30 Kasım 2018 Cuma

Öğretmenlere Hediyelerimiz-Klassenfest


Yılbaşı ve Noel Bayramı yaklaştıkça Hrıstiyan aleminde ve şehirlerinde bir hareketlilik bir telaş baş gösterir.
Okullarda da aynı telaş ve heyecan mevcut.Mağazalar cıvıl cıvıl sokaklar cıvıl cıvıl,alışveriş telaşı bir yandan diğer yandan bu bayramlara özel olarak tasarlanan kazaklar,çatal bıçak takımları,mumluklar ve mumlar ve daha nicesini görmek mümkün.Şaşırtıcı derecede çok çok fazla ürün mevcut..Okullardaki telaş bizi de etkiledi haliyle,öğretmenlerden gelen mektuplar henüz bu bayramlara iki ay kala eve teşrif etmeye başlıyorlar..
Aman ha unutmayın der gibi bazen..
Geri dönüş isteyen mektuplar cevaplanması mecburi olan mektuplar ve tabii ki alınması yine mecburi olan hediyeleri de beraberinde getiriyor..


Henüz tatile girmemiş olsak bile yavaş yavaş o yöne doğru ilerliyor takvimler biz de sınıfın düzenlediği kutlamaya katıldık yine mecburi olarak..ev yapımı kekler poğaçalar götürüldü,çocukların oyalanması için makas yapıştırıcı boş kağıt ruloları alındı bir de tabii ki çocuklara hediye edilmek üzere hediyeler verildi..



Her yıl düzenlenen bu ''toplantı''nın bana göre güzel yanı bir çok ülkenin kendine özgü lezzetlerin tadına bakmaktır,geçen yıl örneğin Japon bir çift çok güzel bir tarif ile gelmişti,o zamanlar henüz yabancılık duygusunu üzerimden atamamıştım ve haliyle tarifi istemeye cesaret edememiştim :))




Keyifli ve güzel oluyor bu toplantılar,çocuklar anneler babalar ve öğretmenlerle hoş vakit geçiriliyor,daha samimi bir ortam var tabii ki ama bu hediyeleşme olayı cidden canımı sıkıyor düşündükçe.
Öğretmenlerin hediye talebi olmadı açıkçası ama bir inceliktir onlara da bir hediye vermek nihayetinde çocuklarımız üzerinde emekleri var değil mi?
İki kızımın da öğretmenlerine bir şeyler hazırlayıp verdim ben de..bir teşekkür ifadesi olarak verdiğimi belirterek hatta nerdeyse üstüne basa basa dile getirmeye çalışarak uzattım hediye paketlerini.
Mutlu oldular mı?..elbette mutlu oldular ben de mutlu oldum açıkçası ama insan istese de istemese de bu hediyeleşmekten rahatsızlık duyuyor çünkü neden başka bir zaman değil de Hrıstiyanların bayramlarına yakın veriliyor bu hediyeler,bu tür sorular insanın vicdanını rahatsız ediyor huzursuzluğa sebep oluyor..
Ucunda mutlu etmek var diyerek avuttum kendimi belk ide kandırdım kendimi bilemiyorum,haklarını yiyecek değilim her iki kızımın öğretmenleri işlerini iyi yapan insanlardır,çocuklarımı hiç biri incitmedi,kötü hissettirmedi,bir çok kez kendilerine minnet duyduğumu ifade etmeye çalıştım bizim için zordur buralarda yol almak çünkü,çünkü insan ne kadar uyum sağlarsa sağlasın sonuçta salmaya çalıştığı kökler yabancı toprakların içine gömülmektedir,acı verici oluyor bazen kabullenmesi zordur ama yaşanıyor işte bir şekilde..
Hediyelerimize dönecek olursam her öğretmen için birer kart tasarladım,bastırarak güzel bir çerçeveye koydum ve verdim.
Teşekkürlerim ile birlikte gözlerindeki ışıkla ben de mutlu oldum en az onlar kadar,itiraf ediyorum.

Küçük kızımın anaokul sınıfında iki öğretmen var birisi erkek diğeri kadın,hediyelerini çok sevdiler,isimlerini taşıyan kartlar tasarlamak istedim,anaokulu öğretmenlerinin daha çocuksu bir ruha sahip olduklarına inanıyorum ikisi de çok yardımsever ve sevgi dolu yaklaşımlarıyla kızıma anaokulunu Almanca bilmemesine rağmen sevdirmiş oldular.


Büyük kızımın sınıf öğretmeni içinse Mevlana'nın bir sözünü tasarlayıp vermek istedim..kendisi bunu daha çok sevecek,biliyorum :)



Sevgiler..



O K U
PAYLAŞ: Whatsapp

29 Kasım 2018 Perşembe

Kanadı Kırık Melek'in Kanadına Takılanlar


Bir ateş nelere yol açmış ..
Yüce Rabbimin bir mucizesi değil midir bu kitap veya bir insanın sadece bir parmağı ile yapabilecekleri..
İnsanın aklı almıyor da olabilir ancak bu gerçek ve tabii ki gerçekleştmiş olduğu için mümkün.
Bir çoğumuziçin ibretlik içeriyor bu başarı evet başarı çünkü kitabın satış rekorlarına ulaşup ulaşmaması değildir aslolan,aslolan şu olmalı ki bir insan ruhundaki ve bedenindeki tüm gayreti toplayarak sadece bir parmağı ile bir eser meydana getirebilir..
Sağlıklı bir vucüda sahip olup da henüz bir şeyler üretemeyen bizlerin çok takdir ve çok düşünmesi gereken bir başarıdır bu..


Yazarımız Rukiye Türeyen vucüdunun yüzde 99'unu kullanamamaktadır,onun tek yardımcısı annesi..zorluklarını tahmin edemeyiz belki ama yaptıklarını takdir etmek hiç de zor olmasa gerek..
Kalben tebrik etmekle birlikte yazarımızın daha geniş mecralarda duyulmasını ümit ve dua ediyorum..

Rukiye hanımın kitabına BURADAKİ linkten ulaşabilirsiniz.
Kendisinin bir blogu da var :)
Bloguna da BURADAKİ linkten ulaşabilir,hikayesini kendi kaleminden okuyabilirsiniz..


O K U
PAYLAŞ: Whatsapp

25 Kasım 2018 Pazar

Kara Cuma Çılgınlığı Süresince Bitmeyen Kampanyalar Vardı Ama Sonunda Hayat Kazandı


Alışveriş dünyasının guruları daha fazla alışveriş yapmamız için yeni yeni formüller ürettikçe var olan formülleri de geliştirmekten geri kalmıyorlar..
Kanımızda hissediyoruz artık bunu,öyle bir hal ki insan duraksayıp ''ama neden?'' veya ''ne alabilirim'' psikolojisine yakalanıyor..
Posta kutularına dolan reklam bröşürleri henüz kampanyalar başlamadan alışveriş için zemin hazırlığı yapıyor resmen ve insan ihtiyaçlarını gözden geçirmeye başlıyor..
Neyimiz eksik,neyi daha uygun fiyata alabiliriz türünde sorular sormaya başlıyor her hangi bir cevap bulamayınca ihtiyaç üretmeye başlıyor..
Kara Cuma adını biraz değiştirerek Efsane Cuma'ya dönüştü,Cuma gününe özel satış imkanları Cumartesi gününe kadar uzatıldı ardından da ve talep çok oluncu tabii ki Efsane Hafta olarak devam etmektedir,zaten önümüzde Yılbaşı ve Noel Bayramı da var dolayısıyla bu şekilde kampanyalar isim değiştirerek devam edecektir..
Dün günlerden Cumartesiydi ve eşimle ben Frankfurt'un kalabalığında gezintiye çıktık.
Alışveriş yapmak değildi niyetimiz,piyasa araştırması gibi de bir amacımız yoktu zaten iki buçuk saat dolaştıktan sonra değil bir şey almak bir içecek dahi almadan alışveriş dünyasından uzaklaşmış olduk..
MyZeil bölgesindeki kalabalık,gördüğü insanlara bir rol veya hayat biçmek için senaryolar üreten biri için ideal oluyor..çeşit çeşit insanlar,renkler,giyim tarzları,davranış biçimlerini görmek mümkün..hiç bir şey yapmadan bir yerde oturup bu kalabalığı seyretmek bile keyif veriyor bana..
İnsanlara bakarak onları biraz anlamaya çalışıyorum,biraz hissettikleri duyguları tahmin etmeye çalışıyorum..sonra o vitrinler,o ışıklandırmalar o süslemeler giriyor araya,insan kaybediyor gerçeği,insan böyle yerlerde insanı kaybediyor..ta ki bir köşede yüzünü dahi göstermekten hayâ eden elindeki kağıt bardağı uzatarak dilenen birilerini görünceye dek..


Mağazaların kapıları sonuna kadar açık,önlerinden geçerken güzel bir sıcaklık taşıyor dışarıya,istemsiz bir şekilde kapının önünde duraksıyorsunuz bir kaç saniyeliğine..görünen manzara karşısında dayanamayıp içeriye bile çekebilir sizi bu sıcaklık..


Şık giyimli çiftler çıkar karşınıza,üzülerek söylemeliyim ki bu çiftler kadın-erkek değildir çoğu zaman.ve bu durum gayet normal karşılanıyor artık..


Serçelerin mutluluğuna takıldı bir ara gözlerim,bir cafe önünde iki bayanın serpiştirdiği kırıntıları toplamak için birbirine haber uçurarak sayılarını daha da artırdılar..şimdi bu serçe bir kaç salisiye içinde diğer serçelere nasıl haber uçurdu da her yer serçelerle doldu?


Serçeleri de evcilleştirmiş olduk anlaşılan..insanlardan korkmadan masadaki kırıntıları gagalamayı sürdürdüler..


Baktım karşımda süslü bir ayna var,bir zamanlar fotoğraf makinesi olan ayna karşısına geçip kendi fotoğrafını çekip profil resmi olarak kullanıyordu ya,ben bir kaç sene gecikmeli olarak anca çekip öyle bir fotoğrafa sahip oldum dün..


Römer Meydanı 1900'lü yıllarda büyük oyunların büyük kararların verildiği bir bölgeymiş..zengin varlıklı ve asil şahsiyetler bu bölgede kalıyormuş,çevredeki tarihi yapılar restore edilmiş bakımlı bir şekilde yüzlerce yıla boyun eğmeden dimdik ayakta kalmalarıyla nerdeyse gurur gösterisi yapıyor..bu meydan da çok çok kalabalıktı ama çoğunlukla kalabalık hep yabancı insanlardan oluşuyordu,Alman görmek çok zor.


Elinde profesyonel bir fotoğraf makinesi olan bir bayan görünce benim makinemle bir fotoğrafımızı çekmesi için ricada bulundum..
Makinesi var,çekmeyi bilir,anlatmama gerek kalmaz mutlaka iyi çeker bizi diye düşünmem boşunaymış..
Hayalleri yine su bastı..doğru düzgün fotoğrafımız pek yoktu zaten,halâ yok :))


Şirin bir cafeden bu manzarayı çekmek pek kolay olmadı,önümden sürekli birileri geçiyordu..çok samimi ve sıcak bir pencere.


Ansiklopedi fiyatları çok düşüktü,ünlü ressamların tablolarını hayatlarını,doğadan nefis kareleriçeren kalın kitaplar arasında yer alıyordu.
Bunlardan bir kaç adet alıp televizyonu tamamen kaldırmak arzumu körükledi bu görüntü..
Fena mı olurdu televizyon yerine böylesine güzel kalın kitapları sergilemek,boş zamanlarımızda sayfalarında kaybolmak?


Ha bir de sizi yoldan çevirip adını daha evvel duymadığınız bir dine girmenizi önerenler olur buralarda..görseldeki altın budha çay satan bir mağazanın içindeydi,bunu da fırsat bilip mağazanın önünde kurtuluşa ermek vaatlerinde bulunan bir çok gruba veya kişiye rastlamak mümkün..


Aynı mağazadan.
Rengârenk kupalara bakmaya doyamadım,benim gibi bir kupa delisi için nefis bir manzaraydı tabii ki doya doya seyretmek gerek :)


Bir başka mağazanın içinde de bu güzelliklere rastladık,her çekmecede farklı bir model vardı :)


Çok insan çok çeşit..herşeyden çok..


Bu genç adam çok güzel piyano çalıyordu,şık giyinmiş piyanosunun üzerinde de o minik kutulara çaldığı parçaların cd'lerini yerleştirmişti..
Piyanonun sesi temiz ve berrak çıkıyordu,piyanist başını bir ileri bir geri bir sağa bir sola hafif ve kibar hareketlerle savurup duruyordu,piyanoun melodisi gerçekten güzeldi,Evgeny Grinko'ya benziyordu biraz..insana hayal kurdurdu,kararmaya başlayan havayı daha sıcak gösterdi,insanları bir araya getirip yüzlerine bakmalarını sağladı..
Sanırım böyle bir kampanya hiç bir mağazada mevcut değildi ve hiç bir alışveriş insanı bu denli mutlu edemezdi..

Hayatı ve duyguları bir şekilde ele geçirmeye çalışanlar mevcut ama insan daima kalbinin sesini dinliyor..
Ah hayat,seninle kaç kişi yarış içinde ama sen daima bir şekilde galip geliyorsun..

İyi ki..







O K U
PAYLAŞ: Whatsapp

21 Kasım 2018 Çarşamba

Mushaf Kılıflarım


Sizden ve Kiremithanem'den uzakta kaldığım süre boyunca elimle bir şeyler üretmeye gayret ettim.
Görsellerde gördüğünüz mushaf kılıfları az biraz yıpranmış iki Kur'an'i Kerim'i muhafaza ediyor artık.
Sevgi ve özenle yaptım,zaman buldukça zenginleştirmeye çalıştım,içime sinmeyen detayları gözden geçirdim olmadı sil baştan yaptım ama bir şeyler üretmek beni gerçekten mutlu ettiği için ve sanki bir şeyler üretirken geçirilen zamanın değeri bir başka güzel olduğu için pes etmedim.
Devamı gelsin isterim bu yüzden,çünkü bunlara her bakışımda tekrar tekrar mutlu oluyorum hediye ettiklerimse sevgiyle yâd edilmenin güzelliğini  hissettiriyor şimdiden.
Yoğun olduğum doğrudur,herkes yoğun.Ancak buralardan uzak kalmak eksiklmek gibi bir şey veya nasıl desem..kendince kurduğun dünyaya bilinçli olarak mahrum bırakılmak gibi bir duygu.







Mushaf kılıflarımı seviyorum,bloğumu seviyorum,hatası kusuru olduğu için seviyorum,mükemmel olmadıkları için seviyorum,elimden çıktıkları için seviyorum,tek ve biricik oldukları için seviyorum.Son zamanlarda her alanda bir mükemmelliyetçilik bir kusursuz olma furyasıdır gidiyor,bu hal beni rahatsız ediyor.Dolayısıyla bir pürüzü bir kusuru olan herşeyi bir başka seviyorum artık..


Geri dönmek güzel.Sizi burada görmek güzel,üretmek güzel,canlı olmak güzel,paylaşmak,yaşamak,çoğalmak güzel..



O K U
PAYLAŞ: Whatsapp