5 Ocak 2022 Çarşamba

Bir Poşet Taze Fasulye (Hikaye)



-Bahçeden yeni topladım,tazecikler,çocuklara yapıp yersiniz deyip plastik bir poşetin içindeki taze fasulyeyi elime tutuşturdu babannem..
Ama ben eve gitmiyordum,çocuklarıma da o taze fasulyeden yemek yapacağımı da hiç sanmıyordum.
Poşeti elime valizimi taksinin bagaj gözüne yerleştirdikten sonra taksiye atlayıp gittim.
Arkamdan dualar okuduğuna o kadar emindim ki ama ruhumla beraber çok dağınık bir mekandaydı yüreğim,onu göremiyor dualarını işitecek halde de değildim.

Tren garına vardığımda aileleriyle trenin gelmesini bekleyen yaşıtlarıma takıldı gözlerim.
Giydikleri kıyafetler,ayakkabılar omuzlarındaki çantalar yanına alacakları valizler içinde oldukları hayat.Acımasızca kıyaslamaya başladım kendimi onlarla.
Hiç birinin elinde bir poşet taze fasulye yoktu ama,bu da beni onlardan ayıran tek şeydi.

Eşyalarımı rahatsız etmeyecek şekilde bir kenara koyup biletimi almak için gişeye doğru ilerledim,taze fasulye poşeti elimdeydi hala.
Gişede duran görevliden tek kişilik tek yönlü bir bilet rica ettim,taze fasulye poşetini gişenin camına koydum.Cüzdanımı çıkartıp biletin ücretini verdikten sonra poşeti tekrar elime alarak eşyalarımı bırakttığım yere geri döndüm.
Gözlerim hep insanlara takılıyordu.
Şu anda tam da şu anda benim ne yapmak üzere olduğumu bilmiyordu hiç biri.
Hiç biri evimi terk ettiğimi hayatımı çöpe attığımı insanların dilinde sakız gibi haftalarca belki aylarca iyi hafızası olanlarınsa yıllarca dillerinden düşmeyeceğimi bilmiyordu.
Ünlü olmak üzereydim ben,beni rahatsız eden en ufak ayrıntısını bile tespit ettiğim hayatı bir kaç dakika sonra çöpe atmak üzereydim.

Ve bazı bekleyişler bitmek bilmiyordu ve bazı şarkılar çok kısa sürüyordu ve benim elimde bir poşet taze fasulye vardı,bahçeden yeni toplanmış.
Arkamdan edilen duaları işitemeden basıp gitmişim mahalleden,köşeyi dönerken arkama bile bakmamışım.Geride bıraktığım hayatımdan,kirli sepetindeki yıkanamamış çamaşırlardan,mutfak tezgahına o evdeki son eylemim olan içtiğim son kahve fincanımdan epey uzaklaşmışım,ne giysilerimi ne sevdiğim cd'leri ne takılarımı ne ayakkabılarımı kısaca hiç ama hiç bir şeyi yanımda götürmekten nefret edercesine her birini bir an evvel şekeri toprağa düşmüş çocuk gibi her birinin üzerine basa basa hatta tepinircesine öfkemi kusarcasına gitmişim.

Bütün fırtınalarım hep böyle kopardı benim.
Kendimce..

Uzaktan gelen trenin sesi işitilince yolcular ve yakınları raylardan uzaklaşmak için geri adımlar atmaya başladılar.
Geri adımlar attılar.
Trenden olabildiğince uzak mesafede durmak için,olası kazaları önlemek için,trenin içinde yolculuk etmekti çünkü amaçları tren tarafından sürüklenmek değil..
Ben geri adım atamadım.Durdum öylece.
Arkamda geri adım atıp kendilerini daha güvenli bir yere alanlar olmasıan rağmen,elimde taze fasulye poşeti sağ kulağımda yaklaşan trenin sesi öylece izliyordum koca cüsseli trenin gözümde gitgide daha da çok büyüdüğünü.
Başımı sol tarafa çevirmeye cesaretim yoktu.Sol tarafımda geriye bıraktığım hayatın yaşandığı ev duruyordu çünkü.
Pencerelerini görecek gücüm olur muydu bilmiyorum,denemek de istemiyordum,bakmıyordum..yok sayıyordum..
Valizimde yazlık giysiler,neden hep yazlık almıştım acaba?
Havalar soğuyana dek dönmeye niyetim mi vardı acaba içten içe?
Birazdan beni tüm varlığımla yeni bir hayata taşıyacak olan tren eski hayatımı da ezip geçebilecek miydi acaba?
Acaba?..
Bu bilinmez yolculukta hangi taşın sağlamlığına güvenerek adım atıyordum?
Geride çocuğum kalıyordu,geride kendime verip tutamadığım sözler kalıyordu,elimde tutmak için emek verdiğim adamın sevgisi kalıyordu.
Her biri benim iken,beni ifade eder iken neden ben bir çırpıda her birini silip gidiyordum?..

Tren iyice yaklaştı,son sarılmalar son tembihler uçuşuyordu havada.
Birileri sımsıkı sarılıp birazdan uzaklaşacak olan bir beden için yine kendi bedeninden gözyaşı akıtıyordu.Bedenler birleşirken de ayrılırken de kendilerinden bir şeyler verecek kadar fedakârdı işte..
Benim için ağlayan yoktu,bedeninden hiç bir şey verecek birileri yoktu,sarılan yoktu bir kez daha düşün diyen yoktu hele ki sıkı giyin aman üşütme diyen hiç yoktu..
Öylesine gücüme gitti ki bu.
Kızına sarılan bir annenin dilinden dökülen bu cümleyi o annenin ağzından alıp göğüs kafesime bastırmayı ne kadar çok isterdim,hele ki annemden,bu cümleyi,,annemden duymayı ne kadar çok..
..ne kadar çok..

Ve aniden tren yüzümün önündeydi,aniden vedalaşan insanlar iki grup haline bölünmüş vaziyetteydi,aniden en kıymetli sözler kesilmiş eller valizlere yönelmişti.
Aniden,söylenecek en güzel en önemli sözler söylenmişti en sıcak gözyaşları akıtılmış ve hatta soğumak üzereydi..
Valizimi alıp trenin daracık basamağına ilk adımımı attım.
Arkamda eski hayat önümde daracık bir koridor..daracık bir geçit,daracık bir değişiklik.
Kalbimin hatıralarıyla vedalaşacağı daracık bir alan.
Daha fazlasına müsaade etmeyecektim,bu kalbe bu hayalci cana bu kadarı yeterdi,yetmeliydi.




Susturdum böylece kalbimi,hakkına hünharca girerek,hızlıca hatırlattım bu gidişin sebeplerini,azarladım sonra onu işitmeyince sözlerimi,bastırmaya çalıştım tepkisini..
Sustu..bizildi sanki un ufak oldu,küçüldü.
Bir çocuk gibi sindi bir köşeye,sonrasında ne yaptı bilmiyorum,bilmek istemiyordum..tren hareket etmeye başladı,bir bir sıfırlanıyordu camdaki manzaralar.
Her birinde ayrı bir anı ayrı bir hatırası olan o manzaralar..her bir kareyi dondurabilirdim oysa.Bir nefeste her birine belki de sayısız trajediyi tekrar tekrar canlandırabilirdim..

Elimde bir poşet taze fasulye olmasaydı eğer.
Canımı yakan herşeyi ama herşeyi belki de sonsuza dek lanetleyebilirdim..


Kiremithanem
Kiremithanem

”Bu Dünyada Çiçeklere Bakmak İçin Cehennemin Çatısında Yürüyoruz,Haydi Gelin,Çatıya Çıkalım!”

14 yorum:

  1. Yazı ve resimler bir araya toplanıp bir kitap çıkartılabilir,bunlardan iyi bir roman çıkardı herhalde..Zaten kitap çıkartan blog yazarlarının çoğu sanmıyorsam böyle yapıyor,belki sizde yapabilirsiniz..Emeğinize sağlık..🙂

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim,gerçekten.
      Şahsen içimden çok fazla şey dökülür diye kitap yazmaktan çekinmişimdir hep.
      Sevgiler.

      Sil
  2. bazı bekleyişler bitmek bilmiyordu ve bazı şarkılar çok kısa sürüyordu...
    ne güzel bir cümledir bu....

    YanıtlaSil
  3. O kadar anlatmışsın ki... O kadar hissediliyor ki... Bir şey demeye gerek bile yok üstüne. Eline, kalemine sağlık!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim okuduğun için teşekkür ederim.

      Sil
  4. Merhabalar.
    Öyle etkilendim ki, kendimi hikayenin içinde buldum ancak bir sonuca ulaşamadım. Bir poşet taze fasulye kurtarmış olayı. Aksi halde, katlanamayacak sonuçların altında kalmak da vardı.
    Anlatım tarzı, kurgu ve üslup fevkaladeydi. Kaleminize, emeğinize ve yüreğinize sağlıklar dilerim.
    Selam ve saygılarımla.
    NOT: İlk görsel bir çan, ikincisi ise istasyon adı Kiril alfabesiyle yazılmış bir tren istasyonu. Bu çan resmi tren istasyonuna mı ait?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba Recep bey ilk görsel yaşadığım şehrin tren istasyonu yazılar Yunanca ve evet çan da ona ait.
      Okuduğunuz için teşekkür ederim.

      Sil
  5. hüzünlü hikaye, güzel hikaye, kız neden gidiyor :)

    YanıtlaSil
  6. Çok hüzünlüydü ve güzeldi. Okurken kendimi giden kızın yerine koydum, gerçekçi yazılmış,kaleminize sağlık..

    YanıtlaSil
  7. bu yazını bloguma koydum :)

    YanıtlaSil
  8. Yoruma ihtiyacı yok hikâyenin. Kaleminize sağlık. Çok güzel. Siz öyküleyici anlatım içeren daha çok metin yazmalısınız bence. :))

    YanıtlaSil
  9. Son anda geri dönecek diye bekledim

    YanıtlaSil

Yorumunuz en kısa sürede sevgi ve alaka ile cevaplandırılacaktır.
Yorum yaptığınız için teşekkür ederim.