9 Aralık 2020 Çarşamba

Rüya Gibi Bir Geçit - Petrohan Pass/Bulgaristan

Uzun uzun yazmaya gerek var mı bilemiyorum..ama bunlara bakan mutlu olsun diye paylaşmak istedim.

Fotoğraflara kendi hayal düşünce ve duygularınızı yükleyin,yorum kutusuna da yazarsanız mutlu olurum..

En sona eklenen videoyu bütün sevgimle benim kadar kar ve kışı sevenlere armağan ediyorum.











ve bahsettiği video..




Kış mevsiminde karlar yağar. Bin bir hikmetin yanında, bembeyaz manzarasıyla bir gelin odası gibi, cihanı süsler. Gecelerin uzadığı, karanlıkların çoğaldığı kış mevsiminde, seyredenlere beyaz rengiyle de ferahlık verir.

Ya gökten yağan kar; dehşetli bir kan renginde yahut mâtemi ve kiri hatırlatan siyah bir renkte yağsaydı, ne kadar müthiş bir kasvete sebep olurdu! İnsanlık çıldırırdı.

Ki o buz gibi karların altında, bin bir çeşit mahlûkat donup ölmeden toprağın bağrında muhafaza olunur. Bahar gelip karlar eridiğinde, ortaya böcek cenazeleri değil, çeşit çeşit mahlûkat çıkar.

Velhâsıl, ibret ve hikmet nazarıyla bakıldığında, bütün varlıklar, azamet-i ilâhiyyenin birer şâhididir…

Kaynak: Osmannuritopbas.com

Sevgiyle ve sıcacık kalın..






O K U
PAYLAŞ: Whatsapp

1 Aralık 2020 Salı

Oyun da Hayat da Devam Ediyor.

Evimiz yine tadilata girdi,kışın keskin dişlerini göstermeye başladığı bir dönemde üstelik.Henuz yapılacak bir dünya iş varken evimizi inşaat halinde bırakıp on gün süren uzunca bir yolculuğa çıktık eşimle.

Çocuklar olabilecek en iyi yerdeler.

Babaannemizin bahçeli köy evinde.Okullar kapanalı nerdeyse iki hafta olmasına rağmen online sürdürülecek olan eğitim ne yazık ki internetin zayıflığı bizim yolculuğa çıkacağımız zamana denk gelişi beklenen sonuçları vermiyor.

Şükür ki öğretmenler bu durumu anlayışla karşılayıp üstümüze gelip baskı yapmıyor zaten onlar da en az bizim kadar zorlanıyor belki de daha fazla.

Öte yandan yolda olmak bir çok ülkeyi yeniden görmek içinde bulunduğumuz virüslü dönem hakkında daha geniş ve kapsamlı bir bakış acısına sahip olmamızı sağlıyor.

Haberlerde anlatılanlar gerçekte olanları yansıtmıyor örneğin.Bir çok ülkede önlemler farklılık gösterebiliyor ve ne yazık ki haberlerde duyduklarımızın çoğu abartı veya bilinçli olarak söylenen yalanlardan ibaret olduğunu ispatlıyor.

Insanların büyük bir kesimi bunalmış aylardır mutluluk nedir unutmuş,kanıyla canıyla işinde olmak için bununla beraber varlığı yokluğu tam anlaşılmayan bir virüs ile baş etmeye çalışıyor.

Hollandaya kadar uzanan yolculuğumuzun nerdeyse sonuna yaklaşıyoruz,hava şu anda -3'lerde ve ben bu yazıyı Almanya-Avusturya sınırlarına yakın bir benzin istasyonunun park yerinde yazıyorum.

Dışarısı buz kesmiş ağır yüklü tırlar dinlenmeye çekilmiştir.Yerler sürekli düşen kırağıdan dolayı bembeyaz ama kar henüz yok yine de bu yılın ilk karını Bulgaristanda görmüş oldum.

Kar her zamanki gibi yüreğimi yumuşacık yaptı,umut dolu kusursuz bir dünyada yaşarcasına gözlerimde her evin sıcacık olduğu her çocuğun mutlu olduğu her ocakta yemeğin piştiği çayın kaynadığı hayali canlandı.

Dünyanın böyle bir yer olmasını ne kadar çok isterdim.Gece basını yastığa koyan çocukların huzur içinde uykuya dalmalarını yastıkların gözyaşı ile değil tatlı bir uykunun göstergesi olan minik dudakların kenarından akan salyalarla ıslanmasını isterdim.

Iskender Pala'nın "Kalp" kitabını okuyorum bu dönemde belki de okunacak en güzel kitaplardan biri olsa gerek,fikrimce.

İç dünyamıza daha çok uğradığımız bu dönemde,belki bolluktan belki aşırılıktan belki sürekli koşmaktan dolayı değerini bilmediğimiz kalbimizi anlamak için harika bir kitap.

..uzunca bir yazi oldu ama nicedir icimdekileri satırlara.dokemedim dolayiisyla uzadigi kadar uzasin isteyen arzu ettigi kadarini okusun..

Eskiden bir yerlerimiz sızlardı hep bir yanımız hep üşürdü,açıkta kalırdı.

Insan bunlara.çare bulmak için çırpınırdı,kalbini inciten sırtını üşüten şeyleri ortadan kaldırmak için emek sarf ederdi ama son zamanlarda bu durum değişti sanki.Artık insan nasıl sağlıklı kalırım derdine düştü sağlıklı kalmak için en sevdikleri en değer verdiklerinden bile uzak kalmayı göze alıyor.

Eskiden de fakirlik vardı yokluk vardı bir çok şey tam değil hep yarım hep eksik hep kusurluydu ama kapılar açıktı  insanlar acı nedir dostluk nedir paylaşmak nedir çok iyi bilirdi.

Şimdi o da yok.

Şimdi sanırsın ki herkes kendi derdine düşmüş bir vaziyette gününü geçirmeye çalışıyor.

Hasta olmamak için hastalıktan daha da kötü olan şeyleri hayatına yerleştiriyor..bu konu derin.

Halis Aydemir hocamızın analitik sohbetlerini dinliyorum bolca bu aralar.Komplo teorilerini gelecekte olacak olanlara pek kulak asmıyorum.

Insanların çoğu şaşkın çünkü,çoğu tam olarak neyin içinde olduğumuzu bilmiyor,ben de öyle.Ama Allah biliyor 

Allah'a sığınıyorum..dünya eskisi gibi olmayacak bunun da farkındayım,dünyaya neden geldim burada olmamın gereği nedir bu anlamda neler yapabilirim sorularına cevaplar bulmak ve o istikamette ahiretim için yatırım yapmaya gayret ediyorum.

Arkama bir bakıyorum,çay kenarında kurbağa yavrularını yakalamaya çalışan küçücük bir kız çocuğu görüyorum.Bu küçük kız çocuğu benim ve aradan sanki uzun bir zaman geçmemiş gibi hissediyorum oysa üstünden uzun yıllar geçmiş.

Zamam çok çabuk akıp gitmiş,ben dünyaya ahiretini inşa etmek sonsuz olan cenneti kazanmak için gelmişim ama zaman nerdeyse bitiyor..ben nicedir nelerle meşgul nelerle oyalaniyorum diye düşünmeden edemiyorum.

Ve bunca yıl nasıl geçti?

Bunca sene neler yaptın?..amel defterin neler ile dolu,karşı tarafa neler gönderdim?..aslinda ne yapmam gerekirken ben ne yaptim kimi memnun etmeye calistin vucudumun zirvede oldugu zamanlarda enerjisini nerelerde ne icin harcadım??

Sağlam cevaplar gerektiren sağlam sorular.

Ya evet ahirete inanmayanlar da var cevremde,yok ya ölüp gideceğiz deyip günden ve genel olarak hayattan maksimum keyif almaya çalışıyorlar ..ama ya öyle değilse?

Çok kafadan ses çok kafadan teoriler duyuyoruz,kim kimden daha iyi bilebilir ki geleceği?

Kimin yarına çıkma teminatı var?

Bize doğruyu gösterecek olan kişi sayısı gittikçe azalıyor.

Âlim sapıyor bilim sapıyor..insanı çok az kişi düşünüyor.

Hava aydınlanmaya başladı,tırlar tek tek park yerini terk etmeye başladı,kahvem.bitmek üzere arabanın kliması durmadan çalışıyor.

Dışarısı buz gibi park yerinin sensörlü led lambaları yanmaya devam ediyor,kalbim.atmaya devam ediyor hayat devam ediyor bu büyük oyun devam ediyor,biz de devam edelim o halde..


*yazım hatalarımdan dolayı özür dilerim.


O K U
PAYLAŞ: Whatsapp

19 Kasım 2020 Perşembe

Toprak,Bahçe ve Bir Takım Düşünceler



İnsan donanımlı ve şerefli bir mahluk olarak yaratıldı.Her koşulda ayakta kalabilir her duruma alışabilir her zorluğun üstesinden gelebilir..

Ve madem ki dış dünyadaki güzelliklerimizi gitgide elimizden almak için çaba sarf ediliyor bu durumda en azından şimdilik biraz kendimize biraz özümüze biraz kalbimize dönmeyi denememiz gerek..

Öyle büyük adımlara yüce kararlara da gerek yok aslında..küçücük şeyler bazen hiç de sanıldığı gibi küçüçük değildir..her küçük şeyin içinde manalar hikmetler güzellikler ve rahmet vardır.Buna bütün kalbimle inanıyorum..
Evvela nelere sahip olduğumuzun farkına varmamız lazım.
Diğer insanların yaşantısına duyulan özenti beğeniyi şöyle bor kenara koyalım.
Sahip olduğumuz seylerle neler yapilabilir bir düşünelim.
Huzuru mutluluğu kimse bize gümüş tepside sunmayacak çünkü,boz bozi mutlu eden huzur veren şeyleri bulmamız gerek..

Evimin arkasında küçük bir bahçem var..yıllar yılı ihmal ettiğim.



Bahçem ayrık otlarla doluydu,kokar ağaçların gövdesi gitgide kalınlaşıyor olmasına rağmen ilgimi çekmiyordu.



Ama gel gör ki önemsemediğim o bahçe bu günlerde benim için o bahçe tam bir nefes alma kapısı oldu.Bir çok şeyi yeniden uygulamanın tadını tekrar keşfetmeme sebep oldu..Elbette yıllarca ihmal edildiği için ve mevsim de yavaş yavaş kışa döndüğü için bahçede yapılacak aktivitelerin sayısı az buna rağmen her mevsimin güzelliği ve ekilebilecek bir baharatı bir bitkisi veya meyvesi var çok şükür..

Kızlarıma biri kara erik diğeri armut olmak üzere iki adet ağaç aldım..bahçeye çıkıp ağaçların yerini seçtikten sonra çok ciddi,büyük ve ileriye yönelik kıymetli bir yatırım yaptığımızı ifade eden konuşmalar eşliğinde ağaçlarını diktiler...

Bu küçücük eylem bile her birimizi çokça mutlu ve tatmin etmeye yetti..ileriye yönelik bir beklentimiz bir umudumuz vardı artık,arka bahçemizde üstelik..

Yıllar yılı haftasonları çocukların eğlenmesi için bir çok aktiviteler bulmak için paraladım kendimi..Parklara gezilere kısa tatillere gidildi..çoğu da belirli bir masraf ile yapıldı tabii ki..
Şimdi,virüs sebebiyle tekrar kapanan okulların ardından bunların hiç birini yapmaya hem imkanımız hem de iznimiz yok..

Yunanistana döndüğümüzden bu yana haftasonları kızlarım şehrin biraz dışında bulunan kırsal bir bölgede konumlanmış bir köyde yaşayan babannelerine gitmek için can atar oldu..



















-Babannede ne yapacaksınız?..diye sorduğumda çocuklarımın bana verdiği cevaplar oldukça şaşırtıcı oluyor.

-Babannede soğan ayıklıyoruz ayıkladıklarımızdan iyi olanlari tekrar ekiyoruz,ağaçları buduyoruz,toprağı kazıyoruz çamur yapıyoruz tarhana ufalıyoruz mangal yapıyoruz ateş yakıyoruz kuru otları temizliyoruz,çiçekleri suluyoruz uzun yürüyüşler yapıyoruz bisiklet sürüyoruz..

Bütün bu aktiviteleri şehirde yapmak biraz zor olsa da saksılarda bile güzel şeyler yapılabilir diye düşünüyorum,biraz toprağı olanlara ise naçizane hemen toprakla haşir neşir olma yönünde..
Şimdilerde bilgiler topluyorum,hangi ay neler ekiliyor bilmek istiyorum,sabahları toprağa dokunmak için sebepler buluyorum,hava soğuk olsa bile bahçeye çıkıyorum öyle ki kahve içmek kadar elzem bir şey oldu artık bu durum benim için.
Evet toprağı daima seviyordum bir çok kez de yazılarımda bunu dile getirdim,şimdi biliyorum ki ömrümün sonuna dek toprağı anlamayacağım,toprak her zaman yeni bir şeyle çıkacak karşıma ve bu beni heyecanlandırıyor..
Dünya toprağın içinde aslında,biraz daha çaplı düşünürsek..
Toprağın bana kattıklarını ifade edemediğimi biliyorum,bizlere öğreteceği sınırsız sayıda güzellikleri henüz keşfedilmeyen bir çok özellikleri olduğunu da biliyorum,özellikle de çocuklarımın öğrendiklerini gördükçe bu derslerin hiç bir okulda hiç bir eğitimin vermeyeceğini anlıyorum.
Ve utanıyorum.
Çok utanıyorum çok mahçup hissediyorum kendimi..başka şeylere saçma sapan bir önem verdiğim için utanıyorum,bu gereksiz şeylere para harcadım diye utanıyorum.
Bu yaşıma gelmiş toprağı çok az tanımış çok az vakit ayırmış olduğum için utanıyorum..
Utanıyorum,böyle bir nimetin içinde olup fark etmediğim şükretmediğim için..




...devam edebilir









O K U
PAYLAŞ: Whatsapp

7 Kasım 2020 Cumartesi

Kokar Ağaç ve Bahçemdeki Ağaçlar



Sevgili blogum sevgili blog komşularım,gayretli ve güzel insanların diyarı olan buraları çok ihmal ettim.Bir virüs ile tamamen değişen hayatımın telaşı içindeyim son bir kaç aydır..detaylı,iç dünyamın durumunu açık açık ele veren yazıalr yazmayı pek sevmesem de bir şekilde bunun fark edildiğini biliyorum.Yani kısacık cümlelerle bile en azından birilerinin beni anlayacağını ümit ediyorum..

Defalarca geldim buraya.

Çok sayıda başlık açtım öncesinde konu belirledim hatta bir çok taslağın görsellerini dahi ekledim hazır hale getirdim...Ancak iki satır yazmayı dahi beceremedim..

Blogumdan her uzak kalışımda sizlerden uzak kalamıyorum yine de,muhakkak okuma listemdeki blog komşularımın yazılarını okuyorum aralıklı olarak olsa da..

Sevgili Ezgimin acı kaybını geç öğrenmiş olmama üzülüyorum bir tek,onun dışında hepinizin iyi ve aktif olup post girmenizden dolayı inanın ki çok mutluyum..Varlığınız içimi ısıtıyor,yazmaya devam ediyor oluşunuz her ne olursa olsun her halükârda iç sesinizin yani gönül sesinizin susmadığına işarettir.

İyi ki varsınız..

Mahçup  ve karmakarışık bir şekilde gelip gittim..ama bir türlü kendimi toparlayıp da yayına alamadım.Hayatımda güzel ve büyük şeyler oluyor,bununla beraber yine büyük ama pek de iyi olmayan şeyler de oluyor..neyin iyi neyin kötü olduğunu zaman göstereceği için an itibariyle önyargılı davranmak istemediğimden tümünü iyi olarak kabul edip hayatıma devam ediyorum..

İyilerden bahsedeceğim bu yüzden,ne bilincimde ne de bilinçaltımda kötü veya olumsuzluğa dair zerre miktarınca negatif bir iz bırakmak istemiyorum çünkü.Canımı kavururcasına yakan acılarıma bile ''iyi acılar'' diyerek onları bir kenarda saklayacağım,elbette bana kattıkları güzel şeyler vardır çünkü,sırf onların hatrına yapıyorum bunu.

Evime bir kaç ay evvel geri döndüm,bu ev defalarca tadilat görmüş oldukça eski bir evdir,ben diyeyim 70 yıllık sen de 80,bu aralar yine bir şeyleri tamir etme telaşı içindeyiz,evimiz o kadar eski ki tavanından kocaman küflü eski zamanlara ait çiviler çıktı.Bir yerlerde saklayacağım onları da.

Çiviyi görünce a-ha!..bu çivi hehralde dilimize dolanan ''dünyanin çivisi çıkmış'' çivilerinden biridir diyerek gülüyorum :) bir yandan tadilat bir yandan çocukların yeni okullarına alışma süreci diğer yandan virüsten ötürü değişen hayata ayak uydurma gayreti.Allah'tan gelen Allah'ın böyle bir şeyi yaşamamıza müsaade ettiği bir imtihanın tam da ortasındayken elimdekilerin değerini ve miktarını çok daha net görmekten ötürü şükür duyuyorum.Allah'a sonsuz nihayetsiz şükürler olsun bir kez daha.

Bu eski evimizin ön tarafında bir avlu arka tarafında ise bahçesi yani biraz toprağı var.An itibariyle biraz taze soğan ve marul ektim,bahçede 3 adet ayva ağacı 1 adet kızılcık bir adet nar ağacı bir adet de ıhlamur ağacı var ve aşağıda bahsettiklerimden bir kaç fotoğraf var :)


Bahçedeki ayva ağacından topladığım ayvalar,hala bu şekilde duruyorlar.Onlarla ne yapacağımı henüz bilmiyorum.



Kokar ağacı
nın köklerini görmeniz için çektiğim bir fotoğraf,bu sabah boyu 1.5 metreyi aşkın bir kök çıkardım büyük bir zorlukla..kökler toprağın altında yatay şekilde uzadıkça uzuyorlar bu da demek oluyor ki sadece sizin değil çevrenizdeki bahçelere kadar uzanabilir uzadıkça da güçleniyorlar onları topraktan çıkarmak gerçekten çok çok zor.


Bir başka Kokar ağaç,Almanyada olduğumuz süre boyunca büyüyerek kalınlaşmış olan gövdesini kesmek tek çareydi köklerini nasıl sökeceğimizi bilemiyorum sürekli yeni yeni sürgünler veriyor bunlar çıktıkça onları koparıyorum şimdilik tek çare boy kalınlığını görüyorsunuz.


Her seferinde bu miktarda kökler ve yeni bitenlerden söküyorum,Allah düşmanıma vermesin çok sıkıntılı bir bitki.


Asma
mızın son üzümleri dalında kaldı tadı çok güzel oysa bunların yaprakları da öyle.Allah nasip eder de İlkbahara ulaşırsak tazecik yapraklar toplayıp üzümlerini de yeriz inşaAllah.


Bu kim??
Bu kim biliyor musunuz?.
Tanıştırayım,bu Leo.
Annemin evinde bahçedeki kedilerin sayısı çokğalınca bakımları epey zor oldu kendisi için,benden en azından bir kedi almamı rica etti.
Bunlar üç kardeşti hepsinin üzerinde desenleri vardı Leo aralarında tümüyle beyaz olan tek kediydi..buna rağmen onu kardeşlerinden koparmak istemedik bu yüzden bir kardeşi de aldık böylece iki tane kedimiz oldu.

Üçüncü kardeş anne kedinin yanında kaldı..eve geldikleri ilk günlerde baya zorlandılar ama şimdi çok mutlular.

Diğer kedimizin adını ise Miu koyduk,miyavlaması sadece kısacık bir ''miu''dan ibaret olduğu için.

Ihlamur ağacım da var severek yıllar evvel ben ekmiştim.Ek olarak nerdeyse bahçenin tüm çevresini sarmış bir adet de asmamız var yukarıda fotoğrafını gördüğünüz..şimdilik bahçedeki bitki örtüsü bunlardan ibaret ha unutmadan,her tarafı da düzenli olarak sökmeme rağmen istila etmeye devam eden kokar ağaç da var..

Ne ettimse bir türlü ondan kurtulamadım henüz,çıkanları fazla büyüyüp güçlenmeden sökmeye çalışıyorum..Kokar ağaç için kısa bir araştırma da yaptım..bu ağaçtan uzak durulması gerektiğini çok hızlı büyüdüğünü ve gerçekten istilacı bir yapıya sahip olduğunu görünce daha küçücükken bahçeden sökmeye gayret ediyorum..

Şu var ki bu bitkinin köklenme süreci ve köklerinin gücü beni şaşırtıyor..kökler toprağın altında yatay olarak büyüdüğü için yan bahçelere kadar uzamış olma ihtimalini de beraberinde getiriyor..

Kokar ağacından tamamen kurtulmanın yolunu bilen varsa yorumlara yazıversin çok çok sevinirim..

Sizi özledim,kendimi özledim.Biliyorum bir çok şey eskisi gibi değil ama iyi olmak zorundayız,bu yönde çabalamak zorundayız.

Hayatımızı ele geçiriyorlar bunun da farkında değilim sanmayın..ama gündemden bahsetmek istemiyorum..

Bakalım Mevla neyler neylerse güzel eyler..Şu an saat sabahın 8'i..bahçeye gidip bu yayın için fotoğraflar çekeceğim..tekrar görüşmek dileğiyle,Allah'a emanet olun.

Kalp.




Instagramdan takip etmek için  şahsi hesabım:
@sevgiuyur



#ıhlamurağacı #ıhlamur #ağaç #kokarağaç #bahçe #narağacı

O K U
PAYLAŞ: Whatsapp

12 Ekim 2020 Pazartesi

Bir Kır Evi İstiyorum


Bir kır evi istiyorum..geniş bahçesi ve toprağı olsun.
Çimini akşam saatleri biçebileceğim bir ev..geniş pencereleri olan bir ev.
Kapıdan ayağımı dışarıya attığım gibi bir kaç metre ileride ayak tabanlarım toprağa çimene değsin..
Sabah serinliğinde kahvemi içebileceğim namazımı çimlerin üzerinde kılabileceğim bir ev olsun bu istiyorum..
Çocuklarım için salıncak trampolin koyabileceğim bir ev olsun.
Güvenli ve ferah.
Toprağında domatesimi biberimi ekebileyim,meyve ağaçlarından meyvemi koparıp yiyebileyim..
Suyu olsun,bütün bunları gönül rahatlığı ile sulayabileyeyim..
İlkbaharda göçmen kuşlarını ağarlayayım,sonbaharda ikindi vakitlerini Kur'an okuyarak bahçemde geçireyim..

Duam olsun dileğim temennim olsun..
Bir kır evi istiyorum..



O K U
PAYLAŞ: Whatsapp

19 Ağustos 2020 Çarşamba

Yaz/2020


2020 yılının yazı enteresan farklı ve biraz garip..
Herkesin uzun soluklu huzurlu bir tatile ihtiyacı var ve zannediyorum ki dünyadan uzak bir yerlerde olmalı böyle bir tatil..ama tabii dünyadan çıkmak hele ki yaşanılır başka bir gezegen bulmak imkansız..
Dünyadayız ve çok belirgin hatlarıyla büyük bir imtihandayız..kimimiz az kimimiz çok bu imtihandan çıkarımlar elde ediyoruz,aslında yapay bir modun içindeyiz,karşı çıkamadığımız ruh sağlığımızı tehlikeye attığımız ve gitgide şaşkınlığımızın bizi yutma noktasına geldiği bir şaşkınlık..
Bakalım Mevlam neyler neylerse güzel eyler diyerek herkesin kendi içinde ve hayatında nefeslenecek soluklanacak manen kendini daha güçlü ve devam etme gücünü elde edecek günler diliyorum..
Benim limanım ibadet benim demirim İslam.
Yaz geldi gidiyor..ben,bir ülkeden başka bir ülkeye taşınmış oldum..kalbim nerelerde henüz bilinmiyor..zamanla netleşir sular ufuk görünür mutlaka..kalbinize iyi gelecek görüntüler ile geldim..bana iyi gelen şeylerden bir tanesi hala fotoğraf çekmek ve doğa.
Anlatmak yazmak istediğim çok çok fazla şey var ama biraz daha ertelemek istiyorum onları..
Kalbimize iyi gelecek şeylere ihtiyacımız var çünkü,hemen..

Yunanistan demek tatil demek..tatil beldesinde yaşamasanız bile burdaki insanlar günü iyi geçirmeye kodlanmış genlere sahip,istesen de istemesen de kendini daha pozitif hissediyorsun kısaca.
Deniz kimseye uzak sayılmaz çok fazla bir paraya da gerek yok.
Plajların tümü ücretsiz çoğunda da balık tavernaları mevcut onların fiyatları da epey uygun.

Denizin tuzu yerindeydi benim tadım pek yok gibiydi..yine de denize yakın olmak böyle bir nimete kolayca ulaşabiliyor olmak dokunmak koklamak ve sesini duymak sonsuz şükür kaynağı..


Yaz boyunca en incesinden bile olsa bir kitap dahi okumadım,ev taşıma hayat değiştirme mekana tekrar adapte olma süreci birbirini hızlıca takip eden olaylar sonucu sindirilemedi tarif edilemedi..

Çok gezdim çok ülkeden geçtim çok hayat kesitleri gördüm yine..çok detay çok an çok yaşanmışlık..ama sanırım bunlarda sindirilemedi..kalbin üzerine incecik bir tül attı birileri bu yaz ben ben olamadım.





Bir gün sabah namazından sonra kahve alıp bir deniz kenarına gittik eşimle,henüz güneş doğmadan..küçük bir tepecik üzerinde konumlandırılmış minik bir klisenin bahçesinde oturup yukarıda gördüğünüz manzaranın tadına vardık..rüzgâr,denizin kokusu,kahve ve balıkçılar..
Buyrun biraz da siz seyredin,2020 yılının yazı geçen seneye kıysala daha durgun daha hareketsiz olsa da şüphesiz yıllardır almadığımız alamadığımız sayısız ibret,ders ve çıkarımlar ile dolu geçiyor..
Hayat aslında böyle olmalıydı,anlatılanı anlayarak yaşanmalıydı..ama insanoğlu ne yapsın,reklam çok :)
2020 yazınız nasıl geçiyor?
Tatil yapabildiniz mi bir yerlere gidebildiniz mi?..
Yorumlarda çıtlatın ;)

Sevgilerimle..


O K U
PAYLAŞ: Whatsapp

2 Ağustos 2020 Pazar

Günebakan


Güneş ile beraber veya güüneşe göre hareket eden başka bir bitki bilmiyorum.

Gün boyunca saniye saniye perde perde güneşi takip edip durur.



Sanki güneşin her ışınına yüzünü göstermek ister gibi bir şey.

Veya güneşin anbean değişen ışınlarının bütün faydalarından isifade etmek istercesine.

Yavaş ama bir o kadar da gözle görünen bir davranış biçimi..





Eğilir sallanır boynunu bir büker bir diklenir güneşin karşısında.

Günün sonu gelene dek.

Son ışına kadar güneşe bakar yüzü.

Anlamış değilim tam olarak,güneşten faydalanmak için midir bu çabası yoksa güneşe karşı dik durabilme çabası mı?



O K U
PAYLAŞ: Whatsapp

30 Mayıs 2020 Cumartesi

Düşünmemiz İçin Malzeme Getirdim-Carl Gustav Jung Sözleri


Yanyana toplanan milyonlarca sıfır bir etmez. Her şey bireyin kalitesine bağlıdır.




Tanrıya bağlanmayan bir birey dünyanın fiziksel ve ahlaki kışkırtıcılığına kendi kaynakları ile direnemez.



Kalbinizin sesi, düşüncenizi yolundan saptırabilir.
Ağaçlar en güçlü köklerini göğe uzatmazlar, tersine toprağın derinliklerine gizlerler.




İnsan, günahını kabullenirse onunla birlikte yaşayabilir; oysa bundan kaçmak sayısız sıkıntı doğurur.


Dünyanın en akıllı insanı bile, tüm isteğine karşın, tek başına kapıldığı düşüncelerden kendini kurtarmayı başaramaz.


Dinin belirgin amacı ruhsal dengeyi muhafaza etmektir.



İnsan kendisini aşarak kendisi olur.



Hiç kimse doğru sözü tek başına bilecek kadar tanrısal değildir.

“Çocuklar ve aptallar hakikati söyler”



"Kafanda kurduğun düşünceye benziyorsun!

Her birimizin içinde bilmediğimiz başka biri vardır. Rüyalarımız da bizimle konuşur ve bize bizi kendimizi gördüğümüzden ne kadar farklı gördüğünü anlatır.


Bizi ilgilendirmeyen konulara dikkatimizi yoğunlaştırmaya uğraşırsak, ne kadar kısa sürede odaklanma gücümüzün azaldığını görebiliriz.


Anlaşılmak mı istiyorsun? Bize de tek bu gerek zaten! Kendini anla, o zaman yeterince anlaşılmış olursun. O iş seni yeterince oyalar.


Her yetişkinin içinde gizlenen bir çocuk vardır; her zaman orada olan, hiçbir zaman tamamlanmayan ve sürekli ilgi, dikkat ve eğitim isteyen ebedi bir çocuk. İnsan kişiliğinin gelişmek ve bir bütün olmak isteyen kısmı bu çocuk kısmıdır.

Sen hep düşünmek istiyorsun. Oysa insan düşünmemeli, inanmalı.


Bir erkek sadece “mantık”la tatmin olur. “Psişik” ya da “bilinç-dışı” gibi şeyler onun için iticidir. Bunu belirsiz, şüpheli ve hastalıklı olarak görür. Erkek, şeylerin kendisiyle ilgilenir, onların etrafını saran duygular ve fantezilerle değil. Kadın için ise bir şeyin kendisini öğrenmektense erkeğin bir şeyle ilgili nasıl hissettiğini öğrenmek daha önemlidir. Bir erkek için yalnızca anlamsız yük olan bu şeyler, kadın için önemlidir.''

İnsan kendisi için bir muammadır.



İşte bugün önümüzdeki sorun budur. Akıl tek başına yeterli değildir.

Algılanabilen tüm ifadeleri ruh üretir.

İnsanın kendinden korkması bilgeliktir.



Kendinden nefret edenin bir başkasını sevmesi imkansızdır.




Hiç kimse bir hastalık sonucu ölemez, çünkü aynı hastalıktan iyileşen veya o hastalığa hiç yakalanmayan insanlar vardır.


İşte bu noktada kendimize şu soruyu sormalıyız: Beni bir birey olarak, kalabalıkların içinde erimekten koruyacak dinsel bir yaşamım ve Tanrı ile doğrudan, yakın bir ilişkim var mı?


Tanrıya bağlanmayan bir birey dünyanın fiziksel ve ahlaki kışkırtıcılığına kendi kaynakları ile direnemez.



Size en çok hitap eden hangisi?







O K U
PAYLAŞ: Whatsapp