Yatsıdan sonra hafif hafif başlayan kar yağışı gece boyunca devam etti.Sabah uyandığımda bembeyaz bir duvak ile karşılaştım.
İçinde bir kaç adet kor kalmış odun sobasının içine bir kaç adet incecik odun attım,korlar yavaş yavaş atmış olduğum odunları kucaklayarak aleve dönüştü.
Henüz geceden kopmamıştı gün,şehrin ışıklarını kar tabakası en loş seviyeye indirmiş,sabah ezanı okunmaya başlamıştı.
Yüzümü yıkayıp cezveye bir fincan su bir kaşık kahve yarım kaşık da şeker koydum.Yeşil bir ışık hakimdi her yerde,Gözle görünmeyen bir fırça şehrin bütün pürüzlerini ve kirlerini silmeye devam ediyordu,günlerden Pazardı.
Kedimiz Leo bir an evvel sobanın tutuşup sıcaklık yaymasını bekliyor,Sobanın önne gelerek her tarafını kokluyor..
Ateşin kokusu var mı acaba,merak ettim bak şimdi.
Çocuklar henüz uyanmamış,işine gidecek olanlar henüz ayaklanmamış,belediyenin yollardaki tuz serpiştirme çalışmaları başlamamıştı..
Şehir kara teslimdi,gövdeler yataklarda gevşemiş,insanlar rüyalar alemindeydi,mahallenin yokuşlu yolunu iki büklüm haliyle camiye sabah namazı için çıkan yaşlı amcayı bugün göremedim..
Mutluluk ve heyecan hissediyorum,penceremin dışında durmadan yağan kar gönlümün beklediği güzel bir misafir gibiydi.Varlığı soğuk olmasına rağmen içimi sıcacık ediyordu.Kahvem pişti,rengarenk bir fincanım olsun isterdim,karın göz alıcı beyazlığı içinde fotoğrafını çekmeyi isterdim.
Nescafe kupalarım meydanda,çam yeşili,koyu kırmızı,sarı.Başka hangi renkler vardı acaba? Hatırlamıyorum önemi de yok şu anda.Nicedir nesacefe içmiyorum zaten.
Memelekete taşınalı sevdiğim bir çok eşyayı unutmuş gibiyim.Bir kısmı gazetelere sarılmış vaziyette bir kısmı henüz bandı açılmamış kolilerde.Eski hayatımı yeni hayatımla birleştirecek olan bu kolilerin açılmasına dair her hangi bir acelem de yok aslında.
Her gelişmeyi iyi veya kötü gelişigüzel karşılmak için eğitmeye çalışıyorum kendimi,büyüdüm artık ve bunun bir an evvel kişiliğimin parçası olarak oturması gerekiyor..Eski hayatım ile yeni hayatımı kıyaslamaktan çekiniyorum.Var olanın içindeki güzellikleri yakaladığım gibi kalbimin en müsait yerine yerleştiriyorum.Ve hikmetler sonra,ah hikmetler.Her biri batmakta olan bir geminin deliklerini tıkayan tıkaçlar gibiler.En çetin soruları bile açıklayan cevaplar mahiyetindeler..
Bir olayın hikmetini bulunca sakinleşiyor insan,nedenini nasılını sorgulamaktan vazgeçiyor,zaman geçse bile başa gelen zor olay aklına geldikçe o olayın keşfedilmesine vesile olan hikmeti hatırlayıp tebssüm ediyor.
Hayat belki de olayların içindeki hikmetleri keşfetme yolculuğudur kimbilir.
Yeniden mahallede olmak güzel aslında,özlemişim galiba;
Komşumun bana seslenişini.
Sokak kedilerinin bahçemin duvarından ürkek geçişlerini.
Penceremin önündeyim,belirli aralıklarla çatıdaki karların bahçeye savruluşu devam ediyor,kar yağışı devam ediyor..Lezzetli bir sessizlik içinde gün yeni yeni aydınlanmaya başlıyor.
Dünya için sevgililer günüdür bu gün ne hoş bir tevafuk değil mi?
Benim de sevdiğim geceden teşrif etti işte..
Gönlüme dinginlik gözlerime aydınlık veren nuruyla üstelik...