12 Mayıs 2018 Cumartesi

İstanbul


Bir İstanbul özlemi sardı ki..
Ramazan yaklaşırken de oradaki havayı hatırlayınca insan mest olmaktan da öte bir hal içine giriyor.
-Yahu ne şanslı bu İstanbullular,diyorum kendi kendime.
Tamam trafiği çok sahtekarı artisti çok,kalabalığı bunaltır bıktırır usandırır ama öyle de güzel yanları ve yerleri de vardır ki mübareğin ruhunu doyurur,dinlendirir.
Bambaşka alemlere götürür de dönmeyi unutturur insana.
Nereye gittiğin ve ne yaptığın önemli olmuyor o zaman..

Mesela Aksaray'dan yol alırsın ki Aksaray da öyle günahsız bir yer değildir bilenler bilir,hafif yokuşu çıkarsın Beyazıt meydanına ulaşırsın bir bakmışsın ki güzel bir çay bahçesi çıkmış karşına vakitlerden de akşammış insanlar alışveriş sonrası veya iş çıkışı buluşmuş ailesi eşi dostu veya dostlarıyla,çay içiyorlar gündemden bahsediyorlar..çay simit derken simitlerin susamlarını toplamak için güvercinler masaların altında dolaşıyorlar sonra birden büyük bir güvercin topluluğu havalanıyor havaya herkesin dikkatini çekiyor sohbetleri bölüyor..
Ağaç dallarının arasından geçiyorlar o dalların arasından geçen ikindi güneşiyle yıkanıyorlar,minarelere kadar yükselip ezan sesiyle kanat çırpıyorlar,gökyüzünde dolaşıp tekrar yerlere iniyorlar.

Bir yandan elindeki oyuncağı ile kendini bu güzel ortamın içinden bambaşka alemlere taşıyor bir çocuk,diğer yandan henüz yeni bir yuva kurmuş derdi havlusu kırlenti olan bir çiftin sohbeti takılıyor kulağına diğer yandan birileri sadaka değil elindeki mendil paketini almanı istiyor senin belirlediğin bir fiyata..böylece de yavaş yavaş akşam oluyor,ikindi suları günbatımına doğru akıp gidiyor,kimileri camiye gidip ibadet ediyor kimileri bu manevi boyutunu fark etmediği için birilerinin cebine cüzdanına göz dikiyor.
Beyazıt meydanından ayrılınca biraz yürüyüp Çemberlitaş'a ulaşıyor insan,bilmem hala sürer mi o taş yapının bakımı en son gittiğimde halen devam etmekte hatta hakkında bir kaç efsane hikayesi dahi konuşulmaktaydı.

Sürekli tadilat halinde olmasının sebebi altındaki hazinenin büyüklüğünden dolayı bir türlü yıllarca gün yüzüne çıkarılamayışı olduğunu söyleyenler olmuştu ancak ne denli doğru olduğunu kimse bilemiyor..onun etrafında da yine güvercinler uçuşur durur,kalabalık buralarda da pek yoğun olur yapacak çok fazla bir şey yok gibi görünür ama hamamı vardır sineması vardır yiyecek içecek mekanları vardır biraz araştırınca buralarda da güzel vakit geçirilir ancak uzun süre kalınmaz Sultanahmet camiinin minareleri öyle güzel görünüyor ki bir an evvel ulaşmak için heyecan duyuyor insan..

Kalabalık genellikle o yöne doğru yol alır,omuzlarına hırkasını atıp yürüyenler,uçuşan başörtüsünü düzelterek yürümeye çalışanlar ve çocuklar binbir çeşit oyunla Maraş dondurmasını bir türlü çocuğun eline vermeyen dondurma cambazının önünde duruyorlar..
Sultanahmete varınca da değişiyor dünya,değişiyor insan..
Minarelerin inceliği ruhuna dokunuyor..semaya bu denli yakışan başka bir yapı var mıdır bilemiyorum,ayaklar oraya yöneliyor..
Camiinin avlusunda her memleketten insanlar var,kendi evlerindeki rahatlıktan da öte bir rahatlık içinde bahçenin zeminine oturduklarını görürsün..
Yerliler ve yabancılar,insanların bu denli aynı ve farklı oldukları başka bir meydan var mıdır İstanbulun bilemiyorum ama bu camiinin avlusunda kisme kimseyi garipsemiyor kınamıyor kılık kıyafetine söz söylemiyor..
Camiye girenleri giydiren bir kültür,camiiden çıkanları da değiştiren bir dinin merkezi gibi Sultanahmet camiisi..
Günbatımına az kalmıştır,Gülhane parkından süzülmek ister insan denize doğru,gönlünü deniz kokusu balık kokusu iyot kokusu hafifletmiştir sanır ama yanılsama içindedir,Sultanahmet camiinin lezzeti gitmemiştir henüz kalbinin sokaklarından..o maneviyat ile yol almaktadır,doymamıştır çünkü,ne ile gıdalandığını da anlayamamıştır çoğu zaman çünkü..
Nefistir insan,yol alır midesinin götürdüğü yere doğru bazen..
Ulaşır Eminönüne..

Eminönü..
İçimdeki kayıkların,salların ve gemilerin diyarı sanki..
Martılar sonra..
İstanbulun martıları başka Eminönünün martıları bir başkadır..
Öyle tok,öyle tatmin olunmuş kuşlardır ki..
Elini uzatsan gelir,simidini uzatsan geri çevirmez..
İşte tam orada o maviliğin o deryanın kıyısında hayalin ve gönlün çok eskilere dayanan ve toprağına kanına mayana dahi karışmış ve katılmış olan din,devlet,vatan ve İslam aşkının gücünü görürsün.
Görkemli bir manzara karşısında kalabalıkların içinde kimseleri tanımadığın halde evinde olduğunu hissedersin,kaybolmaktan korkmazsın,kaybolmayı arzu edebilirsin hatta.
Karşındadır çünkü Boğaz,yakınındadır gemiler vapurlar..

Sebebin de hazırdır o an..
Karşıda Kız Kulesi var..



İstanbul..
Kimine günah kuyusu kimine İlah kapısı..


İstanbul..
Kimine yüz karası,kimine gönül deryası..


İnsanın rengine göre renklenen şehir,insanın gönlüne göre şekillenen şehir..
İyi ki varsın,iyi ki varsın..
..


Kiremithanem
Kiremithanem

”Bu Dünyada Çiçeklere Bakmak İçin Cehennemin Çatısında Yürüyoruz,Haydi Gelin,Çatıya Çıkalım!”

14 yorum:

  1. İstanbul'u sizden okumak çok güzel.:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tekrar gidince göstermeyi de çok isterim inşallah teşekkür ederim.

      Sil
  2. vayyy bee :)) bu nasıl içten bir yazıdır olduğum yerden özledim :) her kelimesine kadar haklısın ama gerçekten de vazgeçilemeyen bir şehirdir İSTANBUL ❤️

    YanıtlaSil
  3. Ramazanı bu denli sabırsız ve samimi bir bekleyiş içinde karşılaman farklı bir boyutta orada imiş gibi hissetirebilir, ne güzel maşaallah. Geçen yıl teravih heyecanlarını belki zor ve az olanın içinde büyüttüğü tatmini yazılarından çok yakın hissettim. Zaman da mekan da mülk sahibinin elinde bir vasıta ya da bizim elimize verilmiş hikmetli bir pusula, rehber. Bazı an gelir gözünü kapadığında oradasındır bazen de kapılar kapalıdır, dibinde sıcağında olduğunu ne görür ne yaşarsın. Allah yakinini ziyadeleştirsin inşallah.
    Biliyor musun bir defa gittim ramazanda Sultan Ahmet'e, bir hevesle teravih de kılmak niyetiyle. Kalabalıktı tabi bu normal ama panayır havasına büründürmüşler, caminin dışında iftar yapılan yerlerde de bu vardı. Ben ramazanın direklerarası denilen ve aslında var olmayan bir rituele öykündürülmesine çok bozuluyorum, bunu referans alıp yapılanlara da. Bu kadarı kaçınılmaz belki ama ruh mekanı da zamanı da bast edebilir. Yine de maneviyatın güzel yaşandığı bir yer tüm kargaşa ve sinyal bozan etkilere rağmen.
    Kim bilir belki nasip olur bir gün bir terazvih namazında buluşuruz İstanbul'un güzellerinden birinde.
    Ramazanın mübarek olsun, duanı bekler çok dua ederim. Muhabbetle..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yorumundan sonra acaba şu anda dünyanın hangi yeri temiz ve ibadetin ve dinimizin tam hakkıyla yaşandığını düşünmeden edemedim,Mescid-i Aksa desen Israil'in elinde Kâbe desen çarpık bir altısı olan şımarık prens ve krallar elinde bunlar en kutsal mekanlarımız olmasına rağmen orada bile yakınlarında çevresinde fuhuş kumarhane veya zulüm kan ve acı mevcut bu da demek oluyor ki mekan neresi olursa olsun(Yanlış bisey söylemekten Allah'a sığınırım)insan içindekini yaşamalı koşulları çoğu zaman önemsemeden.
      Dualarda olmak insana hiç beklemediği bir huzur yaşarır bazen ve kendi kendine merak eder o an "acaba ben bu huzuru hak edecek ne yaptın ki şimdi?"diye,işte o huzur anlarının mimari birbirimize yaptığımız dualardır,Allah razı olsun her iki âlemde görüşmek duasıyla.

      Sil
  4. Bu dediğin rotayı her gün bizzat giden biri olduğum için gayet iyi anlayabiliyorum yazdıklarını.
    Eminönü'nden sonrası beni biraz gürültüsüyle, kalabalığıyla yorsa da öncesindeki vapur keyfi her şeye değer. İstanbul ne onunla ne de onsuz...

    YanıtlaSil
  5. Uzun olduğu için önce biraz gözüm korktu ama okudukça kendimi harfler arasında yüzerken buldum :) İstanbul bir dünya! İnsan oraya iniyor ve iradesiyle bir yaşam tarzını benimsiyor. İstanbul, herkese hitap eden bir şehir; bu yüzden herkesin şehri. Neşeli sevgilerle :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İstanbula giden istese de istemese de ayak uydurup İstanbullu olabiliyor gerçekten büyüsü güçlü :)
      Teşekkür ederim.

      Sil
  6. Her sene ozellikle ramazanda gidip her kosesinde bir teravih kilmak her kiyisinda bir imsak beklemek her camisinde secdeye varmak o maneviyatina burunmek istedigim hem ruhumu hem gozumu hem gonlumu beslemesini istedigim yerdir istanbul ama henuz nasip olmadi insallah birgun hepimize olsun😍💖
    Ustelik oyle guzel anlatmissinki gidip gezmis kadar oldum sagolasin seyyah yurekli arkadasim🤗😘

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İnşallah bir gün gidersin inşallah gideriz canım.

      Sil

Yorumunuz en kısa sürede sevgi ve alaka ile cevaplandırılacaktır.
Yorum yaptığınız için teşekkür ederim.