Kadının elinde şampanya bardağı vardı,güneş gözlüklerini de takmayı ihmal etmemişti,akşam vakti olmasına rağmen..
Küçücük teknede böyle bir keyif içerisindeydi..
Hava güzeldi ve henüz güneş batmamıştı..
Nehrin kenarına bir halı sererek kahvelerimizi içtik..
Kahveler bile fazlalıktı aslında.
Doğa büyüleyiciydi..
İnsan sayısı yaz tatili sebebiyle azalmıştı,parktaki çocukların sayısı da.
Çevre dinlenme moduna gemişti sanki..
Kaz ailesi yavrularını gezintiye çıkarmıştı,anne kaz yavruların yanında baba kaz ise etrafı kol açan ederek garip garip sesler çıkararak onları yönlendiriyordu..
Yavrula yanımıza kadar geldiler.
Otların içinden buldukları nimetlerle karınlarını doyurmakla meşgul iken kaz baba güvenliği elden bırakmıyordu,yol kenarından geçen bisikletlere özellikle dikkat ediyor başını sistematik bir şekilde sağa sola çeviriyordu.
Anne kaz ise yavruların yanındaydı..
Baba kaz yine garip ve güçlü bir ses çıkararak her biri yemeyi bırakarak nehre doğru yöneldiler..
Suya girip anne kazın kuyruğu arkasına sıralanıp uzaklaştılar..
Baba kaz daima biraz mesafeli durmaya özen göstererek ailesini korumaya devam ediyordu..
Akşam yaklaştıkça minicik sinekler de uçuşmaya başladı..güneşin mahmur ışınları önünde büyüleyici bir görüntü meydana geldi..
Sanki birileri bir sihir yapmak ile meşguldü..havada uçuşan minik sineklerin varlığı efsunlu bir görüntü ile orada bulunanları mest etmeye yetti.
Serinlik,ardından gün batımı..
Oldukça sıcak geçen bir günün son demlerinde suyun sesi eşliğinde biraz daha kitap okudum.
Kalkıp eve gitmek gelmiyordu içimden kitap da öyle bir sarmıştı ki bu gidişimi daha da bir zorlaştırdı.
Nehir,su,gün batımı,doğa..
Her biri gözümün önündeydi.
Her biri büyüleyiciydi,karşımızdan küçük bir tekne geçti..
Bir kadın ve bir erkek içindeydi..
Kadının elinde bir şampanya kadehi vardı..
Hayatı teknedeki kadın gibi mi yaşamak gerekiyordu*..