Buralar bir zamanlar incir ağaçları bataklık,sazlıklar ve sinkeleri bol bir yermiş.İmar gerektiren bir bölge kısaca haliyle bir zamanların valisiydi sanırım paşa da olabilir Yunanistandan çok sayıda içşi getirterek bölgeyi imar etmelerini sağlamış.
Gelenler aileleri ile geldikleri için ve bu imar durumu zaman gerektirip yıllarca sürdüğü için insanlar kendilerine bu bölgelerde ev ve toprak almışlar.
Gel zaman git zaman Alaçatı gerek denizi gerek muhteşem taş yapıları ile ve tabii ki iyi bir reklam ve tanıtım ile günümüz insanının dikkatini çekmeyi başarmıştır.
Evet epey kalabalıktır evet fiyatları da biraz tuzludur diyebilirim ama gidilesi görülesi bir yerdir.
Taş yapılar büyük oranda işletmeye dönüştürülmüştür,sahipleri çoğunlukla hala Yunanlıdır.Daracık sokaklarda yürürken bakımlı butikler ve cafeler insanı mest ediyor,sanıldığı gibi deniz Alaçatıya yakın değildir.Denize ve yine muhteşem olan koy ve sahillere ulaşmak için bir araça gereksinim vardır.
Alaçatının denizine yakın bir bölgede tatil yapmak isteyenler otel arayışlarında Alaçatı liman veya Alaçatı port olarak aramalarını yapmaları tavsiye olunur yoksa siz de benim gibi Alaçatıya gidip de ''deniz nerede'' diye aptalca bir soru sormayın :)
Alaçatıdan deniz görünmez,ancak dediğim gibi denize yakındır.
Alaçatıda iyi veya güzel olmayan bir otel düşünemiyorum ancak şöyle bir detay var ki bunu mutlaka sizinle paylaşmalıyım.İşletmelere yakın otellerin güzelliği göz alıcı olmasına rağmen otel sakinlerinin kalabalık ve sabahın erken saatlerine kadar süregelen gürültüden ötürü uyku uyuyamadıklarını haliyle sabahları geç uyandıklarını böylece kahvaltısız kaldıklarını da belirtmek isterim.
Daha sakin bir yerde konaklamak için mutlaka merkezden ve işletmelerden biraz uzak bir otel bakmanızı öneririm.
Bizim ilk kapattığımız otel tam da merkezdeydi hoş zaten kapattığımız otel fotoğraflarını gördüğümüz otel bile değildi başka bir oteldi,buna biraz moralim bozulsa da başka bir otel arayışına girmek zorunda kaldık.
Evet,Alaçatıya ulaştık kpatmış olduğumuz oteli girişi daracık bir sokakta olduğu için dolana dolana araya araya bulduk ama otel doluydu oda yoktu ve işletme sahibi bize başka bir otel önerdi,manzarası harikaydı sokaktaki havalandırmaya bakıyordu :)
Hal böyle olucna orayı terk ederek başka bir otel bulduk merkezden biraz uzakta sessiz ve skindi.
Otel ile ilgili düşünceler ve tavsiyelerim bu yöndedir gelelim Alaçatının kendisine :)
Alaçatı muhteşemdir!..
O kadar özenli ve temiz ki elinizdeki çöpü atacak yer bulamazsınız,şakadeğil.Sokaklarda bir tane bile çöp kutusu yok.
İşletmeler her detayı her köşeyi özenle dekore etmiş.
İnsan kendini bir Yunan adasındaymış gibi hissediyor.
Buyrun biraz da fotoğraflara bakalım..
Taş evlerin çoğu dediğim gibi ya otel ya da lokantaya çevrilmiş,her birinin harika arka veya ön bahçeleri vardır.
Bu şeker oğlan öğle uykusuna dalmıştı,bi okşayayım dedim,tırnaklarıyla karşılık verdi.Rahatsız etmeyeceksin.
Desenli bardaklar desenli fincanlar desenli masa örtüleri..
Alaçatıda meyhane sayısı çok fazla,bizim gibi bu tur mekanlardan uzak duranlar bundan rahatsiz olacaktir cunku hem alkol hem de gece geç saatlere kadar olan canlı müzik(yanyana olan meyhaneler gürültü yarışı yapıyor resmen)inanılmaz derecede rahatsızlık verici ha bir de gözlerinize ve gönlünüze de iyi bakmalısınız zira insanlaraı tatil yerlerinde giysiyi az giymek gibi bir ruh hali sarıyor aman dikkat.
Ve deniz..
Pırıl pırıl turkuaz sularıyla Akdeniz!..
Delikli koyu şiddetle tavsiye ederim..
Yanınıza mutlaka içecek bir şeyler veya en azından su almanızı da.
Denizin rengi insanı mest ediyor,koylar çok temiz deniz suyu biraz soğuk ama insan alışıyor tabii.Biz çadırımızı kurup akşama kadar oturduk.Etrafta çok sayıda sokak köpeği mevcut,zararsızlar.
Yukarıda bahsettiğim delikli koy adını bu kayaların altında yer alan ve harika bir yer olan delikli geçitlerden almaktadır,denizin içinde olan açık bir mağara gibi düşünün hemen internette bir görsel kaçırıp göstereyim.
İşte bu delikli koydan bir karedir.Elbette ben de fotoğrafını çekebilirdim ama o kadar kalabalıktı ki bu geçiti bu şekilde çekmek için zannediyorum ki sabahın erken saatlerinde gitmek gerek,çekemedim.
Alaçatıya gtmeyi düşünenler için iki otel tavsiyem de var birincisi bizim kaldığımız Alaçatım Otel bir diğeri de Çat Kapı Alaçatı oteli her ikisi de hem merkeze yakın hem de sessiz bir yerdedir.
Aslında en güzeli bu koylardan birinde çadır kurmaktır kanımca ama gece ne derece güvenlidir bilemem Alaçatı artı ve eksileri olan bir yerdir evet cazibesi yüksektir ama ne yalan söyleyeyim insanların özellikle de kadınların bu derece çıplak gezmeleri hoş değil kadın olmak çok başka bir olaydır bence içini doldurmak gerek öyle eti budu göstermekle olmuyor.Bu durum sadece tatil yerlerinde değil ne yazık ki Avrupada da durum aynen boyle inanin hic bir fark yok.
Yemek yemek için Alaçatının değirmenlere doğru olan bölgeyi tavsiye ediyorum Tavuk dünyası'nın fiyatları hem çok uygun hem de şahane bir terası da var,değirmenleri doya doya seyredebilirsiniz akşamları püfür püfür de esiyor bi güzel :)
Alaçatı ile ilgili söyleyeceklerim elbette bu kadar değil ama bilgisayarım daha evvel de söylediğim gibi nerdeyse komaya gireceği için yayınlarını stres ile hazırlıyorum dolayısıyla buna şükür.
Sevgilerimle..