17 Ekim 2017 Salı

Okuyalım:Tolstoy/ İnsan Ne İle Yaşar?


Çok kısa bir sürede biten ancak kısa bir sürede sindirilmeyen bir kitap.
Üç adet hikayeden oluşmasına rağmen insana güzel öğütler ve çarpıcı örnekler sunuyor.
İncecik kitapalrı daima sevmişimdir..ama bana bir şeyler katanları daha da çok.

İnce kitap farklı bir durumdur.Okurunu tekrar kendisine çekme gücüne sahiptir.Elden kolay kolay düşmez,tekrar okunması ise mümkün..bu kitabında asıl konuları insanın nelere ihtiyaç duyduğu kaleme alınmıştır,baba şefkatiyle üstelik..

Gerek Tolstoy olsun gerek Dostoyevski olsun,bu iki yazarın kaleminde hep bir baba şefkati hissediyorum..hem uyarıcı hem eğitici.Bazen gerçekleri baştan söyleyerek bazen gerektiği için hikayelerle örneklendirerek.

Okuruna bir şeyler katmak,bir yazarın kaleminden dökülenler ile hayatı gözden geçirmesini sağlamak belki de okumanın gerçek anlamı ve amacıdır..
Rengarenk dünyalara daldırmadan,gerçek hayatın gerçekte nasıl olduğunu veya olabileceğini okuruna hissettiren her yazar beni cezbetmiştir..

Her kitabın bende br iz bırakmasını isterim,notlar almaktan çok aklımda bir şeylerin kalmasını isterim ve bunun için okurum elimden geldiğince..

Bu incecik kitapta insanın daha çok mala daha fazla paraya veya mevkiye değil,insanın asıl ihtiyaçları inanç,sevgi,merhamet,cömertlik ve kanaat..bu kitaptan aldığım mesajlar bu yöndedir..

Giderayak bu kitaptan bir hikayenin özetini sizinle paylaşmak istiyorum,gerçi kitaptan tamamını okumak çok daha etkileyici ama yine de nasip meselesi,belki bu kadarı bile bir şeyler anlatabilir..


TOLSTOY:İNSAN NE İLE YAŞAR?

Tolstoy’un İnsan ne ile yaşar adlı kitabında, çiftçi Pahom’un hazin ve ibretlik öyküsü yer alır. Sıradan kendi halinde bir çiftçi olan Pahom, daha zengin bir hayatın hayalini kurmaktadır. Uzak bir yerlerde cömert bir reisin karşılıksız toprak verdiğini duyunca, daha çok toprak elde etmek için reise gidip talebini iletir. Gerçekten de Reis herkese istediği kadar toprak veren cömert biridir. Pahom’a “Sabah güneşin doğuşundan batışına kadar katettiğin bütün yerler senin fakat güneş batmadan yeniden başladığın yere dönmen lazım.” der. “Yoksa bütün hakkını kaybedersin.”



İnsana Ne Kadar Toprak Lazım?

Pahom güneşin doğuşuyla beraber başlar yürümeye. Tarlalar, bağlar, bahçeler geçer. Tam geri dönecekken gördüğü sulak bir araziyi es geçemez. Şu bağ, bu bahçe derken bakar ki güneşin batmasına az kalmış. Koşar, koşar, ama kesilir takâti. Halsiz adımlarla yürümeye devam ederken, Pahom’un burnundan kanlar damlamaya başlar. Tam başladığı noktaya yaklaşmışken, bir an yığılır yere ve bir daha kalkamaz…

Reis olanları izlemektedir. Çok kereler şahit olduğu olay yeniden vuku bulmuştur. Adamlarına bir mezar kazdırır. Pahom’u bu mezara gömerler. Reis Pahom’un mezarının başında durur şöyle der: “Bir insana işte bu kadar toprak yeter!”
Bilin ki, dünya hayatı ancak bir oyun, bir eğlence, bir süs, aranızda karşılıklı bir övünme, çok mal ve evlat sahibi olma yarışından ibarettir. (Nihayet hepsi yok olur gider). Tıpkı şöyle: Bir yağmur ki, bitirdiği bitki çiftçilerin hoşuna gider. Sonra kurumaya yüz tutar da sen onu sararmış olarak görürsün. Sonra da çer çöp olur. Ahirette ise (dünyadaki amele göre ya) çetin bir azap ve(ya) Allah’ın mağfiret ve rızası vardır. Dünya hayatı, aldanış metaından başka bir şey değildir. (Hadid Suresi 20)

Mütemadiyen biriktirmek istiyoruz. Yiyemeyeceğimiz kadar erzak, giyemeyeceğimiz kadar kıyafet, kullanamayacağımız kadar eşya, oturamayacağımız kadar ev… Gözlerimiz midelerimizden, arzularımız ihtiyaçlarımızdan daha büyük…
Ve insan yaşlandıkça besler, gençleştirir arzularını. Biriktirdikçe hayata olan bağlarını artırır. Öyle bağlanır ki hayata, bir gün bu diyardan göçüp gideceği fikri zamanla yitip gider aklından…

Tüketmeye de çok meraklıdır insan. Biriktirdiği paranın, eşyanın, malın mülkün yanında zaman tüketir, söz tüketir… Benlik biriktirirken, benliğini tüketir…
Sofraya koyabildiğimiz bir bardak çayın, zeytine, ekmeğe ulaşabilmenin bir zenginlik olduğunu ne zaman fark edeceğiz.

Doldurabildiği bir cüzdanı olmasa da, bir evi muhabbetle, kanaatle dolduran bir kadının, akşamları evine gelen, ekmek getiren, eline sağlık diyen bir erkeğin, iman dolu bir yüreğin zenginlik olduğunu ne zaman anlayacağız?

Gören bir gözü, tutan bir eli, yürüyen bir ayağı satın alamayacak ve kaybedince tekrar sahip olamayacak kadar fakiriz hepimiz.
Kiremithanem
Kiremithanem

”Bu Dünyada Çiçeklere Bakmak İçin Cehennemin Çatısında Yürüyoruz,Haydi Gelin,Çatıya Çıkalım!”

5 yorum:

  1. Yıllar önce okumuştum, hoşuma gitmişti o tarihlerde. Tekrar okumsk gerek.

    YanıtlaSil
  2. Güzel bir hikaye okudum teşekkür ederim... Dediğiniz gibi kitabı okur muyuz okuyamaz mıyız? bunlar nasip meselesi... Okuduklarımdan şunu anladım... yıl kaç olursa olsun insanın istek ve arzuları her devirde aynı...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Do az insanın nefsi ne yazık ki..bu hikayede toprak bile yetersiz kalmış.
      Okuduğunuz için ben teşekkür ederim.

      Sil
  3. 2 defa okudum ve hâlâ okunası bir kitap. Okumayanlar mutlaka bu kitabı okumalı. Paylaşım için teşekkürler.

    YanıtlaSil

Yorumunuz en kısa sürede sevgi ve alaka ile cevaplandırılacaktır.
Yorum yaptığınız için teşekkür ederim.