Yılbaşı ve Noel Bayramı yaklaştıkça Hrıstiyan aleminde ve şehirlerinde bir hareketlilik bir telaş baş gösterir.
Okullarda da aynı telaş ve heyecan mevcut.Mağazalar cıvıl cıvıl sokaklar cıvıl cıvıl,alışveriş telaşı bir yandan diğer yandan bu bayramlara özel olarak tasarlanan kazaklar,çatal bıçak takımları,mumluklar ve mumlar ve daha nicesini görmek mümkün.Şaşırtıcı derecede çok çok fazla ürün mevcut..Okullardaki telaş bizi de etkiledi haliyle,öğretmenlerden gelen mektuplar henüz bu bayramlara iki ay kala eve teşrif etmeye başlıyorlar..
Aman ha unutmayın der gibi bazen..
Geri dönüş isteyen mektuplar cevaplanması mecburi olan mektuplar ve tabii ki alınması yine mecburi olan hediyeleri de beraberinde getiriyor..
Henüz tatile girmemiş olsak bile yavaş yavaş o yöne doğru ilerliyor takvimler biz de sınıfın düzenlediği kutlamaya katıldık yine mecburi olarak..ev yapımı kekler poğaçalar götürüldü,çocukların oyalanması için makas yapıştırıcı boş kağıt ruloları alındı bir de tabii ki çocuklara hediye edilmek üzere hediyeler verildi..
Her yıl düzenlenen bu ''toplantı''nın bana göre güzel yanı bir çok ülkenin kendine özgü lezzetlerin tadına bakmaktır,geçen yıl örneğin Japon bir çift çok güzel bir tarif ile gelmişti,o zamanlar henüz yabancılık duygusunu üzerimden atamamıştım ve haliyle tarifi istemeye cesaret edememiştim :))
Keyifli ve güzel oluyor bu toplantılar,çocuklar anneler babalar ve öğretmenlerle hoş vakit geçiriliyor,daha samimi bir ortam var tabii ki ama bu hediyeleşme olayı cidden canımı sıkıyor düşündükçe.
Öğretmenlerin hediye talebi olmadı açıkçası ama bir inceliktir onlara da bir hediye vermek nihayetinde çocuklarımız üzerinde emekleri var değil mi?
İki kızımın da öğretmenlerine bir şeyler hazırlayıp verdim ben de..bir teşekkür ifadesi olarak verdiğimi belirterek hatta nerdeyse üstüne basa basa dile getirmeye çalışarak uzattım hediye paketlerini.
Mutlu oldular mı?..elbette mutlu oldular ben de mutlu oldum açıkçası ama insan istese de istemese de bu hediyeleşmekten rahatsızlık duyuyor çünkü neden başka bir zaman değil de Hrıstiyanların bayramlarına yakın veriliyor bu hediyeler,bu tür sorular insanın vicdanını rahatsız ediyor huzursuzluğa sebep oluyor..
Ucunda mutlu etmek var diyerek avuttum kendimi belk ide kandırdım kendimi bilemiyorum,haklarını yiyecek değilim her iki kızımın öğretmenleri işlerini iyi yapan insanlardır,çocuklarımı hiç biri incitmedi,kötü hissettirmedi,bir çok kez kendilerine minnet duyduğumu ifade etmeye çalıştım bizim için zordur buralarda yol almak çünkü,çünkü insan ne kadar uyum sağlarsa sağlasın sonuçta salmaya çalıştığı kökler yabancı toprakların içine gömülmektedir,acı verici oluyor bazen kabullenmesi zordur ama yaşanıyor işte bir şekilde..
Hediyelerimize dönecek olursam her öğretmen için birer kart tasarladım,bastırarak güzel bir çerçeveye koydum ve verdim.
Teşekkürlerim ile birlikte gözlerindeki ışıkla ben de mutlu oldum en az onlar kadar,itiraf ediyorum.

Küçük kızımın anaokul sınıfında iki öğretmen var birisi erkek diğeri kadın,hediyelerini çok sevdiler,isimlerini taşıyan kartlar tasarlamak istedim,anaokulu öğretmenlerinin daha çocuksu bir ruha sahip olduklarına inanıyorum ikisi de çok yardımsever ve sevgi dolu yaklaşımlarıyla kızıma anaokulunu Almanca bilmemesine rağmen sevdirmiş oldular.
Büyük kızımın sınıf öğretmeni içinse Mevlana'nın bir sözünü tasarlayıp vermek istedim..kendisi bunu daha çok sevecek,biliyorum :)
Sevgiler..