30 Ağustos 2019 Cuma

Keşf-i Blogger Etkinliği


Şu blog alemine de biraz kafa yormak gerek aslında,son zamanlarda bir çok şey yapacağımız yerde belirli şeylere enerji harcadığımızı görüyorum ne yapmak gerek bu durumu nası ldeğiştirebiir veya günlük hayatımızı nasıl dahazengin daha renkli hale getirebiliriz onu düşünmek gerek hep düşünmek gerek işte yol hep aynı yere çıkıyor.
Yaz yavaş yavaş bitmek üzere sıcaklara rağmen takvimler bunu gösteriyor inşaAllah biraz da serinlerse dünyamız biraz daha rahat olabilir biraz daha çok düşünüp kendimize çeki düzen verebiliriz.
Son zamanlarda blog aleminde bir canlanma söz konusu kıymetli blog ailemize yeni yeni üyeler katıldı bir çoğunu ziyaret ettim her biri ayrı renkte ayrı güzellikte insanlar ztaen blog yazmaya karar vermek başlı başına bir özellik ve güzelliktir,sayılarımızın artası dileği ile bu kışın bu bağlamda çok güzel ve dolu geçmesini dilerim..

Bolca kafa sesleri tuş sesleri işitmek gerek yazmak veya üretmek gerek,insan olma gereği bir şekidle kendimizi bir alanda ifade etmek gerek,hazırı tüketmeye değil farklı veya özgün olana yönelmek gerek ben bu anlamda çok hevesliyim farklı bloglar tanımak beni her zaman mutlu etmiştir.

Dileğim o ki her blog yazarı kendini en iyi şekidle ifade edebilsin,kendisi olmaktan asla çekinmesin ama çok çok özelini paylaşıp da yayınlarını silmek zorunda kalmasın pişmanlık duymasın,olabileceği en iyisi olsun ve blog alemi daima var olsun :)

Etkinliğimize katılan blogların linklerini yine aramıza yeni katılan bir blogcan olan Edischar blogundan aldım en sonuna da kendi blogumun linkini ekledim tam olarak doğru yaptım mı bilmiyorum,hatam varsa affınıza sığınıyorum,buyrun;


Blog Linklerimiz;








Etkinliğe herkes katılabilir,blogunuzda buna benzer bir yazı hazırlayarak listedeki blogları takibe almanız kendi blog inkinizi eklemeniz ve tabii ki azimli bir şekilde blog aleminde aktif olmanızı istiyorum :)

Blogları seviyorum!..

Yorum kutusuna blog linklerinizi ekleyebilirsiniz,aktif link eklemek için buradaki yazıma göz atabilirsiniz.

Sevgiler..


O K U
PAYLAŞ: Whatsapp

Cuma Kartı:Secde


Bu günkü Cuma kartımızın konusu secde olmasını istedim,bu kartı hazırlamamdaki etken karşıma çıkan ve sizinle de aşağıda paylaştığım bir yazı sebep oldu,Allah'a şükürler olsun ki teknoloji artık bir çok güzelliği karşımıza çıkaracak kadar gelişti bizim de bundan nasiplenmemiz ve istifade etmemiz gerekiyor.

Dünya ve çağımızın ne kadar değiştiğini gösteren bir çok örnek ve durumlar yaşıyoruz.
Örneğin kırk yaşıma gelmiş olmama rağmen çocukluk yıllarımdan bir çok şeyi halâ hafızamda tutar dün ile bugünü kıyaslarım.
Bugün sizinle paylaştığım ve yazımın sonunda yer alan yazı üzerinde biraz düşündükten sonra çocukluğumda özellikle de köyde geçen yıllar boyunca bunayan veya akıl sağlığını kaybetmiş kaç insan rastladığımı veya gördüğümü hatırlamaya çalıştım.
Bu tür insan sayısı:0

Evet,akıl sağlığını belki büyük bir acı veya belki kişiyi derinden etkileyen bir durum sonucu kaybetmiş insanlar görmüştüm köylü bunlara ''deli'' diyerek geçiştiriyor ancak aynı zamanda bu insanları aşağılamak veya toplumdan dışlamak gibi davranışlar içinde bulunmadıklarını da hatırlıyorum.

Çocukluğumda karşılaştığım istisnasız yaşını almış her insan gayet kendindeydi..günümüzde de çevremde bu durum pek değişmedi diyebilirim ama karşımda secde etmeyen bir dine mensup insanların yaşadığı bir ülke bunun hemen yanında da hayatım boyunca secde edenler arasında bulunmuş oluşum var bu çok güzel bir tablo gibi karşımda duruyor ve konu secde etmek olduğu için secde edip etmeyenler arasındaki farkları rahatlıkla görebiliyorum.

Evet eskiler ve eskiden ve hatta günümüzde bile henüz hayatta olan yaşlılarımızda bunama denen durumunun olmadığını görebiliyorum.Ömrünün sonuna kadar Kur'an okuyabilecek kadar iyi görebilen yaşlılarımız çok azı Alzheimer hastalığına tutulmuş olmalarına rağmen namaz surelerini veya namaz vakitlerini kesinlikle unutmayan yaşlılarımız da var.

Aşağıda yer alan yazıyı okumanızı şiddetle tavsiye etmekle beraber üzerinde birazcık düşünmek için vakit ayıracağınızı da umut ediyorum.Ama bundan ziyade kula faydası olmayan bir şeyi Rabbimizin bize asla emretmeyeceğini idrak ederek secdelerimiz konusunda daha özenli olmayı veya henüz secde denilen bu muhteşem nimet ile tanışmayanları bir an evvel bu güzel günde tanışmalarını  Rabbimden diliyorum..

Kartı beğenen dostlarım dosyayı telefonlarına indirebilirler yazı ise öyle muhteşem ki mutlaka bir not defterinde yer almayı hak ediyor kanımca,tercih sizin.


Kartı sevdiklerinizle paylaşmak veya hediye etmek için Whatsapp paylaşım butonunu kullanabilirsiniz.
Kartı orjinal boyda görmek veya indirmek için:

SECDE


Kıymetli düşüncelerinize talibim.en samimi sevgilerimle gününüz hayırlı ve bereketli olsun inşaAllah,buyrun canlar;

Secdenin Sağlık Açısından Faydaları

Nasıl, bir bahçıvanın sebzelerin iyice yetişmesi için bahçeyi her zaman sulaması gerekirse, dokulardaki kan dolaşımı, yani hücrelerin iyice kanla sulanması, daha doğrusu hücrelerin iyi kanlanması gerekmektedir. Bunu bir misalle daha iyi açıklayabiliriz: Namaz kılıp secde etmeyen, bütün gün bir sopa gibi gezinen ya da masa başında koltuğunda oturan bir insanın kalbinden başına doğru pompalanan kan ile, namaz kılan ve günde başını 80 defa yere koyan bir kimsenin başına gelecek kan miktarı muhakkak ki aynı değildir. Günde, secdelerle başı 80 defa kanla pompalanan bir kimsenin saçlı derisi de 80 defa kanla yıkanıyor demektir. 
Beynin üzerindeki beyin zarları, yani meninksler de namaz kılan şahıslarda, kılmayanlara nazaran günde seksen defa daha fazla kanlanıyor demektir. Bu zarların üzerindeki dönüş deveranına ait sinuslardaki kan da namaz kılıp secde edenlerde 80 defa daha fazla olarak deverana iştirak ediyor demektir. 

Hâfıza ve şahsiyet ile ilgili frontal lop, yani beynin ön lobu, namaz kılıp secde edenlerde namaz kılmayanlara nazaran 80 defa daha fazla kanlanıyor demektir. O yüzden hâfıza ve şahsiyet bozukluklarına namaz sayesinde secde edenlerde çok daha az miktarda rastlanır. Bu insanlar, bunamaya pek uğramazlar. Bir insanın beyni günde secdeler sayesinde 80 defa kanla yıkanırsa, o insan ne erken ve ne de geç bunamaya yakalanır. 
Bunun için secdeli/namazlı ihtiyarlarda hemen hiç bunama görülmemektedir. Çok yaşamadığı halde yataklara düşüp küçük ve büyük abdestlerini tutamayanlar ve çoğunlukla bunama özellikleri gösterenler, namaz kılmayan kimselerdir. İnsan ayakta iken beyne giden ve beyin için iyi bir besleyici olan glikoz miktarının % 25, rükû halinde % 40, secde halinde ise % 75 oranında olduğu bilinmektedir. Diğer taraftan, insanın iradeli hareketlerini, yürüyüşünü temin eden merkezler, parietel lopdadır. 

Günde 80 defa secdeye gidildiği için, bu parietal loblar, 80 defa kanla iyice yıkanıyor demektir. Görme, işitme, duyma, koklama ve tatma merkezleri ociipital, yani arka lobda olduğu için namaz kılanlarda kılmayanlara nazaran günde 80 defa fazla kanla besleniyor demektir. Muvâzeneyi/dengeyi temin eden beyinciğin ve kafa çiftlerinin çıktığı beyin kökünün günde 80 defa kanlanması ve daha doğrusu beslenmesinin ne kadar kıymetli bir şey olduğunu anlamak için doktor olmak gerekmez. Buna şöyle bir misal de verebiliriz: Eczane raflarında senelerce duran bir ilacın tesir tarzı ile, aynı ilacı 80 defa çalkaladığımız zaman o ilacın yaptığı etki şekli aynı değildir.

 Hareket eden ve çalkalanan ilaç, mutlaka daha iyi karışır, homojen olur ve mutlaka daha iyi tesir eder. Yine, secdeler sayesinde mü'minin gözleri, 80 defa yere eğildiklerinden daha kuvvetli kan deveranına sahip olur. 
Göz içi tansiyonunda artma olmaz ve ön kameradaki sıvının devamlı değişmesi temin edilmiş olur. Glokom ve buna benzer vahim göz hastalıklarına namaz kılıp secde edenlerde daha az görülmesi bu yüzdendir. Kulakların yine iyi kanlanması, frontal, etmoidal, sfenoidal ve maxiller sinüslerin ifrazatlarını daha kolay boşaltmaları hep bu günde 80 defa secde eden insanlarda daha iyi olmakta ve sinüzitlerin meydana gelmesine büyük ölçüde engel olmaktadır. "

Rükû ve secdeler, bütün organları canlandıran kan dolaşımı için en iyi bir usûldür. Onun için namaz, sindirimi takviye edici ve iştah açıcıdır. Rükû, sırt ve mide kaslarını takviye eder, aynı zamanda midenin cidarı üzerinde meydana gelen yağları giderir. Secde ise, baldır ve uyluk kaslarını, bağırsak faaliyetleri ile mide cidarını takviye ettiği gibi, kanın, vücudun her tarafına ulaşmasını da temin eder. Yine secde, kasların za'fiyeti ile bezlerin hareketli olmasından meydana gelen mide ülseri gibi hastalıklardan korur. Namazda kol, bacak ve kafa hareket eder, bu hareketler ise, bütün kaslara, eklemlere ve kemiklere ulaşır. Namaz, vücudun üst tarafındaki kanı indirme etkisi gösterir. Bu sebepten, yüksek tansiyondan şikâyetçi hastalar, namazı tam olarak kılarlarsa açıkça faydasını göroürler. 

Secde ve namaz, sinir sistemine rahatlatıcı bir tesir yapar, kalp atışlarını takviye eder, dolaşım aksaklıklarını giderir, buhranı söndürür ve stresten uzaklaştırır. Morali ve siniri bozulanlar ve bu yüzden uykusuzluk çekenler için secdeye kapanıp namaz kılmak, yerinde bir tedavidir.

Ruha ve sinirlere rahatlık, huzur, sükûnet ve güven vermekte en önemli ilaç budur. "Biliniz ki kalpler ancak Allah'ı zikretmekle sükûnet bulur, mutmain olur." (13/Ra'd, 28)


Dipnot:Bu yazı Fehmü'l Kur'an Kitabında yer almaktadır.

O K U
PAYLAŞ: Whatsapp

28 Ağustos 2019 Çarşamba

Film:Son Zamanlarda İzlediğim İran Filmleri


Hollywood'dan uzaklaşmanın sevinci mi desem yoksa konu bakımından kaliteli film üreten bir deryanın içine düşmüş olmanın mutluluğu mu desem bilemiyorum ancak son zamanlarda beni inanılmaz etkileyen İran sinemasından bahsetmek istiyorum.
Yanılmıyorsam Her Çocuk Özeldir filmi izlemiş olduğum ilk filmdi ve buradan yola çıkarak Youtube'un da önerileri doğrultusunda her gün bir tane izlemeden edemez oldum.
Ağırlıklı olarak konuları beni etkilediği için hemen hemen her birinde bambaşka duygular yaşıyorum.
Bu güne dek izlemiş olduğum filmleri liste halinde sizinle de paylaşmak istiyorum bu yüzden,Hollywood'un yapay kurgularından kurtulmanın en güzel yolu olabilir İran sineması.Daha doğal daha samimi ve insana mutlaka katkısı olan türden oluşu beni seyirci olarak ekrana bağlıyor.

Kısacık yorumlar eşliğinde izlediğim filmler şöyle:

izlemek için tıklayın


Aradığın şey aşk mı yoksa başka bişey mi?
Aşk ise hangi aşk?
İnsani mi Rahmani mi?
..şiddetle tavsiye ederim..

***

izlemek için tıklayın


Bu filmde kitap gibi konuşan bir adam var..
Sözlerini not etmeme sebep olan bir adam.

***

izlemek için tıklayın


Bir demet güzellik..

***

izlemek için tıklayın


Çocukları en iyi anneler anlar,peki anneyi en iyi kim anlar?

***

izlemek için tıklayın


 Çalınan her kapı ayrı bir hikaye ama küçük Meryemin yaşadığı evin kapısı?

***

izlemek için tıklayın

Bu film çocukluğundan bir an barındırıyor.Seninki hangisi?

***

izlemek için tıklayın

Ev sahibinin bildiğini cümle alem bilmez..

***

izlemek için tıklayın

Babasının bıraktığı mirası elde etmek için otuz gün içinde hem ailesinin hem avukatının da onay vereceği eş adayı arayışı içinde olan güzel bir kadın ile defalarca kız istemesine rağmen bir türlü evlenemeyen bir adamın hem komik hem de eğlenceli hikâyesi..


İzlediğim filmler şimdilik bu kadardır sırada izlenecek çok fazla sayıda filmin oluşu da beni inanılmaz mutlu ediyor zannediyorum ki ben sinemanın bu yüzünü yeni ve geç fark edenlerdenim.
Tavsiye edebileceğiniz filmler varsa sevinirim,tavsiye ettiklerimden izleyenleriniz olursa da sevinirim ayrıca :)

Sevgiyle kalın Allah'a emanet..


O K U
PAYLAŞ: Whatsapp

26 Ağustos 2019 Pazartesi

Siz Konuşun O Yazıya Dönüştürsün/Konuştuklarımızı Anında Metne Dönüştürmek


Blogcu dediğin anlatmayı ve konuşmayı sever,uzuuun uzun kesintisiz ve ayrıntılı bir şekilde çoğu zaman.
Engel olmamak gerek,blogcuya ne sayfa ne klavye tuşu dayanır ancak bazen blogger de tıkanır(!) anlatmak ister anlatamaz olur,yorulur ya da veya üşenir,değil mi?
Konuşarak anlatmayı seviyor ancak sıra bunları yazmaya gelince tıkananlarımız varmış veya konuşarak daha akıcı veya daha detaylı anlatabilen sıra yazmaya gelince anlatmak istediklerinden bir çok şey kaybedenlerimiz var bilirim.
Ben bunların her biriyim:)
Anlatacak çok şeyim olur ama bunları buraya yazmaya geldiğim zaman cümleleri kurmaya başladığım anda yok imla kuralları yok noktalama kuralları derken kendimi kastıkça kasıyor söylemek istediklerimi unutuyorum kırpa kırpa kuşa çevirmiş oluyorum konuyu.
Yok mu buna bir çare diyerek bu sorunuma çözüm aramaya çalıştım.Telefonuma sesli notlar bıraktım,aklıma gelen düşüncelerimi yine sesli olarak telefonuma kaydettim ama yok olmuyor karşımda biri varmış gibi anlatmakta zorluk çektiğimi anladım.
Yılmadım arayışlarıma devam ettim,okuduğunuz ben ile geçrek ben aslında aynı kişi ama tam olarak beni ifade etmiyor yazdıklarım tam ben değil bunlar,peki nasıl tam olarak kendimi ifade edip düşüncelerimi kayıt alacağım?..
Ben analtsam birileri kaydetse?..nasıl olurdu?
Kafama oturdu gibi bu düşünce ama bunu nasıl gerçekleştirebilirim diye kara kara düşünürken düşüncelerimi kelimelere daha doğrusu söylediklerimi metne dökebilmenin yolunu buldum sonunda!..evet buldum sizinle de paylaşacağım bugün dilerim istifade edersiniz.

Web Speech API tam da bunu yapıyor işte.Online olarak konuştuklarınızı metne dönüştürüyor ve her çok daha kolay oluyor :)Biraz daha ayrıntılı anlatmam gerekir biliyorum.
Tarayıcınızdan buraya yani  Web Speech API gidiyorsunuz karşınıza çıkan sayfaya dil ayarlarını hızlıca yapıyorsunuz ayarları da şöyle:

Ayarlar:
Evvela dil seçeneğine gidip bunu Türkçe yapıyoruz ardından da ok işareti ile gösterdiğim yere gidip mikrofona basıyor ve konuşmaya başlıyorsunuz,konuştuklarınız hemen yazıya dönüşmeye başlıyor arzu ederseniz metni kopyalayıp yapıştırıyorsunuz veya olası hatalarınız var mı diye gözden geçiriyorsunuz.
Bakınız:

Speak Now:
Mikrofon imgesine bastıktan sonra kırmızı renk olup yanıp sönmeye başlıyor ve söylediklerinizi anında metne dönüştürüyor,hemen altta da Kopyala/Yapıştır seçeneği mevcut veya e-mail yoluyla gönderme seçeneği ühtiyacınız doğrultusunda tercihinizi yapıyorsunuz.

Kısaca böyle bir çözüm buldum denemek bedava ve çok eğlenceli :)
Gönlünüzce anlatın o kaydedip yazıya çevirsin.

Sevgilerimle :))


O K U
PAYLAŞ: Whatsapp

Lüksemburg'da Bir Gün


Gezmelere alışınca insan duramaz yerinde bir daha.
-Dünya kaç bucak ki ya,gidip görmek gerek :)..diyesi geliyor :)
Hoop orada dur!..demeliydi birileri ama ne çare.
Gönül ferman dinlemez gezdikçe gezmek ister görmek ister,yeni yerlere gitmenin hazzını tekrar tekrar yaşamak ister.
Ama seyahat etmek güzeldir kim ne derse desin..ister yakın bir yerlere ister imkânları çerçevesinde uzak bir yerlere gitmek olsun güzeldir.
Benim şu anda bulunduğum ülkede görebileceğim pek farklı yerlerin olmadığını düşünüyorum (ilgimi çekecek türden yerleri kastediyorum)dolayısıyla biraz daha uzaklara giderek beeelki oralarda ilgimi çekecek ve ufkumu genişletecek yerler bulmaya çalışıyorum.Evet duyan da bu kadın Avrupayı gezdi bitirdi diye düşünebilir ama inanın benim suçum yok çünkü burdaki ülkeler vallahi birbirine çok fazla benziyor :)

Yine de elimizde bir tek haftasonu var haftasonundan ziyade bir tek Pazar günümüz var yakınlarda ne ana ve baba ne teyze ne amca olduğu için aile içi veya dışı ziyaretler söz konusu değildir mecburen bir yerlere gidebilmek veya bir şeyler yapmak gerek,iki hafta evvel Almanya'ya yakın sayılan Lüksemburg'a gitmiştik bugün oralardan bahsedeceğim size :)


Lüksemburg aslında küçük bir ülkedir nerdeyse yarım milyona yakın nufüsü vardır,aşırı derecede bakımlıdır,başkenti de ülkenin adını taşımaktadır.
Burada yaşamanın nasıl olacağını bilemiyorum ancak gidip gördüğüm bir çok şehir ve özellikle Almanya,İsviçre,Avusturya gibi yerlere çok fazla ortak yanları var diyebilirim örneğin insanlar kendi halindedir kimse kimseye karışmaz genelde herkes kendi halinde yaşamaktadır veya daha bilinen bir tabirle herkes kendi yağında kavrulup gidiyor işte :) ancak saygılılar her hangi bir terbiyesizliklerini göremezsiniz veya nadiren görürsünüz.
Samimi ve sempatik gelen hiç bir yanı yoktur bu ülkelerin benim için,çok güzel yerleri çok güzel detayları olsa bile ben şahsen her hangi bir yakınlık hissedemiyorum (maneviyat bakımından)bu ülkeler bana hep soğuk gelmiştir daima da soğuk gelecektir ancak şöyle turist gibi gezip görmeyi severim.



Şaşırtıcı bir şeye rastlamadım bir tek başta kullandığım görseldeki yer dışında..kale ve kaleiçi çok ihtişamlıydı gerçekten bir masal kitabının sayfası içindeymiş gibi hissettim.
Kalenin etrafındaki suların içinde timsahlar var mıdır diye merak bile ettim,o derece :)


Bilmem kaç bin seneler boyunca ayakta duran yapılar da epey etkileyiciydi ama soğuk işte bana buraları hep soğuk gelir..






Turist sayısı çok fazlaydı evet burası küçücük bir yer ama insanların ilgisini çekmektedir.Bu arkadaşlar bir yerleri görebildiler mi bilemiyorum çünkü sürekli bir şeyleri çekmekle meşguldüler :) ve her yerdeydiler.




Bu karede ben denizi görmektesiniz,yapıları incelemekte ve her birine hikayeler kurmakla meşgül iken :)


Lui de Fines'i hatırlıyor musunuz?..karşıma çıkınca adını hatırlamakta zorlansam da çocukluğumda yer ettiği için kısa bir süre sonra hatırlamış oldum :)


Ülke ile biraz alakasız ama kadınlar Avrupa'da gerçekten çok yalnız ya..yani nasıl desem kendilerini bir sistemin parçası etmek için özgürlük ve feminizm ambalajları içine sarmaya çalışsalar da kadınların yanlızlığını görmek mümkün.
Eşitlik diye savaştıkalrı şey aslında kutsallık ve değerini başka bir seviyeye daha alt bir seviyeye itmekten başka bir şey değildir..bu derin bir konu ve yeri olmadığı için hızlıca noktalamak istiyorum ama kadın Avrupa'da değer görmüyor bunun altını bolca çizmek istiyorum :)



Şair veyayazar ruhlular için ideal bir yer sayılabilir buraları çünküsü işe şudur:yağmurlu ve kapalı hava hakim,tarihi yapılar daracık sokakların sayısı çok haliyle yazmak ve anlatmak isteyen birine buralara gelip küçük bir otelde kalmasını tavsiye edebilirim,kurgu üzerine yazanlar özellikle burayı sevecekler eminim :)

Lüksemburg ile ilgili son olarak eklemek istediklerim şöyledir:
Geleneklsel lezzetleri tatmak için cepten yüksek miktar bir parayı çıkartıp kıyabilmelisiniz.Gücü yetmeyen bizim gibi Pizza Hut gibi yerleri tercih edebilir nasılsa Mc.Donald's veya Pizza Hut gibi yerler hemen hemen dünyanın her yerindeler,alışveriş yapayım derseniz size sakın yapmayın derim aşırı derecede pahalı herşey hemen bir örnek vereyim:


Oldukça pahalı mağazalar mevcut daha uygun fiyata bir şeyler var mıdır bilemiyorum bizim karşımıza öyle bir yer çıkmadı sokakta şal bileklik şapka satan seyyar satıcılar dışında..
Ama buralarda yaşayan Türkler var kendilerini görmedik ama izlerini gördük,bir dönerci dükkanı ve dışarıdaki masaların hemen yanına yığılmış çöp poşetlerden tanıdık :)))
Bazılarımız ülke değiştirsek bile aynıyız Avrupada olsak bile bazı özellik ve huylar ne yazık ki değişmiyor.
Yapmayalım böyle :)
Almanyada yaşayıp da bu yayını okuyan veya gidip de görmüş olan güzel yerler bileniniz varsa lütfen yorum kutusuna benimle paylaşın arkadaşlar size minnettar olurum.

En samimi sevgilerimle :(





O K U
PAYLAŞ: Whatsapp

19 Ağustos 2019 Pazartesi

Alaçatı


Buralar bir zamanlar incir ağaçları bataklık,sazlıklar ve sinkeleri bol bir yermiş.İmar gerektiren bir bölge kısaca haliyle bir zamanların valisiydi sanırım paşa da olabilir Yunanistandan çok sayıda içşi getirterek bölgeyi imar etmelerini sağlamış.
Gelenler aileleri ile geldikleri için ve bu imar durumu zaman gerektirip yıllarca sürdüğü için insanlar kendilerine bu bölgelerde ev ve toprak almışlar.
Gel zaman git zaman Alaçatı gerek denizi gerek muhteşem taş yapıları ile ve tabii ki iyi bir reklam ve tanıtım ile günümüz insanının dikkatini çekmeyi başarmıştır.
Evet epey kalabalıktır evet fiyatları da biraz tuzludur diyebilirim ama gidilesi görülesi bir yerdir.
Taş yapılar büyük oranda işletmeye dönüştürülmüştür,sahipleri çoğunlukla hala Yunanlıdır.Daracık sokaklarda yürürken bakımlı butikler ve cafeler insanı mest ediyor,sanıldığı gibi deniz Alaçatıya yakın değildir.Denize ve yine muhteşem olan koy ve sahillere ulaşmak için bir araça gereksinim vardır.
Alaçatının denizine yakın bir bölgede tatil yapmak isteyenler otel arayışlarında Alaçatı liman veya Alaçatı port olarak aramalarını yapmaları tavsiye olunur yoksa siz de benim gibi Alaçatıya gidip de ''deniz nerede'' diye aptalca bir soru sormayın :)
Alaçatıdan deniz görünmez,ancak dediğim gibi denize yakındır.



Alaçatıda iyi veya güzel olmayan bir otel düşünemiyorum ancak şöyle bir detay var ki bunu mutlaka sizinle paylaşmalıyım.İşletmelere yakın otellerin güzelliği göz alıcı olmasına rağmen otel sakinlerinin kalabalık ve sabahın erken saatlerine kadar süregelen gürültüden ötürü uyku uyuyamadıklarını haliyle sabahları geç uyandıklarını böylece kahvaltısız kaldıklarını da belirtmek isterim.
Daha sakin bir yerde konaklamak için mutlaka merkezden ve işletmelerden biraz uzak bir otel bakmanızı öneririm.
Bizim ilk kapattığımız otel tam da merkezdeydi hoş zaten kapattığımız otel fotoğraflarını gördüğümüz otel bile değildi başka bir oteldi,buna biraz moralim bozulsa da başka bir otel arayışına girmek zorunda kaldık.
Evet,Alaçatıya ulaştık kpatmış olduğumuz oteli girişi daracık bir sokakta olduğu için dolana dolana araya araya bulduk ama otel doluydu oda yoktu ve işletme sahibi bize başka bir otel önerdi,manzarası harikaydı sokaktaki havalandırmaya bakıyordu :)
Hal böyle olucna orayı terk ederek başka bir otel bulduk merkezden biraz uzakta sessiz ve skindi.
Otel ile ilgili düşünceler ve tavsiyelerim bu yöndedir gelelim Alaçatının kendisine :)
Alaçatı muhteşemdir!..
O kadar özenli ve temiz ki elinizdeki çöpü atacak yer bulamazsınız,şakadeğil.Sokaklarda bir tane bile çöp kutusu yok.
İşletmeler her detayı her köşeyi özenle dekore etmiş.
İnsan kendini bir Yunan adasındaymış gibi hissediyor.
Buyrun biraz da fotoğraflara bakalım..


Taş evlerin çoğu dediğim gibi ya otel ya da lokantaya çevrilmiş,her birinin harika arka veya ön bahçeleri vardır.



Bu şeker oğlan öğle uykusuna dalmıştı,bi okşayayım dedim,tırnaklarıyla karşılık verdi.Rahatsız etmeyeceksin.



Desenli bardaklar desenli fincanlar desenli masa örtüleri..





























Alaçatıda meyhane sayısı çok fazla,bizim gibi bu tur mekanlardan uzak duranlar bundan rahatsiz olacaktir cunku hem alkol hem de gece geç saatlere kadar olan canlı müzik(yanyana olan meyhaneler gürültü yarışı yapıyor resmen)inanılmaz derecede rahatsızlık verici ha bir de gözlerinize ve gönlünüze de iyi bakmalısınız zira insanlaraı tatil yerlerinde giysiyi az giymek gibi bir ruh hali sarıyor aman dikkat.





Ve deniz..
Pırıl pırıl turkuaz sularıyla Akdeniz!..
Delikli koyu şiddetle tavsiye ederim..
Yanınıza mutlaka içecek bir şeyler veya en azından su almanızı da.


Denizin rengi insanı mest ediyor,koylar çok temiz deniz suyu biraz soğuk ama insan alışıyor tabii.Biz çadırımızı kurup akşama kadar oturduk.Etrafta çok sayıda sokak köpeği mevcut,zararsızlar.


Yukarıda bahsettiğim delikli koy adını bu kayaların altında yer alan ve harika bir yer olan delikli geçitlerden almaktadır,denizin içinde olan açık bir mağara gibi düşünün hemen internette bir görsel kaçırıp göstereyim.


İşte bu delikli koydan bir karedir.Elbette ben de fotoğrafını çekebilirdim ama o kadar kalabalıktı ki bu geçiti bu şekilde çekmek için zannediyorum ki sabahın erken saatlerinde gitmek gerek,çekemedim.


Alaçatıya gtmeyi düşünenler için iki otel tavsiyem de var birincisi bizim kaldığımız Alaçatım Otel bir diğeri de Çat Kapı Alaçatı oteli her ikisi de hem merkeze yakın hem de sessiz bir yerdedir.
Aslında en güzeli bu koylardan birinde çadır kurmaktır kanımca ama gece ne derece güvenlidir bilemem Alaçatı artı ve eksileri olan bir yerdir evet cazibesi yüksektir ama ne yalan söyleyeyim insanların özellikle de kadınların bu derece çıplak gezmeleri hoş değil kadın olmak çok başka bir olaydır bence içini doldurmak gerek öyle eti budu göstermekle olmuyor.Bu durum sadece tatil yerlerinde değil ne yazık ki Avrupada da durum aynen boyle inanin hic bir fark yok.
Yemek yemek için Alaçatının değirmenlere doğru olan bölgeyi tavsiye ediyorum Tavuk dünyası'nın fiyatları hem çok uygun hem de şahane bir terası da var,değirmenleri doya doya seyredebilirsiniz akşamları püfür püfür de esiyor bi güzel :)
 Alaçatı ile ilgili söyleyeceklerim elbette bu kadar değil ama bilgisayarım daha evvel de söylediğim gibi nerdeyse komaya gireceği için yayınlarını stres ile hazırlıyorum dolayısıyla buna şükür.

Sevgilerimle..



O K U
PAYLAŞ: Whatsapp