27 Şubat 2023 Pazartesi

Deprem/Karanlığın İçinde Ne Var?


Bir çok şeyin daha iyi olması için veya başka yolu olmadığını düşündüğümüz için köklü kararlar veririz ya hani.
Bazen dönüşü olmayan yollara gireriz hani,dönmeyeceğimize kesin inanarak köprüleri yıkar gemileri yakarız ya hani..
İşte hayatımın böyle bir noktasında ben de köprüleri yıkmış gemileri yakmıştım cesurca ve aptalca.
Dünya üzerindeki haritamı şekillendiren kararlarımdan bir karar olduğunu da mutlaka yazmalıyım.
Bulunduğum yer,içinde nefes aldığım ev,geride bıraktıklarımla elimin tersiyle atıp savurduklarımla sürekli kıyas içindeydi..
Zaman sonra çaresizlik öylesine yapışmıştı ki canıma,ne pencereden odaya sızan dolunayın ışığını ne de peteklerden yayılan sıcaklığını algılayabiliyordu zihnim.
Yatağa uzanmış battaniyemi üzerime çekip cesurca savunduğum ve bolca hayal ile zenginleştirdiğim kararımın ne denli incitici ve yıpratıcı olduğunu her hücremde her nefes alışverişimde yaşıyordum.
Yanımda kimse yoktu üstelik.
En yakınımdan en uzağımdakinden tutun da değil fiziken,ruhen kalben manen bile kimse yoktu.
Ben büyük ama sessiz bir kalabalığın içine atmıştım kendimi.
Ben boğuk ama hızlı ilerleyen bir denizin ortasına bırakmıştım kendimi.
Geceydi,dolunaydı,dışarısı karlarla kaplıydı ve ben daha evvel hiç bu denli soğuğu olan bir yerde bulunmamış yaşamamıştım.
Tek başıma,can başıma özümle yalnız.
Başımı örterek battaniyenin altındaki karanlığa gizlemiştim kendimi.
Karanlık dışında hiç bir şey göremiyordum o anda ne bir ışık ne bir ses.Duyularımın tümü kapanmıştı sanki,her şeyimi sadece bir his sarmıştı,çaresizlik.
Kimse yoktu,yardım edecek durumu iyileştirecek avutacak veya elini uzatıp sırtımı sıvazlayıp ''bu da geçecek'' diyecek,kimse yoktu.
Battaniyenin altındaki o buz gibi karanlığın içinde insanın nasıl da özüyle tek başına,renksiz,hareketsiz hissiz kalabileceğini soğuyan kanımla beraber tüm azametiyle hissediyordum.

Böylesine renksiz böylesine gövdesiz böylesine tanımsız bir ruh hali içindeyken insan aslında kimse yokmuş meğer.
İşte o soğuk kış gecesi yaşadıklarım aşağı yukarı böyleydi..
Enkaz altında kalmış gibiydim kısaca veya suda boğularak bedeni kıyıya vurmuş mülteci gibi,evine alınmayan veya evin yolunu kaybeden küçük bir kız çocuğu gibiydim..
Depremi yaşayan insanların bu duygulara yakın duygular hissettiğini hissettim.
Zihnimin belirli sebeplerden dolayı kitlenen bölümleri hariç yaşanan bir çok duygu durumunu bizzat yaşarcasına empati kurabilen biriyim.
O soğuk kış gecesinde ben de bir enkazın altındaydım.
Bağırsam,ağlasam,duvarları yumruklasam,var gücümle isyan etsem bile sesimi isyanımı duyacak hiç kimse yoktu etrafımda çünkü.
Kalbime,kalbimin içine içine yaklaştırdım yüzümü.
Ellerim neremdeydi bilmiyorum ama yüzüm kesinlikle kalbime yaklaşmıştı,kalbimi görebiliyordum o karanlığın içinde.
Üşüyordum,yalnızdım,duyulmuyordu sesim.
Gözlerim açık olsa ne fark eder,her yanım karanlık ve soğuktu.
Ve işte o gece hayatımda ilk kez güçsüzlüğümün ortasında,zayıflığımın göbeğinde,sordum bu soruyu:

Kimse yok mu?

Kimse yok mu bu halimi görecek,kimse yok mu yardım edecek,kimse yok mu bedenimi dibe çöktürüp ruhumu anlamlandıramadığım bu boşluktan çekip kurtaracak?

Kimse yoktu işte..
Bir karanlık bir battaniye,özüm ve başka hiç bir şey.
Hiç kimse..

Bu gece son gecemin son ânı mıydı?
Ölmek gibi bişeye benzemiyordu ama ölmek böyle bir şey miydi?
Herşeyi kaybedince insan geriye kalan şey miydi?

Geriye kalan buysa,bu neydi?

Bu neydi?




Denize gittim bugün..kış aylarında daha evvel hiç denize gitmemiştim,elbetet ki görmüştüm ama böylesine yaklaşmamıştım.
Muhteşem bir enerjiyi kıyılara savuruyordu dalgalar,martılar rüzgara karşı koymadan uçmaya değil havada kalmaya çabalıyordu,deniz tüm gücüyle kıyıya dalgalar savuruyordu,umursamıyordu kayaları umusamıyordu martıları umursamıyordu yaşananları..

Deniz;dedim içimden..
Salıversen ya bu enerjiyi Elbistan'a doğru,Malatya'ya doğru,Hatay'a doğru  kısaca depremin yerle bir ettiği o yerlere salıversen ya kendini..yıkasan oradaki gözyaşları,temizlesen toza dumana karışan elleri,bebelerin yüzünü aydınlatsan annnelere masmavi umut olsan ya...

Canım böylesine yandı o topraklara,canlılara cansızlara ve canilere de ayrıca..
Canilere de yandı canım,canına kıyılanlra yandı canım,canice dünya malına meylederek hayalleri enkazlara gömen insanların insansızlığına da yandı canım..

Çaresizliklerine de yandı ''kimse yok mu?'' deyişlerine de..karşılık bulamayanlara yandı canım,karanlığa da..
Durmadan yağan o karlara da..
Kar'a da..

Kar'a bir tık fazla..ona biraz daha fazla..






Kiremithanem
Kiremithanem

”Bu Dünyada Çiçeklere Bakmak İçin Cehennemin Çatısında Yürüyoruz,Haydi Gelin,Çatıya Çıkalım!”

10 yorum:

  1. Geçmişte yaşadığımız her tecrübe çok az değişime uğrayarak bilinçaltında kalıyor am gün geliyor gene sarsıyor, yıpratıyor insanı. İzleri kolay kolay silinmiyor.
    Geçmiş olsun demek de yeterli olmuyor ama insanoğlu çaresiz...
    Selam sevgiler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kalbin de bir zihni var gibi değil mi?
      Unutulmuyor Makbule hanım tam aksine empatimizi geliştirmemize vesile oluyor.
      Rabbim muhafaza etsin benden de sevgiler.

      Sil
  2. Ne kadar da doğru dile getirmişsin her şeyi. Yaşayanlar bilir ne kötü olduğunu. :(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Müslümanlar tek bedendir insanlığı olanlar da öyledir,bir uzvu acı çekti mi tüm gövde bundan etkilenir..
      Rabbim insanlığımızı artırsın müslümanlığımızı pekiştirsin dilerim Duygucum.
      Sevgiler canım.

      Sil
  3. Öyle güzel yazmışsın ki... Evet canımız çok yandı. Kar'a biraz daha fazla.

    YanıtlaSil
  4. Üzüntüyü, çaresizliği en derinden hissettiğimiz bizi kedere boğan bir andı adeta. İnsan empati yapınca en içten hissediyor bu duyguları da… Yardım göndermek ve dua etmekten başka elden bir şeyin gelmemesinin de insanın aslında ne kadar da aciz bir varlık olduğunun hatırlatıcısı da oldu. Ölenlere Allah rahmet eylesin, geride kalanlara da sabırlar versin inşallah…

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Amin..yaralar öyle derin ki nasıl sarılır bilmem..
      Belki zamanla,imanla muhakkak ve dayanışma ile,başka yol var mı bilmiyorum.

      Sil
  5. Ben de yarın denize gidiyorum sevgili yazar. Su kenarına gitmeye, ellerimle kumu hissetmeye karar verdim çünkü tüm bu yaşananlar nedeniyle içime yerleşen hüzünden bir türlü kurtulamıyorum. Şubat, Mart, Nisan derken aylar geçiyor ama duyguların ağır yükü yürekte oturmaya devam ediyor. Özlemişim seni okumayı. Kelimelerine, kalbine sağlık.

    YanıtlaSil
  6. 5 şubatta ben de denize gitmiştim. Buz gibi havada ne işim varsa, gittim işte. Düşünüyorum şimdi. Acaba daha dikkatli baksam etrafıma bir işaret görür müydüm, havada bir ağırlık var mıydı, deniz nasıldı.. Şimdi düşündükçe delirecek gibi oluyorum. O gün binlerce insanın son günüymüş. Son kez yemek yemiş, son kez sevdiklerini öpmüş, son kez çocuklarını yatırmış, son kez su içmiş.. Unutamadığım iki an var. Gece evden apar topar çıkarken yoldaki trafik ve radyoda 8.0 büyüklüğünde olduğu tahmin ediliyor diyen spiker.. Bir de annemlere vardığımızda sabaha karşı camilerden yapılan yolları boşaltın anonsu.. Biz kolay kolay atlatamayacağız bunu. Adana'dan sevgiler.

    YanıtlaSil

Yorumunuz en kısa sürede sevgi ve alaka ile cevaplandırılacaktır.
Yorum yaptığınız için teşekkür ederim.