

Yanlış duymadınız,450 saatlik bir eğitim görerek aile danışmanı olmak artık çok kolay..nedir bu?
Taksitli koltuk takımı mı alıyoruz nedir?
Ciddi ciddi böyle bir paylaşımı instagram'da gördüm,iki saniyede alevlendim hiddetlendim yok yok celallendim hatta veyahut her biri birden oldum.
Bu kadar kısa bir sürede eğitim almış birinin aile gibi bir kuruma yardım edebilecek deneyim ve birikime nasıl sahip olabilir?
Böyle bir eğitim almış birine siz ailevi bir sorun için gidebilir misiniz ya da?
Hızlı hayatı modern çağı biraz fazla abartmadık mı neler oluyor,bu kadar kolay mı gerçekten?
Sanmıyorum..ama şaşırmıyorum da..
Artık her şey olabilir diyorum bu dünyada.
Her şey olabilir..
An'da kaldığım zaman dilimlerinin sayısı gittikçe azalıyor,daha fazla koşuşturmaca daha fazla dünyalık daha fazla bir şeylere yetişme telaşı..oysa,oysa farklı bir yapım var benim..
Kaybolsam, yine ben çıkarım kendimi aramaya. Üzülsem kendi ruhumda bulurum teselliyi, kaçıp gitsem yine kendime dönerim. Hayatın bana öğrettiği en mühim ders kendimden başka kimsenin beni bu kadar sevmeyeceği. Hayata küser, kendimle barışırım. Ben sahiden iyi ki varım.

Kalbinizde ilk sıraya Allah'ı koymazsanız;
Hem Allah'ı kaybedersiniz,
Hem de ilk sıraya koyduklarınızı.
Hz. Ömer (r.a)
Bu söz karşıma çıktığında hızlı bir film şeridi gibi gözümün önünden geçti son dönemin zorlukları.Bir kişiden ötürü yaşananlar,ailemize olan etkileri,kalbime olan hasarları ve benim korkunç hatalarım.
Cahil,cahilsin işte,dedim kendime.
Daha hiç bir şey bilmiyorsun,daha Rabbini bile tanımıyorsun,öyle ya tanısan ön sıralara başkalarını koyar mıydın böyle?..hiç!
Bilmediğin için ve bilmeyi geçtim öğrenmek için azıcık kafa yorup zaman ayırmadığın için gereksiz acılar çektin,çekmeye devam ediyorsun.
Birilerinin sana çektirdiği acıları öteledim,senin sana çektirdiklerin bile kalbe yük biliyorsun,yaşıyorsun zaten..
Ne kadar çarpıcı ve etkileyici bir farkındalık içeriyor bu söz değil mi?..kime ne kadar neden verdiğimiz kıymeti baştan sona sorgulamama vesile olmakla yetmedi olmaya da devam ediyor.
Bazı sözleri evin ortasında en çok görünen bir duvara kara kalem ile kalın kalın yazılarla yazasım var bu da onlardan biri oldu işte.
Hayatımın içinde yer alan,özellikle önemli rolü olan bir kaç kişiye karşı sergilediğim davranışlarla beraber hissettiklerimi bile tek tek oturup düşünmeme itiyor.
İlişkilerimde mesafeyi ayarlamak kırklı yıllarıma kadar öyle zor oldu ki,müsamaha göstermem gereken yerde aksini yaptım mesela,sesimin daha gür çıkması gereken yerde cılız bir ses çıkardım,savunmaya geçecekken bir köşeye sinmeyi tercih ettiğim özellikle de fedakarlık yapacağım derken farkında olmadan kendimden o kadar ödün vermişim ki bilip düşünmeden.
Kalbimin de intikamı hırslı olacak biliyorum,bağırıp çağırdı zaman zaman uyarmak için nerdeyse göğüs kafesimden çıkacak gibi bile oldu ''duy beni duy beni'' diye diye..işitmedim,öteledim onu da..
Ama,kader..diyebilir miyim?
Kaderden kaçılmaz,kaderden kaçmak da kaderdir diye de bir söz vardı değil mi?
Buna nasıl bir karşıtım olabilir?
Sevgilerimle..
Bin biçim yüzlerce şekli olan bir dönemin içindeyim,ne kadar çok hayat birikimi ekleniyor keseme bi bilsen..ama şu var ki buraya yazarak açık detaylar veremiyorum.
Malum,ketumluğum..
Sabahın çok erken saatlerinde yaptığım kahvem bitmek üzere,bir parça araladığım penceremden dolayı da sağ elim buz kesti,birazdan ikinci kahvemi pişireceğim muhtemelen.
Bir yandan da müzik açmışım bunu dinliyorum,kafamın içi cinnet kuyusu,sessiz olun.
Kimilerini öldürüyorum kimilerini tekrar yaşatıyorum,canıma bazı şeyler bol miktarda tak emiş olmasına rağmen cana takılanları ne yazık ki kolayca bir kenara bırakamıyorum.Yüklerini birilerine yükleyen biri de değilim artık,onu da azıcık yapmıştım bir zamanlar zaten.
İlkbaharın pırıl pırıl günleri hafif serin vaziyette geçiyor.
Mutluyum ve mutsuzum,her ikisi de.
Hiç bir zaman tam olamadım çünkü,sen oldun mu ki?
Tam mutlu veya tam mutsuz?..olunuyor mu bilmem,benim için hiç bir zaman olmadı böyle bir şey..hep bir diken hep bir ara sokak hep bir kıyıya çarpma hissi belirirdi içimde,çünkü burası dünya deyip kaale almıyorum bazı duyguları..
Duyguları dikkate alsa insan çıkamaz içinden hiç bir şey..durmadan gelen bildirimler dikkatimi dağıtıyor olsa da bloguma yazmayı çok çok çok özlediğimden ve kendime çok çok çok hasret kaldığımdan yazdıklarımın fazla üzerinde durmadan yazmaya devam etmek istiyorum.
Keyif alıyorum..
Kahve pişiren biri olsa..koysa yanıma kırmızı kupamı,buram buram hayat koksa oda,sarılsa da hayır demezdim bu arada ama..neyse..
Penceremin önünde çiçeklerim boy alıyor,onların büyüdüğünü görmek nasıl mutlu ediyor beni bir bilsen..yıllar yılı hiç bir çiçeğim yanımda yıllanmadı,yol almadı çünkü.
Birilerini ya arkada bırakmak zorunda kaldım ya da birilerine vermek zorunda kalmıştım hep,Gel de buna üzülüp gününü kahretme şimdi ama etmeyeceğim..
Şükretmem gerken trilyonlarca şey var.
Sevgili bloğum..caaağnım bloğum..ne çok ihmal ettim seni ciğerim..
Yıllar yılı neden yazdığımı merak eder dururdum ve bil bakalım bir kaç gün evvel ne oldu?..karşıma harika bir alıntı çıktı,kısacık ama muhteşem bir tanım..ekliyorum hemen:
“Benden dışarıya yayılan bir ışık var, varlık âlemine ve kâinata benim de mütevazı bir katkım var," dedirtecek bir anlayışa sahip olmak gerekir. Senin içinde olmanla dünya ne kazanıyor, nasıl değişiyor? Tıpkı parmak izin gibi biricik hangi var oluşu katıyorsun dünyaya?
Başı Sınuklar İçin Kılavuz, Kemal Sayar
Gerçek yaşantımda kime neler kattığımı derli toplu bir bakış açısına sahip olmadığım için anlamak zor ancak buradaki yani sanal alemdeki katkım blogum sayesinde nasıl da belirgin :) nasıl nasıl mutlu oldum.
Kemal Sayar beyfendinin harika tanımlarından sadece bir tanesi,kendisini çok severim bu arada..
İlkbahar geleli,havaların bizi evin soğuk duvarlarından çayırlara olmadı parklara imkanı olmayanları ise en yakın dış alan olan bahçe ve balkonlarımıza ısrarla iter oldu..
Hamdolsun ki çevremde bunların hepsi var,hem çayır hem bayır hem bahçe hem balkon..
Bir yerden bir yerlere giderken gözüme takılan sarı deniz misali kanola tarlalarına yaklaşmayı bile cesaret edemez oldum son iki yıldır..
Almanyadan dönüş sonrası itina ile uzak kalmaya çalıştığım şeylerden biri olur kendileri :)
Oraya ait resimler bile kalbimi incitir kanola tarlasına girmek ne kelime!?..
Ama dün dayanamadım..dün en yakın tarlaya gidip gelinciklere yaklaştım papatyalara fısıldadım..
Kıymetli Cahit Zarifoğlunun şu güzel sözünü de ilettim yumuşak bir sesle..
Merhaba..
Merhaba papatyalar,merhaba başa tac hastaliğa ilaç,şiirlere mısra,acıya merhem olan papatyalar..
Papatyalar küçük topluluklar halinde rasgele çayırı süslemişlerdi her topluluğun veya bu sarı mahallelerin diyeyim muhakkak gelincikleri de var tam ortasında,sanırsın ki papatyaların kraliçesi gibi endamlı bir şekilde salınır dururlardı sağa sola.
Hafif hafif esen o tatlı yel yumuşacık yapraklarının arasında geçip süzülen güneşin ışınlarıyla birleşiyordu..Çok çok mutlu görünüyordu gelincikler daha da mutluydu papatyalar..
Kanola tarlasının içine adımımı attım,ezmemeye kırmamaya özen gösterdim,benim için hatıraları olan bir bitkiydi ama birilerinin de umudu ve emeğiydi sonuçta..saygı duymak gerekti..
Saygı duydum..
Kanola bitkisine de papatya mahallesine kraliçe gelinciklere de..dokundum usulca başlarına,her bitkisini kokusu farklı kimisi kokusuz ama naif dokusu kokusunun yokluğunu aratmayacak kadar ruha yakın,ilkbahara ancak bu kadar yakışabilirdi bir çiçeğin gövdesi görünüşü ve duruşu..
O kadar huzur verdi ki bana her biri..başını çiğnesen gıkı çıkmayacak olan Allah'ın bu sessiz kulları kimbilir zikirleriyle de nasıl da doldurmuştur çayırları..ilkbahardı onların yatağı belirli bir süreliğine de ömürleri..
Belki hiç bir insanın gözü onlara değmeden bitip boy verip solup gideceklerdi..belki onlara da özel bir ilgi göstermek gerekirdi..varlıkları nasıl da güzelleştiriyordu hayatı oysa değil mi?..
Sonra da dedim ki:'' Hey!..yenilme kendine.
Bak çayır bak toprak bak sende de sağlıklı iki ayak iki göz bir kalp bir ışık bir pınar gibi gönlün nelerle çağlar durur,sevdiklerin bir zamanlar aşılmaz duvar gibi görünen şu anda küçük bir kelebek çırpınışı kadar tebessümle karşıladığın dertlerinle sen sen sen yenilme kendine..
Nefsin hep olumsuz telkinlerde bulunur,sana günah işletmek ister bazen başarır bazen azmine yenilir..akınla siyahınla gülüşünle gözyaşınla tutun şu hayata şu çayırın ortasında çök toprağa yakın dokun ona kork veya korkma ama kabullen..
Bir parçasısın yaşadığın her şeyin,her şey de senin bir parçandı..
Gülümse..
YENİ YAYINLAR E-POSTA ADRESİNE GELSİN+ABONE OL!
Extra
Fuori Dal Mondo
İzleyiciler
T R A M P O L İ N
BU HAFTA POPÜLER
-
Türkçe Karakter Destekli El Yazısı Fontlar Serisi-Bedava İndir Nicedir aklımda olan bir paylaşımla karşınızdayım.Bu tür paylaşımlarımı...
-
Instagram uygulaması nın belki de eeen çok beğendiğim özelliklerden birisi de hikayelere eklenen o tatlı gif 'ler!Karşımıza sürekli aynı...
-
Bir şarkı duyarsın bazen, duygulanırsın, heyecanlanırsın, elin ayağına dolanır, için titrer ne yapacağını bilemezsin. Bir köşeye çöke...
-
Her yayının altına otomatik olarak beliren bir imzanız olsun ister misiniz?.. Bugün kendime öyle bir imza hazırlayıp ekledim.. He...
-
Bulaşıklar neden tuzlu çıkıyor? Bulaşık makinem ile yaşadığım sorunlarım bitecek gibi görünmüyor..belki çok sık kullandığımdan ...