21 Ekim 2017 Cumartesi

Gözler Annelere İhanet Eder


Gün bitti.

Ayaklarımda hafif bir şişkinlik vücudumda belirgin bir hararet.
Gün sonu saate sık sık bakıyorum.
Çocukların yatağa girmesine kadar dakikalar ile ilgili kısa devirli programlar yapıyorum.
Dokuzda banyo yaparlarsa on'a doğru yatakta olurlar türünde kısa programlar.
Kafamdaki program nadiren gerçekleşir her akşam mutlaka uzaması veya bozulması için bir şeyler olur.

Bu akşam da aynısı oldu.
Yemek yendi salon toplandı makineye bulaşıklar kondu çocukların banyosu yapıldı tam yataklarına yatıracağım derken küçüğün emziği kayboldu.

Köşe bucak her yere baktık,yok.
Koltukların altına yastıkların arasına bütün oyuncakların içine her bir çantanın her gözüne emzik yok.
Çocuklar yatakta emzik yok..hayatımda defalarca yaşadığım bir olayı tekrar yaşıyor oluşum ayaklarımın şişkinliğini vücudumun hararetini artırdı ve hala emzik yok.

Düşünmeye de mecalim yok.
-En son nerede görmüştüm daha az önce çocuğun ağzındaydı ve şu anda yer yarıldı içine girdi sanki,yok.

Üç kişi altı adet göz arıyoruz emzik yok.
Saat geçiyor sırtımdaki ağrılar da baş gösteriyor bir yandan emzik arıyorum bir yandan da geçen günü düşünüyorum.
Şeytanın avukatlığını yapan bir ses var kafamda kızılmayacak şeylere kızıyorum emzik hala yok.

Evrenin bilinmezi haline gelen emzik onsekiz yıl boyunca tekrarlanan olay her yıl değil ama tekrarlanınca aylar süren bir tekrardan bahsediyorum emzik kaybolunca dünya üzerinde tek gaye o emziği bulmak oluyor.

Nihayet o emzik bulunuyor.
Banyoda üstelik bir dolabın altına kaçmış vaziyette solgun mor bir renge sahip varla yok arası bir renk işte gördüm tam da kalorifer peteğinin altında masum masum bana bakıyor.

Emzik verilir ve son anda gelen anneeeğ süt yap talebi de yerine getirilir o süt içilmeden yorgunluktan ve emziğin bulunmasını beklemekten bıkmış bir halde çocuk uykuya dalar.

Nihayet ışıklar söner ezan saati ve çanak anten makinesi dışında ışık saçan hiç bir şey yok etrafta,huzur teşrif etti.

Günün en güzel saati çabuk geçen vakti sessiz zaman dilimi çocukların nefesi odada yanlarından geçiyorum elimde büyükçe bir fincan kahve,kakuleli kahve üstelik ayaklarım şişmiş sırtımda ağrılar bacaklarımda bir nehri geçmişcesine bir ağırlık giysiler üzerine yapışmış sanki nehir derindi ama çırpındım kulaç açtım azmettim ve sonunda nehri geçtim.
Üzerimdeki giysiler sırılsıklam bedenime yapışmış ağırlıkları yorgunluğuma yorgunluk katan türden,çocukların odasından geçiyorum huzur dolu bir ortam hiç bir ışık yok hiç bir ses yok elimde fincanım,kakuleli kahvem son adımlarımı atıyorum birazdan odamda olacağım küçük mavi yıldızlı ışığı yakacağım biraz müzik açacağım ayaklarıma kara sular indi,bir gün derin bir nehir gibiydi yoruldum çok konuştum çok yoruldum çok eşyaya dokundum defalarca indim çıktım evin içinde,giydirdim tembihledim,barıştırdım,öptüm,kokladım,kemiklerini acıtacak kadar sarıldım,uyardım,bağırdım,sofra koydum sofra kaldırdım,yardım istedim yardım aldım teşekkür ettim.

Ayaklarımı sandalyeye kaldırdım elimde kahvem pencere açık hava serin ama güzel ev sessiz çocuklar  uykuda saat onikiye geliyor uyku bastırıyor,direniyorum uyumak istemiyorum bu huzuru uykuya değiştirmek istemiyorum ama halim kalmamış yorgunum mutluyum endişeler kaygılar mutluluklar sitemler gün içinde yaşanan herşey göz kapaklarımın kapanmasıyla son bulacak,böyle bir son istemiyorum kahve bitmedi daha,biraz kendime kalmak istiyorum,vücudum dayan gece güzel,serin ama güzel sessiz üstelik,yalnızlık gibi.

Yalnızım,gözlerim tek bir rengi görüyor,koyu bir kırmızı.
Göz kapaklarımın dokusunu görür gibiyim,bu etten perdenin her hücresini sayıyor gibiyim,birden gözlerimi kaybetmiş gibiyim uzakta kaldı caddeden geçen araba sesleri daha da uzakta rayların gıcırdaması,burada havlayan köpekler yok köpekle uykuya dalınmaz,kırmızı rengi kaybediyorum ayaklarımın tabanları sızlıyor sırtımda bir bıçak dolaşıyor kahvem bitmedi daha,uyku bu,uyku beni benden almak istiyor götürmek istiyor,bu sessiz zaman dilimine hakim olmak istiyor,ellerini kaldırıp teslim olan ilk şey de gözlerim oluyor gözlerim bana ihanet ediyor..

Hız uyuşturuyor. Artık her yerde ve hiçbir yerdeyiz. Aslında bütün varlığımızla bir yerde değiliz, parça parça orada ve buradayız. Anlaşmak için zaman gerekir, zaman ve mekan. Konuşmanın yanında susmak da gerekir, birbirinin söylediğine dikkat kesilebilmek, kalbini dostunun kalbine yaklaştırmak gerekir. İnsana ve gerçek hayata ayrılan zaman azaldıkça yabancılaşma çoğalıyor. Gerçek hayattan ayrılan bilinç, sanal ses ve sanal sohbetle uyuşuyor.

-Kemal Sayar
Kiremithanem
Kiremithanem

”Bu Dünyada Çiçeklere Bakmak İçin Cehennemin Çatısında Yürüyoruz,Haydi Gelin,Çatıya Çıkalım!”

5 yorum:

  1. Çok tanıdık bir hal :) Gözlerimi açık tutup o huzurlu anın tadını çıkartabilmek istemek :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Her zaman yenik düşerim ben.

      Sil
    2. Ben de. Zaten uykumu alamazsam zombiye dönüyorum :D

      Sil
  2. Yazdıklarınızı kitap okuyormuş gibi gözümde canlandırıp kendimi sizin yerinize koydum. Insallah yaşadığınız ,tattığınız o huzur duygusunu bende yaşarım bir gün 😊

    YanıtlaSil
  3. İnşallah Pınar hanım..Allah razı olsun.

    YanıtlaSil

Yorumunuz en kısa sürede sevgi ve alaka ile cevaplandırılacaktır.
Yorum yaptığınız için teşekkür ederim.