin genel özelliklerine yer vermeye çalıştım ama benim ilgi alanım elbette ki mut-fak!
Yeni mutfağımı sevebilmek benimsemek için var olan şimdiki mutfağı aratmayacak (pek sanmıyorum ama işte) düşük maliyetle yapılabilecekleri düşünmeye başladım..sevgili eşi de fazla kızdırmamak gerekti zira müstakil evin tadilatını komple kendisi yaptı..bir şeyler istemeye bu yüzden asla cesaret edemedim herşeyi de istediğim gibi yaptı büyük bir sabır göstererek üstelik (başak burcu bir kadınla evli olmak zor olsa gerek arkadaşlar ama düzen ve her alanda titizlik ve özen de garanti ;)


Başlamadan evlerimizle ilgili kısacık bir şeyler de yazmak istiyorum izninizle arzu eden okumadan geçebilir.
Bir yarış içindeyiz artık,özellikle biz kadınlar,evlerimizi çok lüks mekanlara dönüştürmeye başladık sanki var olanı kolayca atar olduk elden çıkarır olduk,kırığı döküğü olmayanı beğenmez olduk,sadeleşmek yerine daha da kalabalıklaştık daha da çok eşya sahiplenmeye meylettik..

Bu yarışın olabildiğince dışında kalmaktan ziyade diğer evlerden farklı olmasını istiyorum evimin,galeri gibi görünen evlerde asla rahat edemedim hiç bir zaman,böyle tarz evleri sürekli düzenli tutmaya çalışmak elbette mümkün ama çok çok yıpratıcı değil mi ya??
Ben evimin daha çok (her odasının) izlerimizle zaman zaman dağınıklığın yansıttığı hareketlerimizle meydana gelen o aktif o canlılığı seviyorum, her yer yaşam alanı olmasını istiyorum,evimizin bizi ve kişiliğimizi yansıtmasını istiyorum,evime başka hiç bir ev benzesin de istemiyorum kimsenin evine de özenmiyorum bu yüzden.
Yani acilen bir şeyi not etmek istiyorsam bunu yapmak için deli gibi kağıt kalem aramak yerine en ulaşılır yere yazabilmeyi istiyorum örneğin şimdiki mutfağımda olduğu gibi tezgahın duvarını komple kara tahtaya benzeyen bir malzeme ile kaplamak gibi..

Herkes farklı ve biricik çünkü,işlevsel ve pratik bir o kadar da iyi görünümlü bir eve sahip olmak gayet mümkün bence ama çok şeyin etkisi altında kalıp gerçekten bizi ifade eden şeyleri bir yerlerde kaybediyoruz.,




Gelelim dairenin mutfağına..
Kahverengi ve bej,dolaplarına gitmeyen yılların sindirdiği ağır bir yemek koku yerleşmiş (zeminler gözümden gitmiyor yaa )..neyse,eşyalarımda bir tane kahverengi eşya da yok neyi nasıl uyduracağım ki diye düşündüm durdum..yeni mutfak alma/yaptırma durumumuz yoktu,var olan imkanlarla hadi belki de biraz durumumuzu zorlayarak yapılmak zorundaydı.
Peki ne yapılabilirdi?

Mutfak dolaplarının kapakları çok sağlamdı on yıl ve fazlası bu daireyi aldığımızda mevcut eski mutfağın kapaklarını bunlarla değiştirmiştik,bunlar farklı bir renge boyanabilirdi örneğin ki öyle de oldu,iki kiloyu  bile bulmayan zımpara gerektirmeyen bir boya türü ile kapakları tam üç el boyadık bir el de vernik etti mi sana üç el?
Etti..

Boyama faslından kareler :)



Kıymetli dost da (Hayal bacım) yardıma gelmiş oldu,daha evvel böylesine severek keyifle boya yapanı hiç görmedim maşaAllah bacıma.


Chalkpaint boyalarının kıvamı göründüğü gibi hafif pütürlü çünkü içinde özel bir toz var,durum biraz da uygulanan zeminle alakalı tabi bizimkilerin malzemesi melamindi,yani zımparalamadan boyamak nerdeyse imkansız bir malzemeden yapılmış olmalarına rağmen tek elde bile boya çok güzel tutuldu (görüntü sizi korkutmasın sonuç çok tatmin edici ama pürüzsüz değil,dokulu) durdukça da yüzeye oturmaya devam ediyor,kuruma sürecini de önemsenizi öneririm,dediğim gibi sonuç pürüzsüz bir görünüm değil ama oldukça hoş ve kapatıcıydı. 
Eskitilmiş yani vintage görünümü elde etmek isteyenler için harika bir öneridir aynı zamanda,vernik geçince memnun kaldım hem de çok.

Chalkpaint'in kelime anlamı tebeşir boyası ;) pürüzsüz bir sonuç bekleyenler beklemekten vaz geçsin diye belirtmek istedim,kendimiz de yapabilirmişiz hem de istediğimiz her renkte çok sonradan öğrendim,unutmazsam paylaşırım ayrı bi post olarak.



Kapakları demonte ederek boyamak en mantıklısıydı,ki dolapların ön yüzeyi de boyanabilsin istedik..
Mutfağın ışığı harika değil mi,avutucu :) güzel tarifler gelebilir güzel fotoğraflar eşliğinde..evelAllah inşaAllah..


Dolap kapakları için seçtiğim ilk renk koyu gri bir renk tonundaydı ama rengi sarmayınca yol yakınken bir U dönüşü yaparak çok açık bir gri renk tonuna geçtim..



İşte bunlar da açık gri renge boyanmış zavallı kapaklarımız :)



Olacak olacak inşaAllah :)



Kapakların da mevcut kollarını süper hızlı kuruyan harika bir sprey boya ile siyaha boyadım,uzun süre dayanır mı sprey boya?
Bilmiyorum..ama şu anda pek umrumda değil,deneyimleyip görünecekler listesine eklediğim bir madde daha :)








 Mutfak kapaklarının boyandıktan sonraki son hali,dokuya dikkat,fotoğraftaki objektif lekelerini görmeyin olur mu ne ettimse temizlenmiyor :(
..ama renk epey tatmin edici sanki?




Zahmeti ve kuruma süreci dışında bir sıkıntısı yoktu kolayca boyandılar boyaya bayıldım (chalkpaint) zımpara yapmadan sonuçtan çok çok memnun kaldım en güzel yanı ise boyanın verniği dahil ıslak bir sünger ile kolayca sıyrılıp gitmesi..


Kullanımda zorluk yaşar mıyım henüz bilemem lakin internette de bu tür boyalarla ilgili çok olumlu yorumlara rastladım..en nihayetinde bu geçici bir çözüm oldu bizim için,kapaklar değiştirilebilir hatta mutfak bile..(eşim şimdilik duymasın :))

Lavabonun altında eski bir ısıtıcı yer alıyordu ve bataraya da (eskiden musluk hatta çeşme deniyordu buna hey gidi hey)eskidiği için değişmeliydi ancak dairede bulunan eski tarz ısıtıcıları parçalayıp götüren eskiciler mutfaktaki ısıtıcıyı da almak isteyince ve ben ondan kurtulmanın iyi olacağını düşününce ısıtıcıyı sökme esnasında tezgah parçalandı..böylece yeni tezgah almak da şart oldu.
Onun ömrü de o kadarmış cancağızım deyip eski tezgahtan da olduk zaten fırınım ve bulaşık makinem ankastre olduğu için ek olarak bir kaç dolap daha yapılması gerekiyordu onlar yapılınca tezgahın daha geniş olması kaçınılmazdı.

Doğal ahşap görünümlü bir tezgah seçtim.
Kim!..ben :)
Koyu renk ve endistrüyel tarz sevdalısı ben..evet :)

Ne edersin?


Yeni bir mutfak yaptırmak bence de israf olurdu yalnız bunu da belirtmek isterim bu değişiklikler bile ki çoğu elzemdi bayağı maliyetli oldu (bkz:tezgah fiyatı 140 avro) elimdekilerle olabildiğince en iyisini yapmak ve kullanılabildiği kadarını kullandım diyebilir miyim acaba?

İnşaAllah öyledir ya :)






Eklemeyecektim ama dayanamadım:) 
Henüz bitmiş değil gördüğünüz gibi biraz işi var daha mutfağın ama paylaşmak istedim..
Sürekli boyadan ve kapaklardan bahsettim fayanslar gölgede kaldı,seçtiğim fayanslar siyah renk olsun istedim dairede çok fazla koyu renge yer veremediğim için de üzgünüm ama bir kaç yere serpiştireceğim :)
Başlangıcı mutfak fayanslarıyla yaptım,kimse koyu renkleri sevmiyor neden sevmediklerini de anlamış değilim :)

Kapaklar boyandı,fayanslar değişti,tezgah da öyle,zeminini de laminat değil fayans döşemeye karar verdik olası su sızdırma durumunda laminatların kabarmasını önlemek için..zemin döşeme fayanslarını gri renk seçtiğim için pişmanım biraz ama her neyse artık dönüşü yok bunun sus Sevgi.

Yukarıdaki resimde sol tarafta az çok görünen renk hardal rengi burada tek el boyadığım için deneme amaçlı cırtlak bir sarı gibi görünüyor bir kaç el ile gerçek tonu beliriyor,arka duvarını bu renkten yapsam mutfağın sizce nasıl durur?

Ne düşünüyorsunuz canlar?







bir sonraki yayın:yatak odası/üst küçük daire






O K U
PAYLAŞ: Whatsapp

Adım Adım Yeni Eve Doğru (Odalar ve Zeminler)


 

MÜSTAKIL EV MI YOKSA APARTMAN DAIRESI MI? yayınımda bu iki ev türünü ele almış,kararsızlığımı dile getirerek sizin de düşüncelerinize talip olmuştum..
Nihai kararımız daireye taşınmaktan yana oldu.Oldu olmasına da dairenin boyanması ve zeminlerine de bir el atılması elzem görünüyordu.
Olumsuz taraflarından başlamak istemediğim için dairede hoşuma giden şeylerle ilgili yazmak istiyorum evvela.




En en en güzel yanı herkesin birer odası olacağı,,bu harika bir şey.
Kızların kocaman bir odası olacak (mutfak oldukça büyük olduğu için salonu da orada yapmaya karar verdik,böylece salon kızların odası olacak)
Oğlumun da yıllar sonra bir odası olacak
Yaşlı teyzemizin de geniş rahat bir odası olacak üstelik herkesin de balkona çıkan kapısı da var.
Yatak odasını ise dairenin hemen üstünde yer alan küçük loft daireye yani terasa yapacağız.
Üste çıkılan merdivenleri de gücümüz imkan verince kapatıp daire ile üst kattaki küçük darireyi birleştirerek dubleks gibi kullanacağız.(inşaAllah).



Dairenin kapı ve pencereleri ahşaptan yapılmış ağır ve kaliteliler,iç kapılara bayılıyorum asla değiştirmeyi düşünmüyorum ama balkon kapılarından kış aylarında ısı kaybı sorunu olacağı için değişmesi gerekebilir,acele etmeden bir kışı o kapılarla geçirmeyi düşünüyoruz,umarım donmayız :)



zeminü-l hüsran


Olumsuz yanlarına geçebilirim şimdi.
Zeminler.
Arka odaların zemini eski ahşaptan yapılmış üzerine de muşamba dedikleri kalın desenli plastik örtü döşenmişti (üstteki resim).
Kızlara verilen odanın taşları harikaydı pırıl pırıl parlıyordu ama diğer odalardan farklı olduğu için göze batıyordu,girişteki taşlar ise siyah renkteydi yine çok güzeldi ama durum aynıydı diğer odalarla alakasızdı.
Mutfak zemini tam bir faciaydı eski mozaik taşlarla kaplı çirkin mi çirkin yeşil bir renkteydi yetmemiş onların üzerine de kalın muşamba döşenmişti.
Hal böyle olunca çok uygun fiyata bulduğumuz laminatlar ilaç gibi geldi..Ne yazık ki laminatları evin boyası yapıldıktan sonra geçirmek zorunda kaldık bu da minik işler çıkardı ama sonuç tatmin ediciydi,artık bütün evin zemini aynı olmuştu.




Desenini sevmedim ama hamdolsun ki çok kaliteliler ve fiyatı da piyasadaki fiyatın yarısıydı.
Evin tamamı ellerimden öptü :)
Eşim yurt dışında olduğu ve ben sabırsızlandığım için tek başıma boyamaya karar verdim,çoook uzun sürdü ama keyifliydi,günlerce daireye tek başıma gittim düşünmeye fırsatım oldu rahatladım da bir yandan,yardıma gelenler de olmadı değil :)






Onbir (11) yıl boyunca tek çocuk olma lüksünü kızlardan sonra kaybeden ve daireye taşınmamızda büyük rol oynayan oğlum da severek kendi odasına rengini ve dokunuşunu katmaktan keyif aldı,onu böyle görmek beni çok mutlu etti..
Tek çocukken herşeyin kaymağını yiyen evlat, herkesin yoğun ilgisini görüp pabucu tam anlamıyla olmasa da dama atılmak zorunda kalan yatması için bir yatağı bile olamayan (bkz:müstakil ev 3 çocuk) buna rağmen anlayış gösterdiği için de buradan tekrar tebrik ediyorum :)
Zeminlerin durumu yukarıdaki resimde bariz ortada..çok ııyy..




Kuşbakışı yeni mahallemin,semt diyemiyorum çünkü tam bir mahalle havası var,yer yer 3 katı aşmayan apartmanlar var yer yer müstakil kiremit çatılı bakımlı küçük evler..sokakları da çocuk dolu,akşamları cıvıl cıvıl seslerini işitmek yaşam kaynağına dönüşüyor bakkalımız da hemen köşede,sepeti uzatmak mümkün :)

Az ileride koşu yapmak için stad mevcut biraz dışında yürüyüş yolu,dağa çıkılan yolu da yakın,yokuşlu bir mahalle olmadığı için çürümeye yüz tutmuş bisikletlerimizi de kullanabilmeyi ümit ediyorum..




Dairedeki kitaplığımın nerede olacağına dair her hangi bir fikrim yok,belki de bir kitaplık alırım veya farklı bir şey de yapabiliriz çünkü kitaplarım olmadan olmaz..buradaki kitaplığım da güzeldi küçük olmasına rağmen çok şirindi(yukarıdaki resim) üzülüyorum birazcık aslında ama bişeyler yapılır mutlaka..değil mi?




Çok çok özenerek yaptığımız mutfak geride kalacak,demek ki neymiş fazla gönül bağlamayacaksın dünya malına,bazen kendi isteğinle de vazgeçmek zorunda kalınabiliyor çünkü..

Sağlık olsun diyelim..




Ve bu manzara..mutfağımdan görünen bu muazzam manzaraya da elveda artık..
Şimdiki evimin manzarasından mahrum kalacağım,kış aylarında dışarıda yağmur veya kar yağarken havası çok güzel olan şimdiki mutfağımda olduğu gibi aynı keyifle (ama bir başka keyifle muhakkak inşaAllah) yemek pişiremeyeceğim belki farkındayım ama bir kaç güzellikle bir kaç dokunuşla yenisi de güzel olur diye ümit ediyorum..
Herşeye binlerce kez şükürler olsun..





sıradaki yayın:dairedeki mutfağın dönüşümü..








O K U
PAYLAŞ: Whatsapp

13 Mayıs 2022 Cuma

450 Saatte Aile Danışmanı Olmak

 


Yanlış duymadınız,450 saatlik bir eğitim görerek aile danışmanı olmak artık çok kolay..nedir bu?

Taksitli koltuk takımı mı alıyoruz nedir?

Ciddi ciddi böyle bir paylaşımı instagram'da gördüm,iki saniyede alevlendim hiddetlendim yok yok celallendim hatta veyahut her biri birden oldum.

Bu kadar kısa bir sürede eğitim almış birinin aile gibi bir kuruma yardım edebilecek deneyim ve birikime nasıl sahip olabilir?

Böyle bir eğitim almış birine siz ailevi bir sorun için gidebilir misiniz ya da?

Hızlı hayatı modern çağı biraz fazla abartmadık mı neler oluyor,bu kadar kolay mı gerçekten?

Sanmıyorum..ama şaşırmıyorum da..

Artık her şey olabilir diyorum bu dünyada.

Her şey olabilir..



O K U
PAYLAŞ: Whatsapp

10 Mayıs 2022 Salı

Bİr İlkbaharı Daha Gördü Gözlerim




An'da kaldığım zaman dilimlerinin sayısı gittikçe azalıyor,daha fazla koşuşturmaca daha fazla dünyalık daha fazla bir şeylere yetişme telaşı..oysa,oysa farklı bir yapım var benim..
Keyifçi,ortamcı,huzur merkezli ya da..bunların hiç birinden eser yok desem nerdeyse yeridir.

Kendimle başbaşa kaldığım an'lar artık daha değerli çünkü sayıları az..yeni evin boyama süresi uzadıkça kendimle daha fazla kaldığımı fark ediyorum..durmadan hayaller kurmadan da duramıyorum..
Pencerelerin önünde raf gibi bir şeyler yapmak lazım,penceremin önünde muhakkak çiçekler olsun istiyorum yönünde küçük ulaşılır hayaller kuruyorum örneğin.

Terası bir bahçeye dönüştürmeliyim diyorum sonra bir filmde görmüştüm ya hani işte ona benzer olabilir,serin akşamlarda kitap okuduğumu hayal ediyorum sonra,sokaktan bisiklet süren saklambaç oynayan çocukların tatlı sesleri eşliğinde.
Arkaplanda tatlı bir müzik mesela bunun gibi..ve kahvem bir yanımda belki kitabım da öyle bilmem.

Güzel olmaz mı terasta yaz akşamlarında veya sabahın çok erken saatlerinde seccadeyi serip namaz kılmak?

Ne kadar tatlı bir hayal değil mi?

Nicedir kitap da okuyamadığım için yükleniyorum kendime..
Bir noktaya odaklanma sorunu yaşıyorum,kafam o kadar dolu ki..yoksa büyütüyor muyum önemsiz şeyleri belirli şeylere mi takılıyor aklım diyorum sonra,yapmasam bunu?
O kadar gereksiz kaygılara neden yer veriyorum ki içimde..
Her biri hiç bir temeli olmayan gerçekleşmeyecek kaygılar ürkütücü senaryolar,iç sesin acımasız saldırısı..sadece ben miyim böyle olan acaba bilemiyorum..
Toparlanacağım belki de veya bambaşka birine dönüşeceğim,zaman geçtikçe daha az önemser oldum bir çok şeyi,belki de tadım eskisi gibi olmadığı için..
Belki de bana hoş gelmeyen bir şehirde sevmediğim bir düzen içinde beni daha çok ifade eden bana daha yakın küçük bir düzen kurmanın zorluğudur böyle hissettiren..


Kaybolsam, yine ben çıkarım kendimi aramaya. Üzülsem kendi ruhumda bulurum teselliyi, kaçıp gitsem yine kendime dönerim. Hayatın bana öğrettiği en mühim ders kendimden başka kimsenin beni bu kadar sevmeyeceği. Hayata küser, kendimle barışırım. Ben sahiden iyi ki varım.

Bu ve buna benzer sözlere ne kadar iyhtiyacım oluyor bazen ve ne kadar çok şikayetçiyim ben aslında bir bilseniz..aslında şikayetçi değil de olması gereken ana parçası eksik hayatımın o yüzden ben böyle,bölük,darmadağın veya umursamaz kimi zaman..



Denize doğru yol aldığım ancak yol kenarında bu güzellikleri görünce hele da vakitlerden sabahın erken saatleri olduğu için renkleri çok çekici geldiği için arabayı kenara çekerek kaybettim yine kendimi doğanın içinde..

























O kadar keyifliydi ki durup seyretmek,azıcık üşüyerek ve yavaş yavaş güneşin ısısını daha fazla hissederek sıcaklığın yükseldiğini tatmak..yaşıyordum çünkü,hayattaydım,hafif bir rüzgar dalgalandırıyordu gelincikleri,kalbimdeki tozları da öyle...bir ilkbaharı daha görüyordu gözlerim işte,şükrediyordu her hücrem..
Şükür çoktu,güzellik bol miktarda vardı ama bir yanım nasıl kıvrılmış içine doğru,ucu yanık mektup misali.












O K U
PAYLAŞ: Whatsapp

7 Mayıs 2022 Cumartesi

İlk Sıraya Koyduklarım



Kalbinizde ilk sıraya Allah'ı koymazsanız; 

Hem Allah'ı kaybedersiniz, 

Hem de ilk sıraya koyduklarınızı. 


Hz. Ömer (r.a)


Bu söz karşıma çıktığında hızlı bir film şeridi gibi gözümün önünden geçti son dönemin zorlukları.Bir kişiden ötürü yaşananlar,ailemize olan etkileri,kalbime olan hasarları ve benim korkunç hatalarım.

Cahil,cahilsin işte,dedim kendime.

Daha hiç bir şey bilmiyorsun,daha Rabbini bile tanımıyorsun,öyle ya tanısan ön sıralara başkalarını koyar mıydın böyle?..hiç!


Bilmediğin için ve bilmeyi geçtim öğrenmek için azıcık kafa yorup zaman ayırmadığın için gereksiz acılar çektin,çekmeye devam ediyorsun.

Birilerinin sana çektirdiği acıları öteledim,senin sana çektirdiklerin bile kalbe yük biliyorsun,yaşıyorsun zaten..

Ne kadar çarpıcı ve etkileyici bir farkındalık içeriyor bu söz değil mi?..kime ne kadar neden verdiğimiz kıymeti baştan sona sorgulamama vesile olmakla yetmedi olmaya da devam ediyor.

Bazı sözleri evin ortasında en çok görünen bir duvara kara kalem ile kalın kalın yazılarla yazasım var bu da onlardan biri oldu işte.

Hayatımın içinde yer alan,özellikle önemli rolü olan bir kaç kişiye karşı sergilediğim davranışlarla beraber hissettiklerimi bile tek tek oturup düşünmeme itiyor.

İlişkilerimde mesafeyi ayarlamak kırklı yıllarıma kadar öyle zor oldu ki,müsamaha göstermem gereken yerde aksini yaptım mesela,sesimin daha gür çıkması gereken yerde cılız bir ses çıkardım,savunmaya geçecekken bir köşeye sinmeyi tercih ettiğim özellikle de fedakarlık yapacağım derken farkında olmadan kendimden o kadar ödün vermişim ki bilip düşünmeden.

Kalbimin de intikamı hırslı olacak biliyorum,bağırıp çağırdı zaman zaman uyarmak için nerdeyse göğüs kafesimden çıkacak gibi bile oldu ''duy beni duy beni'' diye diye..işitmedim,öteledim onu da..

Ama,kader..diyebilir miyim?


Kaderden kaçılmaz,kaderden kaçmak da kaderdir diye de bir söz vardı değil mi?

Buna nasıl bir karşıtım olabilir?




Sevgilerimle..




O K U
PAYLAŞ: Whatsapp

5 Mayıs 2022 Perşembe

Benden Dışarıya Yayılan Işık



Bin biçim yüzlerce şekli olan bir dönemin içindeyim,ne kadar çok hayat birikimi ekleniyor keseme bi bilsen..ama şu var ki buraya yazarak açık detaylar veremiyorum.

Malum,ketumluğum..

Sabahın çok erken saatlerinde yaptığım kahvem bitmek üzere,bir parça araladığım penceremden dolayı da sağ elim buz kesti,birazdan ikinci kahvemi pişireceğim muhtemelen.

Bir yandan da müzik açmışım bunu dinliyorum,kafamın içi cinnet kuyusu,sessiz olun.


Kimilerini öldürüyorum kimilerini tekrar yaşatıyorum,canıma bazı şeyler bol miktarda tak emiş olmasına rağmen cana takılanları ne yazık ki kolayca bir kenara bırakamıyorum.Yüklerini birilerine yükleyen biri de değilim artık,onu da azıcık yapmıştım bir zamanlar zaten.

İlkbaharın pırıl pırıl günleri hafif serin vaziyette geçiyor.

Mutluyum ve mutsuzum,her ikisi de.

Hiç bir zaman tam olamadım çünkü,sen oldun mu ki?

Tam mutlu veya tam mutsuz?..olunuyor mu bilmem,benim için hiç bir zaman olmadı böyle bir şey..hep bir diken hep bir ara sokak hep bir kıyıya çarpma hissi belirirdi içimde,çünkü burası dünya deyip kaale almıyorum bazı duyguları..

Duyguları dikkate alsa insan çıkamaz içinden hiç bir şey..durmadan gelen bildirimler dikkatimi dağıtıyor olsa da bloguma yazmayı çok çok çok özlediğimden ve kendime çok çok çok hasret kaldığımdan yazdıklarımın fazla üzerinde durmadan yazmaya devam etmek istiyorum.

Keyif alıyorum..

Kahve pişiren biri olsa..koysa yanıma kırmızı kupamı,buram buram hayat koksa oda,sarılsa da hayır demezdim bu arada ama..neyse..

Penceremin önünde çiçeklerim boy alıyor,onların büyüdüğünü görmek nasıl mutlu ediyor beni bir bilsen..yıllar yılı hiç bir çiçeğim yanımda yıllanmadı,yol almadı çünkü.

Birilerini ya arkada bırakmak zorunda kaldım ya da birilerine vermek zorunda kalmıştım hep,Gel de buna üzülüp gününü kahretme şimdi ama etmeyeceğim..

Şükretmem gerken trilyonlarca şey var.

Sevgili bloğum..caaağnım bloğum..ne çok ihmal ettim seni ciğerim..

Yıllar yılı neden yazdığımı merak eder dururdum ve bil bakalım bir kaç gün evvel ne oldu?..karşıma harika bir alıntı çıktı,kısacık ama muhteşem bir tanım..ekliyorum hemen:


“Benden dışarıya yayılan bir ışık var, varlık âlemine ve kâinata benim de mütevazı bir katkım var," dedirtecek bir anlayışa sahip olmak gerekir. Senin içinde olmanla dünya ne kazanıyor, nasıl değişiyor? Tıpkı parmak izin gibi biricik hangi var oluşu katıyorsun dünyaya?


Başı Sınuklar İçin Kılavuz, Kemal Sayar




Gerçek yaşantımda kime neler kattığımı derli toplu bir bakış açısına sahip olmadığım için anlamak zor ancak buradaki yani sanal alemdeki katkım blogum sayesinde nasıl da belirgin :) nasıl nasıl mutlu oldum.
Kemal Sayar beyfendinin harika tanımlarından sadece bir tanesi,kendisini çok severim bu arada..
En son Hatıraların Evi kitabını almıştım almasına ama okuyabildim mi,henüz hayır :)
Hayır çünkü eskisi kadar kitaplarıma ilgi gösteremediğim bir dönemdeyim,ilgi alanları mdeğişiyor bakış açım değişiyor..

İlgi alanlarıma ne oldu peki?
Çok şey ve hiç bir şey!..
Müzik zevkim değişti biraz net olarak bunu söyleyebilirim,bununla beraber bazı kararlar alıp hayatımı biraz değiştirecek değişiklikler de yapıyorum yavaş yavaş..elle tutulur bir sonuç için zamanın yardımına ihtiyacım var,zaman bir kumaş gibidir gözümdeidesenlerini de biz ekliyoruz yavaş yavaş..kumaşımızın miktarına göre şekillenir deseni,rengi dokusu..dokuyoruz hayatla birlikte dünya hayatındaki izlerimi..

Buna da şükür elbette..

Gitgide daha hafife alır oldum bazı şeyleri,kiminin tavrını kiminin sözünü..daha net görür oldum yanımdaki insanları daha çok sevesim var Allah'ın bazı varlıklarını..hatta bazılarını deli gibi sevesim var sanki..

Hafife almaktan kastım umursamamak değil,öyle anlaşılsın istemem..Hafife almaktan kastım hayata ve hayatımdakilere yer bırakarak onları gözlemleyerek baskı yapmadan fazla ileri gitmeden bir nevi ahenk içinde yol amaktan basediyorum,zorlamadan,sıkıntı vermeden.
Belki de kendimi daha iyi anladığım için böyle oldu,bilemiyorum.

Derin acılar çeken,yıkımlar yaşayan,büyük kayıplar veren insan böyle mi olur zaman sonra onu da bilemiyorum ama ben bu halimi az evvel saydıklarıma bağlıyorum.
Onlardan dolayı değilse,neden olabilir?

Elimde ne kalıyor?..
Son zamanlarda sorguladığım şey.
Allah'a kulluk çok önemli benim için ancak gel gör ki ya eskisi gibi kendimi ibadete veremiyorum ya da kabım çok genişledi içine istediğim miktarda anlam dolduramıyorum..

Hayat bu bana göre.
Anlam..

Anlam yoksa yaptıklarımda aldıklarımda verdiklerimde günlük hayatta ciddi sorunlar yaşıyorum,boş geçsin istemiyorum çünkü hele bu günüm bir önceki günüme benzesin hiç istemiyorum..

Canım bloğum..Rab beni affeder mi acaba?
Siler mi günahlarımı,kusurlarımı sıfırlar mı sence?..buna kederlenirim işte ben..

Hande Mehan da ne güzel şarkı söylüyor..dinlemelere doyamıyorum.
İstanbul'u özlemeye başladım yine.

Şimdilik bu kadar,kalkayım ben.

Bir kahve daha!..







O K U
PAYLAŞ: Whatsapp

3 Mayıs 2022 Salı

Çayır

 


İlkbahar geleli,havaların bizi evin soğuk duvarlarından çayırlara olmadı parklara imkanı olmayanları ise en yakın dış alan olan bahçe ve balkonlarımıza ısrarla iter oldu..

Hamdolsun ki çevremde bunların hepsi var,hem çayır hem bayır hem bahçe hem balkon..

Bir yerden bir yerlere giderken gözüme takılan sarı deniz misali kanola tarlalarına yaklaşmayı bile cesaret edemez oldum son iki yıldır..

Almanyadan dönüş sonrası itina ile uzak kalmaya çalıştığım şeylerden biri olur kendileri :)

Oraya ait resimler bile kalbimi incitir kanola tarlasına girmek ne kelime!?..

Ama dün dayanamadım..dün en yakın tarlaya gidip gelinciklere yaklaştım papatyalara fısıldadım..




Kıymetli Cahit Zarifoğlunun şu güzel sözünü de ilettim yumuşak bir sesle..


Gülü sevip dikenine katlanmaya gerek yok, papatya sevin


Şiirlere konu oldunuz sevgili papatyalar hem de yüreği zarafet kalemi şefkat dolu bir adamın elinden,ne kadar şanslı olduğunuzun farkında bile değilsiniz..
Merhaba..




Merhaba papatyalar,merhaba başa tac hastaliğa ilaç,şiirlere mısra,acıya merhem olan papatyalar..

Papatyalar küçük topluluklar halinde rasgele çayırı süslemişlerdi her topluluğun veya bu sarı mahallelerin diyeyim muhakkak gelincikleri de var tam ortasında,sanırsın ki papatyaların kraliçesi gibi endamlı bir şekilde salınır dururlardı sağa sola.





Hafif hafif esen o tatlı yel yumuşacık yapraklarının arasında geçip süzülen güneşin ışınlarıyla birleşiyordu..Çok çok mutlu görünüyordu gelincikler daha da mutluydu papatyalar..

Kanola tarlasının içine adımımı attım,ezmemeye kırmamaya özen gösterdim,benim için hatıraları olan bir bitkiydi ama birilerinin de umudu ve emeğiydi sonuçta..saygı duymak gerekti..

Saygı duydum..



Kanola bitkisine de papatya mahallesine kraliçe gelinciklere de..dokundum usulca başlarına,her bitkisini kokusu farklı kimisi kokusuz ama naif dokusu kokusunun yokluğunu aratmayacak kadar ruha yakın,ilkbahara ancak bu kadar yakışabilirdi bir çiçeğin gövdesi görünüşü ve duruşu..



O kadar huzur verdi ki bana her biri..başını çiğnesen gıkı çıkmayacak olan Allah'ın bu sessiz kulları kimbilir zikirleriyle de nasıl da doldurmuştur çayırları..ilkbahardı onların yatağı belirli bir süreliğine de ömürleri..

Belki hiç bir insanın gözü onlara değmeden bitip boy verip solup gideceklerdi..belki onlara da özel bir ilgi göstermek gerekirdi..varlıkları nasıl da güzelleştiriyordu hayatı oysa değil mi?..

Sonra da dedim ki:'' Hey!..yenilme kendine.

Bak çayır bak toprak bak sende de sağlıklı iki ayak iki göz bir kalp bir ışık bir pınar gibi gönlün nelerle çağlar durur,sevdiklerin bir zamanlar aşılmaz duvar gibi görünen şu anda küçük bir kelebek çırpınışı kadar tebessümle karşıladığın dertlerinle sen sen sen yenilme kendine..

Nefsin hep olumsuz telkinlerde bulunur,sana günah işletmek ister bazen başarır bazen azmine yenilir..akınla siyahınla gülüşünle gözyaşınla tutun şu hayata şu çayırın ortasında çök toprağa yakın dokun ona kork veya korkma ama kabullen..

Bir parçasısın yaşadığın her şeyin,her şey de senin bir parçandı..

Gülümse..




O K U
PAYLAŞ: Whatsapp